Kuşlar, karıncalar konuşur mu?
وَوَرِثَ سُلَيْمٰنُ دَاوُ۫دَ وَقَالَ يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ عُلِّمْنَا مَنْطِقَ الطَّيْرِ وَاُو۫ت۪ينَا مِنْ كُلِّ شَيْءٍۜ اِنَّ هٰذَا لَهُوَ الْفَضْلُ الْمُب۪ينُ
“Süleyman Davud’a varis oldu ve dedi ki: Ey insanlar! Bize kuş dili öğretildi ve bize her şeyden verildi. Doğrusu bu bir lütuftur.” (Neml 16)
“Süleyman’ın, cinlerden, insanlardan ve kuşlardan müteşekkil orduları toplandı; hepsi bir arada düzenli olarak sevk ediliyordu.” (Neml 17); “Süleyman kuşları gözden geçirdi ve şöyle dedi: Hüdhüd’ü niçin göremiyorum? Yoksa kayıplara mı karıştı?” (Neml 20)
Rabbimiz Hz. Musa’ya “Asanı yere at!” diye emretti. O da asasını yere attı. Asa, büyük, korkutucu bir yılana dönüşüverdi.” (Neml 10)
“İbrahim Rabbine: Ey Rabbim! Ölüyü nasıl dirilttiğini bana göster, demişti. Rabbi ona: Yoksa inanmadın mı? dedi. İbrahim: Hayır! İnandım, fakat kalbimin mutmain olması için dedi. Bunun üzerine Allah: Öyleyse dört tane kuş yakala, onları yanına al, sonra kesip parçala, her dağın başına onlardan bir parça koy. Ardından onları kendine çağır; koşarak sana gelirler. Bil ki Allah azizdir, hakimdir, buyurdu.” (Bakara 260)
“O, İsrailoğullarına bir elçi olacak ve onlara şöyle diyecek: Size Rabbinizden bir mucize getirdim: Size çamurdan bir kuş sureti yapar, ona üflerim ve Allah’ın izni ile o kuş oluverir. Yine Allah’ın izni ile körü ve alacalıyı iyileştirir, ölüleri diriltirim. Ayrıca evlerinizde ne yiyip ne biriktirdiğinizi size haber veririm. Eğer inanan kimseler iseniz, bunda sizin için bir ibret vardır.” (Âl-i İmrân 49)
“Andolsun Biz, Davud’a ve Süleyman’a ilim verdik. Onlar, ‘Bizi, mümin kullarının birçoğundan üstün kılan Allah’a hamd olsun’, dediler.” (Neml 15)
“Andolsun, Davud’a tarafımızdan bir üstünlük verdik. ‘Ey dağlar ve kuşlar! Onunla beraber tesbih edin’ dedik. Ona demiri yumuşattık.” (Sebe 10)
“Doğrusu biz akşam sabah onunla beraber tesbih eden dağları, toplu halde kuşları onun emri altına vermiştik. Hepsi O’na yönelmiştir.” (Sâd 18-19)
“Göklerde ve yerde bulunanlarla dizi dizi kuşların Allah’ı tesbih ettiklerini görmez misin? Her biri kendi duasını ve tesbihini bilmiştir. Allah, onların yapmakta olduklarını bilir.” (Nur 41)
“Onların üstüne sürü sürü kuşlar gönderdi. O kuşlar, onların üzerlerine pişkin tuğladan yapılmış taşlar atıyordu.” (Fil 3-4)
“Nihayet Karınca vadisine geldikleri zaman, bir karınca: Ey karıncalar! Yuvalarınıza girin; Süleyman ve ordusu farkına varmadan sizi ezmesin! dedi. Süleyman onun sözünden dolayı gülümsedi ve dedi ki: Ey Rabbim! Beni, gerek bana gerekse ana-babama verdiğin nimete şükretmeye ve hoşnut olacağın iyi işler yapmaya muvaffak kıl. Rahmetinle, beni iyi kulların arasına kat.” (Neml 18-19)
“Çok geçmeden (Hüthüt) gelip, ben, dedi, senin bilmediğin bir şeyi öğrendim. Sebe’den sana doğru haber getirdim.” (Neml 22)
Bu ayetler apaçıktır. Her yaştaki ve eğitimdeki insan okuduğunda bu ayetlerin düz anlamını anlayacaktır. Üzerinde tefekkür edilmesi durumunda farklı çıkarımlar yapılabilecektir.
Kuran’dan öğreniyoruz ki Peygamberlere Rabbimiz öğretmiş ve kuş dilini anlamak gibi farklı ilimler nasip etmiştir. Allah’ın eğittiği bir peygamberin asası ejderhaya döner; karıncalarla konuşur, cinlerden askerler ve işçiler edinir; dağlar, bitkiler ve hayvanlar onlarla birlikte zikreder; rüzgârlara emreder; çamurdan biçimler yaparak onlara üfleyince canlanır; ölmüş şahsa kalk! diyince o ölü dirilir, parçalanmış ve tepelere dağıtılmış kuşların etlerine dirilin gelin diye hitap edilince dirilip gelirler…
Bu harikalar, Rabbimizin ilmi ve kudretiyle gerçekleşir. Mucizelerin fail-i hakikisi Rabbimiz’dir; mucizelerin gözüktüğü makam ise insan, yani Peygamberlerdir. Bu türden fevkalade olaylar, insanın sınırlarının namütenahi ufkunu da gözler önüne sermektedir. İnsanlığın ileri evrelerinde peygamberlerin mucizeleri olarak gerçekleşen benzer hadiselerin vukuu da mümkün olacaktır.
Sonuç: Eşyanın zihnimizdeki sabit gerçekliğini alt üst eden bu tür mucizeler, Rabbimizin ilminin ve kudretinin sınırsızlığını zihinlere çivi gibi çakarak, imanı, taklitten kurtarıp tahkik-i iman kılar.
“Tâ. Sîn. Bunlar apaçık bir Kitap’ın, Kuran’ın, ayetleridir.” Neml suresinin ilk ayeti bu şekildedir. Devamı ayetlerde ise şu müjdeler verilmektedir: “Namazı kılan, zekâtı veren ve ahirete iman eden müminler için (Kuran) bir hidayet rehberi, bir müjdedir…” (Neml 2-6)
M.Talât Uzunyaylalı