‘Din Günü’nde bize ne olacak?
مَـٰلِكِ يَوۡمِ ٱلدِّينِ
“Din gününün sahibi Allah…” (Fatiha 4)
Ortada bir mal varsa, onun bir sahibi zorunlu olarak vardır. Bizim dediğimiz şeylerin, mesela otomobilimizin, evimizin nasıl bir amacı varsa, bu kâinatın ve içindekilerin de, bir yaratılış amacı vardır. Dünya ve insan, din için yaratılmışlardır. Bunun kanıtı, ilk insanın aynı zamanda bir peygamber olmasıdır.
Kuran’ın ifadesine göre, Rabbimiz, çok sayıda peygamber göndermiştir. Allahü Teala’nın son kitabı, diğer kitabı dinlerin, ilahi hükümlerini de içinde toplayan, Kuran’dır. Hazreti Muhammed , son peygamber olarak, bütün insanlığa gönderilmiştir.
Dini kaynaklarda, Allah’ın mülkü olarak dünya, ahretin ekeneği, bir tarlası olarak, ifade edilmiştir. Yaşamak demek, bu dünya tarlasında, çeşitli faaliyetlerde bulunmak demektir. İnsana serbest seçimlerde bulunabilmesi için, irade, yani seçme hürriyeti verilmiştir. 7 milyar insan, her bir günü, kendi seçimleri doğrultusunda yaşayıp, ömürleri varsa, ikinci bir güne ulaşabilmektedirler.
Çünkü herkesin kendine özgü bir dünyası var ve herkes, kendisine verilen günü, kişisel parasını harcar gibi, kafasına göre, harcamaktadır. Allah’ın, bu işle görevli melekleri, bir para hükmündeki günün, nasıl harcandığını, kişinin kendisine armağan edilen günle ne yaptığını, tamamen kayıt altına almaktadırlar. Tabir caizse, Rabbimiz, bir hilkat harikası olarak yarattığı insana, pek çok değer vermekte ve onun her bir fiilini kayıt altına aldırmaktadır. Ve din gününde, her şahıs, amel defterindeki kayıtları üzerinden, dünya günlerinin hesabını verecektir.
Sonuç: Allah Teâlâ’nın huzurunda, kişisel hesaplarımızı vermek ve yeni hayatımızın nerede devam edeceğiyle ilgili kararı öğrenmek üzere toplanacağımız gün, insanın iradesinin ve hürriyetinin sona erdiği bir gün olarak, büyük ve zor bir gün olsa gerektir. Bu dünyanın ve insanın, din için yaratıldığını anlayanlar, kendilerine armağan edilen dünya günlerini, kurtuluş sebebi olan Kuran’a ve Hz. Muhammed ’e bağlı olarak yaşamayı seçerlerse, ahret sabahının o zor gününde, Mâliki yevmi-ddîn / din gününün sahibi Allah’ın huzurunda, Onun rahmetiyle muamele göreceklerdir.