Home

15_d

Zulmedenlere meyletmeyin!

وَلاَ تَرْكَنُواْ إِلَى الَّذِينَ ظَلَمُواْ فَتَمَسَّكُمُ النَّارُ وَمَا لَكُم مِّن دُونِ اللّهِ مِنْ أَوْلِيَاء ثُمَّ لاَ تُنصَرُونَ

“Ve zulüm yapanlara yakınlık göstermeyin ki, size de ateş dokunmasın. Allah’tan başka yardımcılarınız da yoktur. Sonra yardım da göremezsiniz.” (Hud 113)

 

Rabbimiz çok mühim bir ikaz da bulunuyor: Zulmedenlere de meyletmeyin; onlarla yakınlık peyda etmeyin ki, yoksa ateş size dokunur! Kişi zulmedene yakınlık gösterirse bunun neticesinde dünyada ve ahrette azaba müstahak olacağı da ikazın ikinci ve mühim bir vurgusudur. Haliyle zulmedenle destek olanların ahir ve akıbetlerinin berbat olacağı, Rabbimizin onlara yardım etmeyeceği ifade buyrularak, yaptıkları işin ne kadar ağır bir suç olduğu açıklanmış oluyor.

Bugün zulüm küresel dünya sisteminin adıdır: İnsanlık, maddi ve manevi bakımdan birkaç ülke tarafından sömürülmektedir. Kendi bölgemiz için söylesek; Müslümanların yaşadığı topraklarda devam eden savaşlar, iç karışıklar, kardeş çatışmaları, bölünüp parçalanmalar, ihtilaller hepsi de bu sömürgeci ülkelerin, Müslümanların elindeki, başta petrol ve doğal gaz olmak üzere,  tabii zenginliklerini kontrol etmek, hatta sahiplenmek hırslarından doğmaktadır.

Bu durum; gelişmiş ülkelerin yönettiği yeni dünya düzeninin, ‘düzen’ kavramı adı altında sürdürdüğü, büyük bir zulmüdür. Bu zulmü, küresellik, ortak insani değerler, Hanif dinler, çağdaş medeniyet, demokratik değerler, laiklik vb. maskelerin arkasına sığınarak destekleyen, sözüm ona, yerli kimlikler de, aslında mankurtlaştırılmış, küresel zulmün, yerel taşeronlarından öte kimseler değillerdir.

Küresel sömürgeci güçler, Müslüman ülkelerdeki zulümlerini, bazen doğrudan askeri müdahalelerle, bazen de yerli uşakları vasıtasıyla ve terör örgütleri marifetiyle gerçekleştirmektedirler. Şu anda başta Türkiye olmak üzere, İslâm milletleri, bu saldırının muhatabı durumundadırlar.

Ülkemizde 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleştirilmek istenen ve halk tarafından bastırılan kanlı ihtilal girişiminin failleri, görülmüştür ki, Türkiye’nin güçlü ve bağımsız bir ülke olmasını içlerine sindiremeyen, söz konusu ettiğimiz küresel güçler tarafından kullanılan, yerli işbirlikçileridir.

Yıllardır devam eden PKK terör örgütünün kanlı eylemleri ve onun benzeri terör yapılarının faaliyetleri, yine aynı güçlerin kontrolünde, aynı amaç için yapılmakta ve bu yapılar bilinçli bir şekilde ayakta tutulmaktadır. Bu, Müslümanlar bakımından, çok trajik bir durumdur;  oysa Müslümanın ferasetli olması gerekir. Ama ferasetten ne kadar uzaklaştığımız, birbirimizi öldürmeye teşebbüs etmemizden, haliyle ruh sefaletimizden bellidir.

Halbuki zulme rıza zulümdür. Zulme alet olan zulmü bizzat yapmış gibidir. Zulüm de zulme destek ve alet olmak da, dini hüküm bakımından, küfürdür. İsteyerek istemeyerek, farkında olarak olmayarak, kafirin zulmüne razı olmak, onun zulmüne destek çıkmak, aleti olmak, çok büyük bir alçaklık ve ruh sefilliğidir.

Sonuç: Bir önceki âyette ele aldığımız “Sırat-ı müstakim / Dosdoğru yolda yürümek” tanımı, Kuran ve Sünnet yolunda yürüyen insanların ferasetli, âdil kimseler olduklarını bize öğretmişti. Aksi durumdaki insanların ise, yolunu kaybetmiş kimseler olduğu, onların, zulme maruz kalabilecekleri gibi, bizzat kendilerinin de zalim kimseler durumuna düşebileceklerini, ayet bize ihtar etmiş olmaktadır. Rabbim Müslüman âlemine sırat-ı müstakim ve feraset nasip etsin. Âmin.

M.Talat Uzunyaylalı

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s