Home

wm_normal_18232-cimg1273

Evrensel bir Kuran ilkesi: İstişare!

قَالَتْ يَٓا اَيُّهَا الْمَلَؤُ۬ا اَفْتُون۪ي ف۪ٓي اَمْر۪يۚ مَا كُنْتُ قَاطِعَةً اَمْراً حَتّٰى تَشْهَدُونِ

“(Sebe Melikesi) dedi: Ey ileri gelenler! Sizlerle görüşmeden hiçbir işe karar vermem; bana bu işimde fikir verin.” (Neml 32)

 

Ayette geçen “eftûnî / bana fikir verin, görüş bildirin” lafzı liyakatli kimselerle istişare ederek, danışarak iş yapmanın önemini bize bir kez daha göstermektedir. Surenin 38’nci ayetinde ise, Hz. Süleyman’ın konuyla ilgili kendi ileri gelenlerine şu soruyu yönettiğini görüyoruz: “Kâle yâ eyyuhâ-lmeleu eyyukum yetînî bi’arşihâ kable en yetûnî muslimîn / Dedi ki; Ey konseyim! Onlar bana Müslümanlar olarak gelmeden önce hanginiz onun tahtını bana getirebilir?”

Bu daime yanlış anlaşılan ve haksız bir şekilde demokrasiye mal edilen ideolojik bir saptırmadır; oysa istişare ile iş görmek, geçmiş bütün milletlerin başvurduğu en önemli bir idari ilke olmuştur. Hz. Süleyman (as)’ın da bir konseyi vardır; Seba Melikesi Belkıs’ın de… Kuran’da isimleri anılan peygamberler ve onların toplum ve yönetimle olan ilişkilerinde de bu ilkenin kullanıldığını görmekteyiz.  Hz. Âdem’den Hz. Muhammed (sav)’e kadar gelip geçmiş bütün peygamberler bu ilkeyi daimi bir şekilde kullanmışlardır; inancın karşısında duran kesimler de aynı yöntemi benimsemiş ve uygulamıştır. Modern toplum kurgusunda ise istişare hemen her alanda vaz geçilmez bir prensip olarak geçerliliğini korumaktadır.

Yönetirken, kararlar alırken ehliyetli insanları işin içine sokmak onların görüşlerine başvurmak genellikle doğru kararların ortaya çıkmasına sebep olur. İnsanları kararlara dâhil ettikçe hem karar alıcılar hem de kararların alınmasına katkı sunanlar (istişare edilenler) kendilerini geliştirirler.  Bir yerde ‘biz bilmeyiz sen bilirsin, sen nasıl uygun görüyorsan öyle yapalım!’ deniliyorsa orada başarısızlık kaçınılmaz olacaktır. Karar alıcının tek başına düşünüp taşınması yetmez, illa bilen insanlarla konuyu derinlemesine ele alıp incelemek gerekir ki, başarı mümkün olabilsin.

Toplumun en küçük sosyal yapısı ailedir ve istişareyle iş görme alışkanlığı ailede başlamalıdır. Ne anne ne baba ne de çocuklar kafalarına göre davranmamalıdır; her işlerini ortak akılla yürütürlerse elde edecekleri ‘tatlı başarı’ istişarelerinin meyvesi yahut balı olacaktır.

Sonuç: Atalarımız uyarmış: Bin biliyorsan bir bilene sor! Soran dağ aşmış, sormayan düz yolda şaşmış! Pişman olmak istemeyen istişare eder. Danışan başarır; kafasına göre hareket eden üzülür…  İstişare yani işleri uygun kimselerle birlikte ele alıp değerlendirdikten sonra yönetmek ve yürütmek, dinî bakımdan kuvvetli bir sünnettir. Danışma, Rabbimizin sevdiği ve emrettiği bir ilkedir. “Allah’ın rahmeti sayesinde sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi. Artık sen onları affet. Onlar için Allah’tan bağışlama dile. İş konusunda onlarla müşavere et. Bir kere de karar verip azmettin mi artık Allah’a tevekkül et, (ona dayanıp güven). Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever.” (Al-i İmran 159); “Onlar, Rablerinin çağrısına karşılık verir, namazı gözetir, işlerini aralarında danışma ile kararlaştırır ve kendilerine verdiğimiz rızıktan yardım için verir.” (Şûrâ 38)

M.Talât Uzunyaylalı

 

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s