Home

Rabbimizin cennetlerde inşa edeceği saraylar

لٰكِنِ الَّذ۪ينَ اتَّقَوْا رَبَّهُمْ لَهُمْ غُرَفٌ مِنْ فَوْقِهَا غُرَفٌ مَبْنِيَّةٌۙ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُۜ وَعْدَ اللّٰهِۜ لَا يُخْلِفُ اللّٰهُ الْم۪يعَادَ

“Fakat Rablerinden sakınanlara, üst üste yapılmış, altlarından ırmaklar akan köşkler vardır. Bu, Allah’ın verdiği sözdür. Allah, verdiği sözden caymaz.” (Zümer 20)

Tabiatı ve içindekileri, gökleri ve içindekileri yaratan Rabbimiz, cennetlerinde de ‘söz dinlemiş’ kulları için muhteşem evler yaratacak; ırmak kenarlarındaki çeşitli tiplerdeki cennet evleri, cennet sokakları, caddeleri, cennet ağaç ve bitki çeşitleri, cennet kuşları ve diğer hayvanları, insanın ebedi hayatının bir parçası olarak, bizzat Rabbimiz tarafından vücuda getirilecek. Rabbimiz, cennet köşklerini, saraylarını içinde barındıran cennet şehirleriyle mümin kullarına verdiği değeri gösterecek. İnşallah bizler de cennet şehirlerine ulaşıp Rabbimizin cennetlik kulları için yapacağı o muhteşem evlerde, şehirlerde yaşar, cennet evlerinin, -yine Rabbimizce hazırlanmış- iç tezyinatını görür, cennet evlerine yakışan, Huri-Gilman gibi, özel varlıklarla, dünyadaki cennetlik yakınlarımızla birlikte olup, cennetteki ebedi ailelerimize kavuşuruz.

Rabbimizin cennetleri yaratıp içlerinde kuracağı şehirler ve bu şehirlerin yapı stoku, insanoğlunun ilk kez şahidi olacağı, tasavvuru mümkün olmayan, büyük birer nimet olacaktır. Dünyada şehir ve ev kurma hakkı insana verilmişken, cennetlerde, bu hayret ve heyecan verici yaratma, Halik’ımızın bir eylemi olacaktır. Rabbimiz, ‘kudret eliyle’, içlerinde ebedi olarak yaşayacağımız şehirleri bizler için kuracak, cennette birbirinden farklı saraylar yapacak. Bu sarayların içini dışını tezyin edecek. Fani dünyada yarattığı güzelliklerle soluğumuzu kesen Rabbimiz, ‘şehir nedir, ev nedir, tezyin nedir; cennet şehirlerine, cennet evlerine yakışan cennet varlıkları nedir, nasıldır, kimlerdir?’ vaadi gereği hepsini bizlere gösterecek, bu eşsiz mutluluğu yaşatacak, inşallah.

Kuran’da çeşitli ayetlerde Rabbimizin inşa edeceği bu cennet evleri dünyadaki güzel evlere atıfta bulunularak, eşsizliği vurgulanır. Ayette/ayetlerde, cennet evlerini tanıtmak için kullanılan ve aynı kökten türeyen gurfun, gurfete, gurafen, gurufâti, gurafun’ ifadelerine ‘saray, köşk, saray odaları, katlı lüks konutlar’ gibi Türkçe karşılıklar verilmiştir.

—Kuran’da cennetler ve bazı özellikleri:

“İman edip iyi davranışlarda bulunanlara, içinden ırmaklar akan cennetler olduğunu müjdele!.. Onlar için cennette tertemiz eşler de vardır; onlar orada ebedi kalıcılardır.

İman edip yararlı iş yapanlara gelince onlar da cennetliktirler; onlar orada devamlı kalırlar.

… Allah ise, izniyle cennete ve mağfirete çağırır.

De ki: Size bunlardan daha iyisini bildireyim mi? Takva sahipleri için Rableri yanında içinden ırmaklar akan ebedi kalacakları cennetler, tertemiz eşler ve Allah’ın hoşnutluğu vardır…

Rabbinizin bağışına ve takva sahipleri için hazırlanmış olup genişliği gökler ve yer kadar olan cennete koşun.

Bunlar, Allah’ın sınırlardır; kim Allah’a ve Peygamberine itaat ederse Allah onu, zemininden ırmaklar akan cennetlere koyacaktır; orada devamlı kalıcıdırlar; işte büyük kurtuluş budur.

Rabbinin huzurunda durmaktan korkan kimselere iki cennet vardır. İki cennet de çeşit çeşit ağaçlarla doludur. Hepsi de örtüleri atlastan minderlere yaslanırlar. İki cennetin de meyvesinin devşirilmesi yakındır. Bu ikisinden başka iki cennet daha vardır. Bu cennetler koyu yeşildirler.

Allah, mümin erkeklere ve mümin kadınlara, içinde ebedi kalmak üzere altından ırmaklar akan cennetler ve Adn cennetlerinde güzel meskenler vadetti. Allah’ın rızası ise hepsinden büyüktür. İşte büyük kurtuluş da budur.  

İşte bu takdirde O, sizin günahlarınızı bağışlar, sizi zemininden ırmaklar akan cennetlere, Adn cennetlerindeki güzel meskenlere koyar. İşte en büyük kurtuluş budur.

İşte onlara, alt taraflarından ırmaklar akan Adn cennetleri vardır. Onlar Adn cennetlerinde tahtlar üzerine kurularak orada altın bileziklerle bezenecekler; ince ve kalın dibadan yeşil elbiseler giyecekler. Ne güzel karşılık ve ne güzel kalma yeri!

İman edip iyi işler yapanlara gelince, onlar, cennette nimetlere ve sevince mazhar olacaklardır.

İman eden ve iyi işler yapanları, içinde ebedi kalmak üzere, zemininden ırmaklar akan cennetlere koyacağız. Allah, (bu söylenenleri) hak bir söz olarak vadetti. Söz verme ve onu tutma bakımından kim Allah’tan daha doğru olabilir?

Erkek olsun, kadın olsun, her kim de mümin olarak iyi işler yaparsa, işte onlar cennete girerler ve zerre kadar haksızlığa uğratılmazlar.  

İnanıp da iyi işler yapanlara gelince -ki hiç kimseye gücünün üstünde bir vazife yüklemeyiz- işte onlar, cennet ehlidir. Orada onlar ebedi kalacaklar.  

(Cennette) onların altlarından ırmaklar akarken, kalplerinde kinden ne varsa hepsini çıkarıp atarız. Ve onlar derler ki: ‘Hidayetiyle bizi bu nimete kavuşturan Allah’a hamdolsun! Allah bizi doğru yola iletmeseydi kendiliğimizden doğru yolu bulacak değildik. Hakikaten Rabbimizin elçileri gerçeği getirmişler.’ Onlara: İşte size cennet; yapmış olduğunuz iyi amellere karşılık ona varis kılındınız diye seslenilir.

İnanıp da güzel işler yapan ve Rablerine gönülden boyun eğenlere gelince, işte onlar cennet ehlidir. Onlar orada ebedi kalırlar.

Mutlu olanlara gelince, onlar da cennettedirler. Rabbinin dilediği hariç, gökler ve yer durdukça onlar da orada ebedi kalacaklardır. Bu (nimetler)  bitmez, tükenmez bir lütuftur.

(O yurt) Adn cennetleridir; oraya babalarından, eşlerinden ve çocuklarından salih olanlarla beraber girecekler, melekler de her kapıdan onların yanına varacaklardır. Melekler: Sabrettiğinize karşılık size selam olsun! Dünya yurdunun sonu cennet ne güzeldir! derler.

Takva sahipleri, mutlaka cennetlerde ve pınar başlarında olacaklar.

 (O yurt,) girecekleri, zemininden ırmaklar akan Adn cennetleridir. Onlar için orada kendilerine diledikleri her şey vardır. İşte Allah, takva sahiplerini böyle mükâfatlandırır.

İman edip iyi davranışlarda bulunanlara gelince, onlar için makam olarak Firdevs cennetleri vardır.

Ancak tevbe eden, iman eden ve iyi davranışta bulunan kimseler hariçtir. Bunlar, hiçbir haksızlığa uğratılmaksızın cennete, çok merhametli olan Allah’ın, kullarına gıyaben vadettiği Adn cennetlerine girecekler. Şüphesiz O’nun vadi yerini bulacaktır.  

O gün, mülk Allah’ındır. İnsanlar arasında hüküm verir. (Bu hüküm gereği) iman edip iyi davranışlarda bulunanlar Naim cennetlerinin içindedirler.

Dilerse sana bunlardan daha iyisini, altlarından ırmaklar akan cennetleri verecek ve sana saraylar ihsan edecek olan Allah’ın şanı yücedir.  

De ki: Bu mu daha iyi, yoksa takva sahiplerine vadedilen ebedilik cenneti mi? Orası, onlar için bir mükâfat ve (huzura kavuşacakları) bir varış yeridir.

O gün cennetliklerin kalacakları yer çok huzurlu ve dinlenecekleri yer pek güzeldir.

İşte onlara, sabretmelerine karşılık cennetin en yüksek makamı verilecek, orada hürmet ve selamla karşılanacaklardır.

İman edip güzel işler yapanları içinde ebedi kalmak üzere altlarından ırmaklar akan cennet köşklerine yerleştireceğiz…

Onların mükâfatı, içine girecekleri Adn cennetleridir. Orada altın bilezikler ve incilerle süslenirler. Orada giyecekleri elbiseleri de ipektir.

Cennette şöyle derler: Bizden tasayı gideren Allah’a hamdolsun. Doğrusu Rabbimiz çok bağışlayan, çok nimet verendir.

O (Rab) ki, lütfuyla bizi asıl oturulacak yurda cennete yerleştirdi. Artık orada bize ne bir yorgunluk dokunacak ne de orada bize bir usanç gelecektir.

Bunlar için bilinen bir rızık, türlü meyveler vardır. Naim cennetlerinde karşılıklı koltuklar üzerine kurulmuş oldukları halde kendilerine ikram edilir.

Onlar: Bize verdiği sözde sadık olan ve bizi, dilediğimiz yerinde oturacağımız bu cennet yurduna varis kılan Allah’a hamdolsun. İyi amelde bulunanların mükâfatı ne güzelmiş! derler.

Şüphesiz, Rabbimiz Allah’tır deyip, sonra dosdoğru yolda yürüyenlerin üzerine melekler iner. Onlara: Korkmayın, üzülmeyin, size vadolunan cennetle sevinin! derler

Siz ve eşleriniz, ağırlanmış olarak cennete giriniz!

Onlara altın tepsiler ve kadehler dolaştırılır. Orada canlarının istediği, gözlerinin hoşlandığı her şey vardır. Ve kendilerine: Siz, orada ebedi kalacaksınız, işte yaptıklarınıza karşılık size miras verilen cennet budur. Orada sizin için bol bol meyveler vardır, onlardan yersiniz, denilir.

Allah onları muratlarına erdirecek, gönüllerini şad edecek ve onları, kendilerine tanıttığı cennete sokacaktır.

Muttakilere vadolunan cennetin durumu şöyledir: İçinde bozulmayan sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, içenlere lezzet veren şaraptan ırmaklar ve süzme baldan ırmaklar vardır. Orada meyvelerin her çeşidi onlarındır. Rablerinden de bağışlama vardır. Hiç bu, ateşte ebedi kalan ve bağırsaklarını parça parça edecek kaynar su içirilen kimselerin durumu gibi olur mu?

İşte size vadedilen cennet! Ki o, Allah’a yönelen, emirlerine riayet eden, görmediği halde Rahman’dan korkan ve Allah’a yönelmiş bir kalp ile gelen kimselere mahsustur.

Takva sahipleri cennetlerde ve ırmakların kenarlarında, güçlü ve Yüce Allah’ın huzurunda hak meclisindedirler.

Mümin erkeklerle mümin kadınları, önlerinden ve sağlarından, (amellerinin) nurları aydınlatıp giderken gördüğün günde, (onlara): Bugün müjdeniz, zemininden ırmaklar akan ve içlerinde ebedi kalacağınız cennetlerdir, denilir. İşte büyük kurtuluş budur.

Rabbinizden bir mağfirete; Allah’a ve peygamberlerine inananlar için hazırlanmış olup genişliği gökle yerin genişliği kadar olan cennete koşuşun. İşte bu, Allah’ın lütfudur ki onu dilediğine verir. Allah büyük lütuf sahibidir.  

Allah’a ve ahiret gününe inanan bir toplumun -babaları, oğulları, kardeşleri yahut akrabaları da olsa- Allah’a ve Resulüne düşman olanlarla dostluk ettiğini göremezsin. İşte onların kalbine Allah, iman yazmış ve katından bir ruh ile onları desteklemiştir. Onları içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokacak, orada ebedi kalacaklardır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah’tan hoşnut olmuşlardır. İşte onlar, Allah’ın tarafında olanlardır. İyi bilin ki, kurtuluşa erecekler de sadece Allah’ın tarafında olanlardır.

(Cennet ağaçlarının) gölgeleri, üzerlerine sarkar; kolayca koparılabilen meyveleri istifadelerine sunulur.

Yanlarında, gümüş kaplar ve billûr kâselerle, gümüş beyazlığında (billûr gibi) şeffaf kupalarla dolaşılır ki, sakiler bunu (cennet şarabını) ölçüsünce tayin ve takdir ederler.  

O gün bir takım yüzler de vardır ki, mutludurlar; (dünyadaki) çabalarından hoşnut olmuşlardır, yüce bir cennettedirler. Orada boş bir söz işitmezler.

Orada (cennette) devamlı akan bir pınar, orada yükseltilmiş tahtlar, konulmuş kadehler, sıra sıra dizilmiş yastıklar, serilmiş halılar vardır.

Ey huzura kavuşmuş insan! Sen O’ndan hoşnut, O da senden hoşnut olarak Rabbine dön. (Seçkin) kullarım arasına katıl ve cennetime gir!”

Sonuç: Cennete dönmek için dünyadayız; buradan gidiliyor cennete. Dünyada cennet yolunda yürümeyenler ahrette cennete ulaşamayacaktır. Dünyadaki cennet yolu Kuran’ın yoludur; bu yolun kılavuz da Hazreti Muhammed (sav) Efendimiz Hazretleridir.

(M. Talat Uzunyaylalı)

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s