Home

2614500

Örümcek metaforu!

مَثَلُ الَّذ۪ينَ اتَّخَذُوا مِنْ دُونِ اللّٰهِ اَوْلِيَٓاءَ كَمَثَلِ الْعَنْكَبُوتِۚ اِتَّخَذَتْ بَيْتاًۜ وَاِنَّ اَوْهَنَ الْبُيُوتِ لَبَيْتُ الْعَنْكَبُوتِۢ لَوْ كَانُوا يَعْلَمُونَ 

“Allah’tan başka dostlar edinenlerin durumu, örümceğin durumu gibidir. Örümcek bir yuva edinir; hâlbuki yuvaların en çürüğü şüphesiz örümcek yuvasıdır. Keşke bilselerdi!” (Ankebût 41)

Örümcek ağını örer ve avını ağın ortasına kurulup bekler. İnsan da nefsinin isteklerini bir örümcek ağı gibi etrafındaki öznelerle oluşturur. Sonra bu özne ağlarda gün boyu ileri geri hareket ederek varoluşunu gerçekleştirir. Bu sırada kendini başarılı, mutlu yahut tersi hissedebilir. Ne var ki, bu ilahi bir ağ değil, nefsani bir ağdır. İnançla kontrol edilmiyorsa insan nefsi insanın ilahi olur. Nefs ne isterse kişi onu yapar. Kuran’ın tespitiyle bu durum delalet ve sapıklıktır. (En’am 56, Kasas 50)

Kuran, ilahi ilimdir; Allah insanlardan nefislerine değil, vahyi olan ilmine yani Hz. Muhammed (sav)’in insanlara tebliği ettiği Kuran’a tabi olarak hayatlarını doğru yolda yaşamalarını ister.  Doğru yol ise, herkesin kendi arzusu istikametinde hareket etmesi demek değildir. “Doğru yol ancak Allah’ın yoludur.” (Bakara 120) Doğru yola değil de siyasi, felsefi, sosyal, kültürel çeşitli yorumlara, anlayışlara uymak, kişinin ilahi ilmi (doğru yolu) terk etmesi, arzusuna uyması, kendi ördüğü örümcek ağlarında yaşaması demektir ki o kişi artık “zalimlerdendir!” (Bakara 145)

Allah’ın emir ve yasaklarını bırakıp kendi arzusuna yahut başkasının arzusuna uymak kişiyi Allah’ın rahmetinden çıkarır. Çünkü nefsine uymakla kişi haddini aşmıştır. Allah da artık onun ne dostu ne de koruyucusudur. (Ra’d 37), (Mâide 77)

Yol gösterici (Peygamber) gelmeseydi, onunla ilahi kitap (Kuran) indirilmeseydi, insanların kendi yollarını açmalarında yahut başkalarının açtığı yollardan birini tercih etmelerinde bir mahsur olmazdı. Fakat durum böyle değildir; insanlara ‘doğru yol indirilmiştir!’ Buna rağmen kim zannına, -hevâ ve hevesine- uymakta mahsur görmezse, dayandığı şeyin korunaksız bir örümcek evi olduğunu bilmesi gerekir. (Necm 23), (En’am 116)

Allah Teâlâ,  yarattığı insanı, örümcek ağlarından kurtarıp son Peygamberi Hz. Muhammed (sav) vasıtasıyla, Kuran’a çağırır. Kuran da bu bağlamda pek çok ikaz yapmıştır: “…De ki: Sizin hevâlarınıza uymam, aksi hâlde sapıtırım da hidayete erenlerden olamam.” (En’âm, 56) “…Bil ki onlar, sırf heveslerine uymaktadırlar. Allah’tan bir yol gösterici olmaksızın kendi hevesine uyandan daha sapık kim olabilir! Elbette Allah zalim kimseleri hidayete iletmez.” (Kasas, 50) “Eğer hak, onların hevâlarına tâbî olsaydı (Kuran onların hevâlarına göre inseydi), mutlaka gökler ve yer ile bunlarda bulunanlar bozulur giderdi. Hayır, biz onlara şan ve şereflerini getirdik; fakat onlar kendi şereflerine sırt çevirdiler.” (Mü’minûn 23/71)

Bu gün yeryüzünde adaletin tahakkuk etmediği herkesin yaygın kanaatidir. Bunun nedeni ülkelerde artık insanların ilahi kanunlara değil kendi yaptıkları kanunlara uymasıdır. İnsani kanunlar elastikidir, politik vb. etkilere açıktır. Güncel bir örnek verirsek: ABD Başkanı Trump, Filistin’in işgal altındaki Başkenti Kudüs’ü, Suriye’nin toprağı işgal altındaki Golan Tepelerini, BM kararlarına ve uluslararası tepkiye rağmen, İsrail’e verdiğini ilan edebilmiştir! İşte bu, adalet değil, kaba güçle ortaya konulan somut bir adaletsizlik, hak değil katı bir haksızlık, iyilik değil kapkaranlık bir kötülüktür. Rabbimiz uyarıyor: “Sakın nefsinizin arzusuna uyarak adâletten ayrılmayın!” (Nisâ, 135)

Rasulullah (sav), ‘arzuya göre yaşamanın’ büyük kötülük olduğunu şöyle ifade eder:

“Allah’a göre, gök kubbe altında ibadet edilen sahte ilâhlar arasında, peşine düşülen hevâdan daha ağırı ve daha kötüsü yoktur.”

Ayetin ikazı da şu şekildedir: “Gördün mü hevâsını ilâh edineni? Ona sen mi vekil olacaksın! Yoksa onların çoğunun dinleyeceğini yahut akledeceğini mi sanıyorsun? Hayır, onlar hayvanlar gibidir, hatta onlar yolca daha sapıktır.” (Furkân 43-44)

Sonuç: Örümcek ağına benzetilen nefse uymak; şımarıklık, büyüklük, kibir, elde avuçtakiyle övünme gibi en ağır nefs suçlarını ortaya çıkarır.  Kişi, yaptığından hesaba çekileceğine inanmaz ya da inandığı halde ciddiye almazsa, o zaman duyular, Kuran’ın emir ve yasaklarına göre çalıştırılamaz, kişi nefsinin istediğini yapar, azıtır ve delalete düşer. Hadiste, cehennemin, nefse hoş gelen şeylerle kuşatıldığı cennetin de nefsin istemediği şeylerle çevrelendiği bildirilmiştir. O halde, kendi ördüğü örümcek ağlarında kafasına göre yaşayanın varacağı yer bellidir: Cehennem!

M.Talât Uzunyaylalı

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s