Allah (cc) ile randevumuz var!
اِنَّ يَوْمَ الْفَصْلِ م۪يقَاتُهُمْ اَجْمَع۪ينَۙ
“Hüküm günü, hepsinin bir arada buluşacağı gündür.” (Duhân 40)
Duhân suresinin 38-42’nci ayetleri şu şekildedir:
“Biz, gökleri, yeri ve arasındakileri oyun olsun diye yaratmadık.
Onları gerçek bir gaye ile yarattık. Fakat çoğu bilmiyor.
Hüküm günü, hepsinin bir arada buluşacağı gündür.
O gün, dostun dosta hiçbir faydası olmaz, kendilerine yardım da edilmez.
Allah’ın merhamet ettiği müstesna. O, Azizdir (üstün) ve Rahimdir (merhametli).”
Çağımızın bilgi türleriyle de, detaylı şekilde biliyoruz ki, genetik kodlardan hücresel yapılara, atomik parçacıklardan atomaltı yapılara, zerrelerden kütlelere kadar, tüm varlık, sayısız çeşitliliğiyle birlikte, bütüncül bir yapıdır ve büyük bir gaye içermektedir. Aksi takdirde evrensel düzeni ve insanın varlığını izah etmek imkânsızdır.
Kuran, bu gayeyi insana bağlamıştır. İnsanın varlığının gayesi ise Yaratıcının bilinmesidir. Yaratıcı bu konuda insana kendi cinsinden ilahi öğretmeler (peygamberler) ve ilahi kitaplar göndererek, aydınlatmıştır.
İnsanın dünya hayatında Yaratıcı karşısında sınanması tamamlanınca, fiziki ölümle, insan ruhu, ebedi yaşayacağı, ahiret hayatına götürülmektedir. Ebedi hayatta, iki seçeneğin, cennetin yahut cehennemin, varlığı, insanlara, dünyadayken bildirilmiştir. İman yahut inkâr seçeneklerinden birini seçen insan ahirette seçtiği yere gidecektir. Seçimlerin, tartışma yaratmaması, itiraza sebep olmaması için, Yaratıcı, herkesin hayatını, kayıt altına aldırmaktadır. Kuran, bu duruma, ‘amel kitabi’ demektedir. Ahirette herkes amel kitabıyla ilahi mahkemeye çıkarılacak ve herkes amellerinin sonucuyla yüzleşecektir: Cennet ya da cehennem!..
Yukarıda gösterdiğimiz Duhân suresi kırkıncı ayette, bu olaya, ‘yevme-l fasli /ayırt etme günü’ denilmektedir. Ayetlerde vurgulandığı üzere Rabbimiz, kıyamet günü, doğruyu yanlıştan, imanı inkârdan, hakkı batıldan, haklıyı haksızdan vb. ayırt edecektir. Allah’a rağmen, Onun rahmet ettikleri hariç; kişilerin yakınlığı anne, baba, evlat da olsalar, hısım akraba, eş dost da olsalar, bir partinin, bir ideolojinin, bir tarikatın, bir cemaatin üyeleri de olsalar, birbirlerine yardımları dokunamayacaktır. İnanlılar bir tarafa inansızlar diğer tarafa ayrılacaklardır. Ayette bu durum ‘fasl/ ayırma’ kelimesiyle ifade edilmiştir.
Sonuç: Dünya din için yaratılmıştır. Allah Teâlâ tarafından kendisine, din karşısında nasıl bir tutum takınacak diye, dünya hayatı verilen her insanın, Yaratıcı ile randevusu vardır. Randevu yeri, ahirettir. Mekânı, ‘mahkem-i kübra’dır / büyük ilahi mahkeme.’ Randevu sırası gelince herkes, zerre miktar iyiliğinin zerre miktar kötülüğünün karşılığını göreceği, bu ilahi mahkemeye çıkarılacak ve dünya sınanmasının sonuçlarıyla yüzleşecektir. Her mahkeme randevusu, ikinci bir oturumu olmayan, kararlı tek celsedir. Randevu bittiğinde insanı iki sonuç beklemektedir: Cennet yahut cehennem…
M.Talât Uzunyaylalı