İslam’a saldıranlar çatışmadan besleniyor
قُلْ لِلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا يَغْفِرُوا لِلَّذ۪ينَ لَا يَرْجُونَ اَيَّامَ اللّٰهِ لِيَجْزِيَ قَوْماً بِمَا كَانُوا يَكْسِبُونَ
“İman edenlere söyle: Allah’ın (ceza) günlerinin geleceğini ummayanları bağışlasınlar; çünkü Allah her toplumu, yaptığına göre cezalandıracaktır.” (Câsiye 14)
“Kim iyi iş yaparsa faydası kendinedir, kim de kötülük yaparsa zararı yine kendinedir. Sonra Rabbinize döndürüleceksiniz.” (Câsiye 15)
Çatışma yerine affetmeyi tercih etmek daha etkili bir yol olarak karşımıza çıkmaktadır. İslam’a inanmayanlarla dini bir mesele konuşmak, ender bir durum olarak, olumlu sonuçlanır. Fakat iyi niyet taşıyan, anlamak için konuşma talebinde bulunan kimselerle sohbet zorunludur. Buradaki uyarı inandığı şeylerin gerçekliğinden emin, Müslümanlarla diyaloğa girerken kendi tezini dayatmak amacıyla hareket eden kişilere yöneliktir. Çünkü önyargıyla hareket eden kimselerle olumlu bir iletişim sağlanamaz. Hatta karşılıklı gerginliklere kırıcı davranışlara sebep olunur.
Rabbimiz, cihat durumu hariç, İslam’ın karşısında ‘öteki’ olarak duran Hak din inkârcılarıyla, tartışma içine girilmeden iletişim kurulmasını istemektedir. Onlara, kızmak yerine acıma hissiyle yaklaşmak, öfke yerine müsamaha yüzü göstermek, İslami bir tutum ve davranış olacaktır. Müslümanlar müspet hareket etmekle, hem dünyada hem de ahirette kazançlı çıkarken, batıl bir itikatla Hakka dönen kimseler ise kazandıkları şeyle (cehennem) yüzleşecektir.
Kötü niyet karşısında sabır göstermek kan kusup kızılcık şerbeti içtim demeye benzer. Ne var ki, tarihsel durumun da doğruladığı gibi, öfkeyi yutmak, sıkıntıları göğüslemek hayırlı sonuçlar üreten bir yoldur. Allah’ın (cc) cezalandırma günleri vukuuyla bilinen ve bilinecek olan bir durumdur.
Sonuç: Gaflet hali, zulüm ve haksızlık, inkâr tarlasında daha gür bitmektedir. İnançsızların zulümlerine intikamla cevap vermek yerine, sabır göstermek, hatta onları bağışlamak, müminlerin lehine sonuçlanır. Çünkü Allah, hesap günleri gelince, hesap sorucu ve cezalandırıcı olarak, inkârcılara yeter.
‘Müslümanlar, kâfirlerin dillerinden, kalemlerinden veya herhangi bir vasıtayla yaptıkları suçlamalardan zarar görürlerse bu ahlaksız ve düşüncesiz insanların seviyelerine inmek suretiyle, kendi yüksek vasıflarına zarar vermesinler ve onların işini Allah’a bıraksınlar. Çünkü, Müslümanlar bu işi kendileri yapmaya kalkışırlarsa, Allah da onları kendi halleriyle baş başa bırakır. Fakat Müslümanlar kendilerine eziyet eden bu zalimlerin karşısında sabrettikleri takdirde, Allah o zalimlerin hesabını bizzat kendisi görür ve sabreden Müslümanları mükâfatlandırır.’
M. Talât Uzunyaylalı