Home

pose-body-brain-font-b-abstract-b-font-font-b-human-b-font-4-Sizes-Home

Allah dilediği insanı seçer ve ona öğretir!

 

وَكَذَلِكَ يَجْتَبِيكَ رَبُّكَ وَيُعَلِّمُكَ مِن تَأْوِيلِ الأَحَادِيثِ وَيُتِمُّ نِعْمَتَهُ عَلَيْكَ وَعَلَى آلِ يَعْقُوبَ كَمَا أَتَمَّهَا عَلَى أَبَوَيْكَ مِن قَبْلُ إِبْرَاهِيمَ وَإِسْحَقَ إِنَّ رَبَّكَ عَلِيمٌ حَكِيمٌ

“İşte böylece Rabbin seni seçecek, sana (rüyada görülen) olayların yorumunu öğretecek ve daha önce iki atan İbrahim ve İshak’a nimetini tamamladığı gibi sana ve Yakup soyuna da nimetini tamamlayacaktır. Çünkü Rabbin çok iyi bilendir, hikmet sahibidir.”  (Yûsuf 6)

Yûnus Suresinin altıncı ayetinin hemen baş kısmında, “Vekeżâlike yectebîke rabbuke veyu’allimuke min tevîli-l-ehâdîśi / Böylece Rabbin seni seçti. Sana rüyaların/olayların yorumunu öğretti…” ifadesi dikkat çekicidir.

Genel anlamda öğrenmek, kişinin gayret ve imkânıyla ilişkilidir. İstek ve maddi güç, herhangi bir konunun ustasından yahut hocasından en iyi şekilde öğrenilmesini mümkün kılar. İlkokuldan başlayıp lisans ve daha üstü eğitim ortamları öğrenmenin mekânsal araçlarıdır.

Bir de hayatı yahut meslekleri çıraklıktan ustalığa doğru evirilerek, yaşayarak öğrenmek vardır; ticarette, ziraatta, hayvancılıkta, madencilikte, sanayide vs. herhangi bir iş alanında, kişi uzun yıllar geçirdiğinde, o işle ilgili pek çok şey öğrenir. Bu tür öğrenme daha çok tecrübe elde etme, deneyimli olma şeklinde ifade edilir.

Kişi önceden bilmediği yahut yapamadığı şeyi bilip yapma becerisini teorik ve pratik eğitim sayesinde kazanır. Öğrenme insanın sadece potansiyellerini ortaya çıkarmaz; öğrenme, gelişmenin, üretimin ve para kazanmanın da temelidir. Bilen kişi yapar; yapmak, dünyaya anlam yahut bir şey katmak demektir!

Bilgi kişinin duygu, düşünce, tutum ve davranışlarında değişime yol açar. Yemek konusunda teorik bilgisini ve pratiğini geliştiren bir kişinin yemek kavramına ve dolayısıyla beslenmeye bakışı, bu konuda bilgisi olmayan bir insanın bakışından çok farklı olacaktır.

Ayetten anlıyoruz ki, Rabbimiz nasıl Hz. Yusuf’u peygamber olarak seçmişse, diğer peygamberleri de seçmiştir. Peygamber olarak seçilen her kişiye, yine ayetin açıkladığı üzere, Rabbimiz ‘öğretmiştir’.

Rabbimizin peygamberlerine öğretmesinin mahiyeti, nasıllığı tam olarak bilinemez. Bu tür sorulara tam bir cevap vermek mümkün olmayacaktır. Fakat kesin olan şudur: Allahü Teâlâ, dilediği kullarını kendi dinine hizmet etmek için kendisi seçmekte ve onları yapacakları görev için eğitmektedir. Rabbimizin öğretmesi, peygamberleri eğitmesi manasındadır.

Rabbimizin seçmesi!

Bakara yüz otuzda Rabbimiz, Yûsuf (as) gibi, İbrahim (as)’ı da peygamber olarak seçtiğini bildirmektedir.  A’râf yüz kırk dörtte ise Hz. Musa’nın Allah tarafından peygamber olarak seçildiği açıklanmaktadır. Bakara suresinin yüz otuz ikinci ayetinde ise Rabbimizin insanlar için İslam’ı din olarak seçtiğini görüyoruz. Bakara iki yüz kırk yedinci ayette ise, Hz. Davud’u,  toplumuna yönetici seçtiğini, onu ilim ve beden gücü bakımından, diğer insanlardan üstün kıldığını; Âl-i İmrân suresinin kırk ikinci ayetinde Hz. Meryem’in, Hz. İsa’ya annelik yapmak üzere seçildiğini, onun beden ve akıl bakımından üstün bir fıtratla donatıldığı ifade buyuruluyor. Hac suresi yetmiş sekizinci ayette, Peygamberimizin ashabı kast edilerek, “Allah uğrunda, hakkını vererek cihat edin. O, sizi seçti…” denilmektedir.  Fâtır suresi otuz ikinci ayette ise, Hak Teâlâ’nın İslam dinine ümmet olarak, Müslümanları seçtiğini görmekteyiz: “Sonra Kitab’ı, kullarımız arasından seçtiklerimize verdik…”

Rabbimizin öğretmesi!

Bakara suresi otuz birince ayette; “Allah Âdem’e bütün isimleri öğretti…” ifadesi yer almaktadır. Bu ifadeden âdem soyunun, fıtri olarak, bilgili olduğu anlaşılmaktadır. İnsan, cin ve melek gibi varlıkların aslında bir şey bilmedikleri, onların bilmesinin temelinde yatanın yine Rabbimizin öğretmesi olduğunu Kuran’dan öğreniyoruz. Bakara otuz ikinci ayette, bir soru karşısında, melekler Rabbimize şu şekilde cevap vermişlerdir: “Yâ Rab! Seni noksan sıfatlardan tenzih ederiz, senin bize öğrettiklerinden başka bizim bilgimiz yoktur. Şüphesiz alîm ve hakîm olan ancak sensin, dediler.” Kuran, baştan sona Rabbimizin bize bir öğretmesidir; ibadetlerimizden gündelik hayatımıza kadar, neyi nasıl yapmamız gerektiğiyle ilgili bize öğretilmiştir. Örneğin Bakara iki yüz otuz dokuzuncu ayette ibadetlerin yerine getirilmesiyle ilgili şöyle denilmektedir: “Eğer (herhangi bir şeyden) korkarsanız (namazlarınızı) yürüyerek yahut binmiş olarak (kılın). Güvene kavuştuğunuz zaman, siz bilmezken Allah’ın size öğrettiği şekilde O’nu anın (namaz kılın).” Bakara iki yüz elli bir de Rabbimizin Hz. Davud’a dilediği ilimlerden öğrettiğini; Bakara iki yüz seksen ikinci ayette, ekonomik faaliyetlerin yürütülmesinde muhasebe kaydı tutulmasının öneminin öğretildiğini; Mâide dördüncü ayette helal gıdanın nasıl olması gerektiğiyle ilgili bilgilerin öğretildiği; Yûsuf otuz yedide, rüyaların tevilinin Hz. Yusuf’a öğretildiğini; yine aynı surenin yetmiş altıncı ayetinde, Hz. Yusuf’a krala ve kendi kardeşlerine karşı nasıl davranması gerektiğiyle ilgili siyasî davranış öğretildiğini; enbiya seksende Allah’ın Hz. Davud’a zırh yapmayı öğrettiğini; Rahmân suresinin bir-dört ayetlerinde ise, “Rahmân Kur’an’ı öğretti. İnsanı yarattı. Ona açıklamayı öğretti…” buyurulmaktadır.

Sonuç: Kuran’da öğreniyoruz ki, Rabbimiz, Hz. Âdem’den itibaren her ne kadar peygamber gelmişse onları kendisi seçmiş ve onları görevleri için eğitmiştir. Yönetici, anne, fedakâr taraftarlar vb. hayatın çeşitli alanları için de yine Rabbimiz seçimlerde bulunmuştur. Elbette insan varoluşu nihayetleninceye kadar seçme ve öğretme sürecektir. Rabbimiz, İslam’ı muhafaza etmek ve kendisine kulluk etmek üzere, salih bir zümreyi, kıyamete kadar yeryüzünde bulunduracaktır.

M.Talât Uzunyaylalı

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s