Home

kuran-12

Kur’ân’ın ışığında yürüyene korku yok!

يَا أَيُّهَا النَّاسُ قَدْ جَاءكُم بُرْهَانٌ مِّن رَّبِّكُمْ وَأَنزَلْنَا إِلَيْكُمْ نُورًا مُّبِينًا

“Ey insanlar! Rabbinizden size bir burhan (kesin delil) gelmiştir. Ve size, apaçık bir nur indirdik.” (Nisâ 174)

Âyet-i kerimede geçen burhânun, nûran ve mubîn ifadeleri Kur’ân’ın ve Hz. Muhammed (sav)’in sıfatlarıdır. Her çağın ilmiyle amel eden bilginleri, salih amel sahibi şahsiyetleri, Hz. Muhammed’in (sav) has ümmeti ve Kur’ân yolunun sadık yolcularıdır. Işık onları aydınlatır, onlar da insanlığı.

بُرْهَانٌ – Burhânun: Burhan sözcüğü, reddedilmesi mümkün olmayan, gerçeği apaçık gösteren kanıt demektir. Gerçi kalpte iman yoksa hangi delil ileri sürülse de kişi inkârını sürdürür. Herkes kişisel hayatında bunu yaşamıştır: Kendini beğenmiş, gurur ve kibir sahibi kimseler ortaya konulan delilleri geçersiz kılmak için her tür inadı gösterir. Kur’ân hakikatlerinin inkârı ve ileri sürülen kimi eleştiriler bu kabildendir. Her meselenin ispatında delil getirmek kadim bir usuldür.  Bir fikrin, bir inancın gerçekliğinin kabul edilmesi de yine delille mümkün olur.   Konu Allah teâla olunca, sadece Kur’ân değil, zerreden kürreye kadar tüm varlık, ‘biz deliliz!’ diye haykırır. Fakat kalpte inanç yoksa, kişi, elmayı da, suyu da, güneşi de hakkı söyleyen bir dil, hakkı okutan bir kelime değil, sadece bir madde olarak görür. Demek, kalpte iman yoksa delil kişiye kılavuzluk yapamaz. Münkire hangi delil sunulsa ikna olmaz. Bu yüzden Allah, her kalbe önce hidayet aydınlığı nasip etsin ki deliller de o ışığı büyütsün.

نُورًا – Nûran (Nur): Karanlığın zıddı, aydınlık, parlaklık demektir. Gecenin karanlığından güneşle kurtuluruz. Nasıl dünyamızın hayatı güneşin varlığına bağlı ise manevî hayatımız da Kur’ân hakikatlerine bağlıdır. Kendi aklında kalan, felsefe ile yetinen gece de yaşıyor demektir. O, bir hayatım var sanmaktadır; fakat hayatının zulmanî bir hayat olduğunun farkında değildir. Şu açıktır: Güneşin sahibi kimse Kur’ân’ın sahibi de odur. Kur’ân; ilahî bir nurdur ki aklı, vicdanı aydınlatır; böylece iman hakikatlerini kişiye gösterir. Nura kavuşan kişi imana ermiş olur. Dünyada imana ermiş kişi en bahtiyar kişidir. Kur’ân, Hz. Muhammed (sav)’i aydınlattı; o da insanlığı aydınlattı. Milyarlarca insan, Kur’ânî nur ve Nurî Muhammedî ile gecelerini gündüz edip cennete gittiler. Elhamdülillah.

مُّبِينًا – Mubîn: Güneş gibi apaçık olan demektir. Mesela gecenin karanlığında nice hakikatler örtülü kalır; fakat güneş zuhur edince dip köşe aydınlanır. Gecede gizlenenler güneş ışığında artık gizlenemez olur. Kur’ân; kati olarak hakla batılı birbirinden ayırmıştır. Kur’an, güneş gibi, gerçeği tüm çıplaklığıyla göze, akla ve kalbe gösterir. Nitekim Kur’ân’ın bir adı da ‘Kitab-ı Mübin’dir. Demek, güneşin ışıkları semadan indiği gibi, Kur’ân da ilahî nur olarak semadan indirildi. O nurla ilk münevver olan Hz. Muhammed (sav)’dir. Kıyamete kadar Kur’ân nuru arza teşrif eden insanlara hayat vermeye devam edecektir.

İnsan, aklıyla Allah’ı tam olarak bilemez: Zira akıl, varlığı anlamak için yetersizdir. Burhan ve nurla aydınlanmamış bir akıl, zifiri bir gecede durmadan çakmağını çakarak yahut cep telefonunun ışığını yakarak yol alan biri gibidir. O, elindeki imkânlarla önünü bile tam olarak göremezken iman hakikâtlerini nasıl görüp bilecektir? Hele nefs bencilliği, günahların karanlığı, insana asla bir çıkış yolu göstermezken.

Sonuç: Kur’ân gibi, İncil, Tevrat ve Zebur da bir nur ve hidayet kaynağı olarak indirildi. Önceki peygamberlere de sahifeler indirilmişti. İlahi vahiyle, insanlığa, ilk günden beri hidayet yolunda yürüsünler diye, ışık tutulmaktadır. Kur’ân ve Hz. Muhammed (sav), bütün insanlığa gönderildi. Kur’ân’ın ışığında yürüyen müminlere korku yoktur.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s