Allah (cc) neden müdahale etmiyor?
وَلَقَدْ آتَيْنَا مُوسَى الْكِتَابَ فَاخْتُلِفَ فِيهِ وَلَوْلاَ كَلِمَةٌ سَبَقَتْ مِن رَّبِّكَ لَقُضِيَ بَيْنَهُمْ وَإِنَّهُمْ لَفِي شَكٍّ مِّنْهُ مُرِيبٍ
“Andolsun ki biz Mûsâ’ya da kitap vermiştik de onda ihtilâfa düşmüşlerdi; Rabbinin takdir ettiği vaadi olmasaydı çoktan aralarında hükmedilir, iş bitmiş olurdu ve onlar, gerçekten de bu hususta şiddetli bir şüphe ve tereddüt içinde kalmışlardır.” (Hûd 110)
Âyette geçen, “lev lâ kelimetun sebekat min rabbike/ Rabbinden verilmiş bir söz olmasaydı” ve “lekudiye beynehum / aralarında hüküm verilirdi” ifadesi, insanın hak batıl çatışması ve zulümler karşısında yükselttiği, “Allah neden kişinin nefsine ve başkasına yaptığı haksızlıklara müdahale etmiyor?” sorusuna adeta bir cevap gibidir. Bu dünya hayatını insanlara iman ve amel eğitimleri için bir imkân olarak hazırlayan Rabbimiz, her varlığa kendi potansiyelini açığa çıkartması için fırsat vermektedir. Özellikle, iradi bir varlık olarak insana, dünya hayatını müteakip ebedi kalacağı cennet ve cehennem gibi iki hayat vaat edilmiş ve dünyada yaptıklarının bir sonucu olarak, bu iki hayattan birisinin kendisine ebedi olarak verileceği, bütün peygamberler ve ilahî kitaplar yoluyla tüm tarih süreçleri boyunca bildirilmiştir. İçinde yaşadığımız zaman ve mekân boyutunda gözüken şu hayat sahnesi, bu ilahî gaye için açık tutulmaktadır. Rabbimizin böyle bir iradesi olmasaydı herkesin işi peşinen değerlendirilir ve gerekli ceza yahut ödül kendisine hemen daha dünyadayken verilirdi. Fakat bu dünya ahretin bir okuldur, bir çarşısıdır, bir tarlasıdır, neticesi değildir; hele mahkemesi hiç değildir. Buradaki amellerin sonucu Mahkeme-i Kübra’da değerlendirilecektir.
Peygamberlerle inkârcı ve inatçı kavimleri arasında bu türden tartışmalar yaşanmıştır. Peygamberlerin; ahret, cennet ve cehennem gibi uyarılarına inanmayanlar, “Hani nerede senin bizi tehdit ettiğin şu ceza, niçin Rabbin bizi cezalandırmıyor!”; “Rabbin bizi cezalandıracak şu melekleri nerededir?”; gibi, cahilce sözlerle karşı çıkmaktan geri durmamışlardır.
Peygamberler, yine Kuran’ın ifadesine göre, bu küstahların kışkırtıcı tavırlarına karşı, Rabbimizin uyarısıyla, “Acele istediğiniz şey benim elimde olsaydı, elbette benimle sizin aranızda iş bitirilmişti…” cevabını vermiş, böylece dünyadayken cezalandırmanın, hiçbir peygamberin elinde olmadığı ve topyekûn helakin Allah’ın bir dilemesi sonucu ancak gerçekleşebileceğini ifade etmişlerdir.
İlk insandan gelecek son insana kadar, bütün zamanlara ibret levhası olmaları bakımından, Rabbimiz, Kuran’da öyküleri anlatılan bu küstah kavimlerden kimilerini de, ceza meleklerini gönderip toptan helak etmiş; onları çeşitli cezalara daha dünyadayken çarptırmıştır.
Yine bir Kuran âyeti bu durumu şu şekilde izah ediyor: “Eğer Allah, insanlara, hayrı çarçabuk istedikleri gibi şerri de acele verseydi, elbette onların ecelleri bitirilmiş olurdu. Fakat bize kavuşmayı beklemeyenleri biz, azgınlıkları içinde bocalar bir halde bırakırız.”; “Yoksa onların, Allah’ın izin vermediği bir dini getiren ortakları mı var? Eğer erteleme sözü olmasaydı, derhal aralarında hüküm verilirdi. Şüphesiz zalimlere can yakıcı bir azap vardır.”; “Onlar kendilerine ilim geldikten sonra, sadece aralarındaki çekememezlik yüzünden ayrılığa düştüler. Eğer belli bir süreye kadar Rabbinden bir (erteleme) sözü geçmiş olmasaydı, aralarında hemen hüküm verilirdi. Onlardan sonra kitaba vâris kılınanlar da onun hakkında derin bir şüphe içindedirler.”
Allah’ı ve Kuran’ı inkâr en büyük suçlardandır. Dünyada işlenen bilinen diğer suçlarla ilgili asıl mahkeme ahrette kurulacak, yargılayıcısı Allah olan, Mahkem-i Kübra’da, herkes, kişisel hayatının hesabını verecektir. İstisna yoktur; her insan hayatının hesabını vermek üzere Allah’ın huzuruna çıkacaktır. Cezanın ve azabın ahrete ertelenmesi Rabbimizin ezelî bir takdirdir. Yoksa Rabbimizin Kuran’da ifade buyurduğu gibi, insanların zulümleri ve ayrılığa düştükleri konularda aralarında hemen hüküm verilirdi; derhal azap iner ve işleri bitirilirdi.
Sonuç: Herkes korksun; çünkü kimsenin yaptığı kimsenin yanına kalmayacaktır. Herkes sevinsin; çünkü adil olan Allah, herkese hak ettiği cezayı ve ödülü verecektir; bu, Onun bir vaadidir ve Allah, vaadinden caymaz.
M.Talât Uzunyaylalı