Musibet, Allah’ın izni ve iman edenlerin hidayeti
مَٓا اَصَابَ مِنْ مُص۪يبَةٍ اِلَّا بِاِذْنِ اللّٰهِۜ وَمَنْ يُؤْمِنْ بِاللّٰهِ يَهْدِ قَلْبَهُۜ وَاللّٰهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَل۪يمٌ
“Allah’ın izni olmaksızın hiçbir musibet isabet etmez. Kim Allah’a inanırsa, Allah onun kalbini doğruya götürür. Allah her şeyi bilendir.” (Teğâbun – 11)
Teğâbun Suresi’nin 11. ayeti, insanın yaşadığı her olayın Allah’ın izni ve takdiriyle meydana geldiğini hatırlatan önemli bir mesaj içeriyor. Bu ayeti ve devamındaki iki ayeti incelerken, konunun anahtar kelimeleri olan “musibet” ve “isabet” kavramlarını da incelemek gerekir: Musibet kelimesi, genelde olumsuz olayları, sıkıntıları ve zorlukları ifade eder. İnsanların karşılaştığı belalar, hastalıklar, ekonomik sıkıntılar gibi durumlar “musibet” olarak adlandırılır. Ancak, Kur’an’daki bu kullanımı, sadece kötü olayları değil, her türlü imtihanı kapsar. Musibet, insan hayatında karşılaştığı her türlü zorluğu ve sınavı ifade eder. İsabet ise, bu musibetin kişiye ulaşması, gerçekleşmesi anlamına gelir. Yani, musibet kişinin başına isabet eder, ona dokunur. Bu isabet ve musibet Allah’ın izni olmadan gerçekleşmez.
“Allah’ın izni olmaksızın hiçbir musibet isabet etmez” ifadesi, her türlü olayın, Allah’ın iradesi ve kontrolü altında olduğunu gösterir. İslam inancına göre, evrendeki her şey Allah’ın takdiriyle vuku bulur. İyi ya da kötü, başa gelen her şey Allah’ın izniyle gerçekleşir. İnsanın karşılaştığı zorluklar da, nimetler de Allah’ın kontrolü altındadır. Allah, her şeyi bilen ve her şey üzerinde mutlak hakimiyete sahip olandır.
“Kim Allah’a inanırsa, Allah onun kalbini doğruya götürür” ayetiyle iman edenlerin hidayet bulacağı anlatılıyor. İman eden kişi, zorluklarla karşılaştığında bunun bir imtihan olduğunu bilir ve Allah’a sığınır. Bu teslimiyet ve güven, kişinin kalbini huzura ve doğru yola sevk eder. Allah, inanan kulunun kalbini yönlendirir, ona sabır ve direnç verir.
12. ve 13. ayetlerde Allah’a ve Peygamber’e itaate vurgu yapılır. İslam inancına göre, kişi hem Allah’ın emirlerine uymalı hem de Peygamber’in rehberliğini takip etmelidir. Bu ayetlerde ayrıca, insanlara bir uyarı yapılır: “Yüz çevirirseniz bilin ki, elçimize düşen apaçık bir duyurmadır.” Bu ifade, Peygamber’in görevini yaptığını, insanlara doğru yolu gösterdiğini ve sorumluluğun artık bireylerin omuzlarında olduğunu hatırlatır.
“Allah’tan başka hiçbir ilah yoktur” ifadesi, Allah’ın teklik ve mutlak güç sahibi olduğunu teyit eder. İnsanlar, yalnızca Allah’a güvenmeli, O’na dayanmalıdır. Zira, insanlar kendi başlarına kaldıklarında nefsin ve günahların etkisi altında kalabilirler. İnsanın nefsiyle baş başa kalması, onu doğru yoldan sapmaya ve günah işlemeye sürükleyebilir. Ancak Allah’a dayanan, O’na güvenen bir kimse, bu dünya hayatının zorluklarını daha kolay bir şekilde aşar ve ruhen huzur bulur.
İslam inancında dünya hayatı bir imtihan yeridir. İnsanlar hem nimetlerle hem de zorluklarla sınanır. Allah’a dayanan, O’na güvenen kimse bu sınavları sabırla geçebilir ve kalbinde bir huzur bulur. Bu, dünya hayatındaki sıkıntıların geçici olduğunu ve asıl mükafatın ahiret hayatında olduğunu bilmekle mümkün olur.
Sonuç: Allah’ın izni olmadan hiçbir şeyin gerçekleşmez. İnsanların karşılaştıkları zorluklar, bir anlam ve amaç taşır. İman eden kişi, zorluklarla karşılaştığında kalbini doğru yola yöneltir ve bu sayede huzura kavuşur. Nefsiyle baş başa kalan ve Allah’a iman etmeyenler ise hem kendileri sıkıntı çeker hem de başkalarına sıkıntı verir. Allah’a güvenmek, sabretmek ve imtihan bilincinde olmak, dünya hayatını daha rahat ve huzurlu bir şekilde yaşamaya imkan sağlar.
M. Talat Uzunyaylalı