Allah’ın takvimi ve takvimsiz yeni ev!
وَمَا نُؤَخِّرُهُ إِلاَّ لِأَجَلٍ مَّعْدُودٍ
“Ve biz o günün gelip çatmasını, ancak sayılı bir müddet için geciktiririz.” (Hûd 104)
Âyette geçen “ecelin ma’dûd /sayılı bir zaman” ifadesi bize kâinatta olup biten her şeyin Rabbimizin önceden belirlediği, tabir caizse, bir takvime bağlı olarak gerçekleşmektedir. Topyekûn olduğu gibi, her bir varlığın bir fonksiyonu ve eceli vardır ve bu fonksiyon ve ecel belirlenmiştir.
Bir insanın eceli olduğu gibi bu evrenin de bir eceli vardır ve o ecel Allah indinde malûmdur. Vakti saati gelince nasıl her canlı ölmektedir, bunun gibi vakti saati gelince bu kâinatta ölecek ve vakti saati geldiğinden Ahret âlemi başlayacaktır.
Âyetlerde, gök cisimlerine ve varlığa dair konular anlatılırken tekrarlanan, “Her biri belirtilmiş bir süreye kadar akıp gider.” ifadesiyle, gök cisimlerinin neticeleri hakkında da kesin hüküm açıklanmış olmaktadır. Belirtilmiş süre bir takvim demektir. Takvimin yaprakları bitince birden var olan şeylerin ve onlarda gözüken düzenin, artık var olmadığı görülür.
Kâinatta ilâhî bir takvimin olduğuna delil olarak, “Görmekte olduğunuz gökleri direksiz olarak yükselten, sonra Arş’a istivâ eden, güneşi ve ayı emrine boyun eğdiren Allah’tır. Her biri muayyen bir vakte kadar akıp gitmektedir. O, Rabbinize kavuşacağınıza kesin olarak inanmanız için her işi düzenleyip âyetleri açıklamaktadır.” (13/2) İlâhî ifadesi; “Allah, geceyi gündüzün içine sokar, gündüzü de gecenin içine sokar; güneş ve ayı emri altına almıştır. Her biri belirtilmiş bir süreye kadar akıp gider. İşte (bütün bunları yapan) Rabbiniz Allah’tır. Mülk Onundur. O’nu bırakıp da kendilerine taptıklarınız ise, bir çekirdek kabuğuna bile sahip değillerdir.” (39/5) âyetleri ve Kuran’daki benzer âyetler, bize, varlığın belirlenmiş bir ‘varoluşa’ tabi olarak, var ve yok olduğunu göstermektedir.
İnsanlar takvim yapmayı da gök cisimlerinin hareketlerinden, mevsim döngülerinden yola çıkarak öğrendiler. Yani hemen her şey gibi, insanî takvimlerin kaynağı da, Rabbimizdir; Onun varlıkta cari düzenidir. Takvim bir umut olduğu gibi bir tehdittir: Takvimler bize her kışın ardından bir baharın geleceğini müjdeler; fakat takvimler aynı zamanda, yaşlanmayı ve ölümü de insana ihtar eder.
Sonuç: O halde, her bir insanın, her bir hayvanın ve her bir bitkinin nasıl bir hayatı ve ölümü varsa ve bu durum bir takvime bağlı olarak gerçekleşiyorsa, bu âlemin de takvim yaprakları bitecek, fani âlem bâki âleme tebdil edecektir. Arkadaş! Bu imtihan âleminin gulgulesi bitmez, uyan! Yok olup gitsen, mesele yok! Fakat Allah, seni takvimine özne yapmıştır, sana ebediyet vermiştir. Vaadi var ki, insan ve cin, ‘takvimsizlik âlemine’ alınmaktadır ve o âlemin iki yüzü vardır; cennet ve cehennem. Takvime bağlanmış ömrünü heder etme, hazırlan ki, uzak olan takvimsiz yeni evin çok yakındır!
M.Talât Uzunyaylalı