Kuran’daki Mısır Medeniyeti / 2
Aziz’in karısının Yusuf’a olan aşkı!
وَرَاوَدَتْهُ الَّتِي هُوَ فِي بَيْتِهَا عَن نَّفْسِهِ وَغَلَّقَتِ الأَبْوَابَ وَقَالَتْ هَيْتَ لَكَ قَالَ مَعَاذَ اللّهِ إِنَّهُ رَبِّي أَحْسَنَ مَثْوَايَ إِنَّهُ لاَ يُفْلِحُ الظَّالِمُونَ
“Evinde bulunduğu kadın, onunla ilişkiye girmek istedi. Kapıları iyice kapattı ve ‘haydi gel’ dedi. O da, ‘Allah’a sığınırım! Zira kocanız benim velinimetimdir, bana güzel davrandı. Gerçek şu ki, zalimler iflah olmaz, dedi.” (Yûsuf 23)
Yûsuf suresi 23-29 ayetlerinde Hz. Yusuf ile Aziz’in karısının macerası şöyle anlatılmaktadır: “Evinde bulunduğu kadın, onun nefsinden murat almak istedi, kapıları iyice kapattı ve ‘Haydi gel!’ dedi. O da ‘Allah’a sığınırım! Zira kocanız benim rabbimdir (efendimdir), bana güzel davrandı. Gerçek şu ki, zalimler iflah olmaz!’ dedi.”; “İkisi de kapıya doğru koştular. Kadın onun gömleğini arkadan yırttı. Kapının yanında onun kocasına rastladılar. Kadın dedi ki: Senin ailene kötülük etmek isteyenin cezası, zindana atılmaktan veya elem verici bir işkenceden başka ne olabilir!”; “Yusuf: Asıl kendisi benim nefsimden murat almak istedi, dedi. Kadının akrabasından biri şöyle şahitlik etti: Eğer gömleği önden yırtılmışsa, kadın doğru söylemiştir, bu ise yalancılardandır.”; “Eğer gömleği arkadan yırtılmışsa, kadın yalan söylemiştir. Bu ise doğru söyleyenlerdendir.”; (Kocası, Yusuf’un gömleğinin) arkadan yırtılmış olduğunu görünce, (kadına): Şüphesiz, dedi; bu, sizin tuzağınızdır. Sizin tuzağınız gerçekten büyüktür.”; “Ey Yusuf! Sen bundan (olanları söylemekten) vazgeç! (Ey kadın!) Sen de günahının affını dile! Çünkü sen günahkârlardan oldun.”
Kapıları kapattı: Bu ifadeler gösteriyor ki; kadim Mısır evlerinde, günümüzde olduğu üzere, oda, solan, hol gibi bölümler vardır ve bu bölümler kapı pencere gibi aksama sahiptir. Ev, ev tasarımı, kapı pencere tasarımı ve işçiliği, tüm bunlar birer gelişmişlik göstergesi olduğu gibi birer mesleği de işaret etmektedir. Kocanız benim rabbimdir: Yusuf’un Azizin karısına söylediği bu sözün iki cephesi var. Birincisi: Yusuf, Mısır evindeki köle pozisyonunu çok da sorgulamamaktadır; durumunu Mısır’ın sosyolojik ve psikolojik bir gerçekliği olarak kabul etmiş durumdadır. İkincisi: Kendisini parayla satın alan ve evinde istihdam eden şahsa karşı saygı duymakta ve eşinin onu kendisiyle aldatmak istemesini efendisine karşı bir ahlaksızlık ve zulüm olarak görmektedir. Gömleğini arkadan yırttı: Gömlek, erkek ve kadın giysisidir. O halde kadim Mısır’da bez yahut kumaş dokumacılığı da gelişmiştir. Nitekim antik Mısır resimlerinde insan figürlerinin üzerinde renkli ve desenli kıyafetler görülmektedir. Suçu gizleme: “İkisi de kapıya doğru koştular. Kadın onun gömleğini arkadan yırttı. Kapının yanında onun kocasına rastladılar. Kadın dedi ki: Senin ailene kötülük etmek isteyenin cezası, zindana atılmaktan veya elem verici bir işkenceden başka ne olabilir!” Suçüstü yakalanma ve masum rolü oynama klasik bir suçlu insan tepkisidir. Demek oluyor ki, insan tabiatı, hemen hiç değişmemiştir; insanın psikolojik varlığı dün ne ise bugün de aynıdır. Delil kavramı: Kadının Yusuf’la ilgili iddialarını Aziz’in bir yakını şu araştırma yöntemiyle doğrulamak istemiştir: “Eğer gömleği önden yırtılmışsa, kadın doğru söylemiştir, bu ise yalancılardandır; eğer gömleği arkadan yırtılmışsa, kadın yalan söylemiştir. Bu ise doğru söyleyenlerdendir.” Bu metotta, adli ve idari soruşturmalarda, iddialar üzerinde değil, maddi delil bulunması ve bu delilin incelenmesi sonucunda suç ve suçlunun tespiti yönteminin kullanıldığını anlıyoruz ki, dönemin Mısır medeniyetinin belli bir hak ve adalet kavramına sahip olduğunu gösterir. Liberal ahlak anlayışı: “Kocası, Yusuf’un gömleğinin arkadan yırtılmış olduğunu görünce, kadına: şüphesiz, dedi; bu, sizin tuzağınızdır. Sizin tuzağınız gerçekten büyüktür. Ey Yusuf! Sen bundan (olanları söylemekten) vazgeç! (Ey kadın!) Sen de günahının affını dile! Çünkü sen günahkârlardan oldun.” Bu ayetlerden kadim Mısır medeniyetiyle ilgili şu sonuçları çıkarabiliriz: Aziz ve onun akrabası olan kişiler, kadının iddiasını doğru kabul edip hemen Yusuf’un ipini çekmemişlerdir! Öfkelerini yenmiş, gerçeği ortaya çıkarmaya çalışmışlardır. Bu, kentli insan psikolojisine uygun bir reflekstir. Aziz, araştırma sonucu, eşinin bir yalancı olduğunu anlamıştır. Bunun üzerine Yusuf’tan bu olayı kimseye anlatmamasını ve unutmasını istemiş, eşine karşı ise bir namus cinayetine tevessül etmemiştir. Eşini boşamadığı gibi, onun teşebbüsünü tövbe etmesi gereken bir günah olarak değerlendirmiştir. Aziz’in ve yakınlarının bu tutumundan kadim Mısır’da oldukça liberal bir ahlak anlayışının geçerli olduğu sonucunu çıkarabiliriz.
Surenin devam eden ayetlerinde bu hadisenin Mısır’da yayılması üzerine diğer zengin ve etkili ailelerin kadınlarının olayın dedikodusunu yaptıklarını ve sonrası gelişmeleri öğreniyoruz: “Şehirdeki bazı kadınlar dediler ki: Azizin karısı, delikanlısının nefsinden murat almak istiyormuş; Yusuf’un sevdası onun kalbine işlemiş! Biz onu gerçekten açık bir sapıklık içinde görüyoruz. Kadın, onların dedikodusunu duyunca, onlara davetçi gönderdi; onlar için dayanacak yastıklar hazırladı. Onlardan her birine bir bıçak verdi. (Kadınlar meyveleri soyarken Yusuf’a): Çık karşılarına! dedi. Kadınlar onu görünce, onun büyüklüğünü anladılar. (Şaşkınlıklarından) ellerini kestiler ve dediler ki: Hâşâ Rabbimiz! Bu bir beşer değil… Bu ancak üstün bir melektir! Kadın dedi ki: İşte hakkında beni kınadığınız şahıs budur. Ben onun nefsinden murat almak istedim. Fakat o, (bundan) şiddetle sakındı. Andolsun, eğer o kendisine emredeceğimi yapmazsa mutlaka zindana atılacak ve elbette sürünenlerden olacaktır! (Yusuf:) Rabbim! Bana zindan, bunların benden istediklerinden daha iyidir! Eğer onların hilelerini benden çevirmezsen, onlara meyleder ve cahillerden olurum! dedi.” (Yûsuf30-33)
Genellikle erkeğin kadını baştan çıkardığı kabul edilir; oysa tarihsel olarak kadınların bu konuda daha etkin olduğunu görmekteyiz. Bu ayetlerden dönemin Mısır medeniyetinde aile kurumunun olduğu, zengin ve yönetici sınıfa mensup ailelerin evlerinde köle konumunda kadın ve erkeklerin çalıştığını ve onların ruhen ve fiziken istismar edildiğini görüyoruz. Bu bağlamda dedi-kodu yapılması da yine tarihsel bir olgu olarak karşımıza çıkmaktadır. Sevda çekmek: Mısırlı kadınlar, Aziz’in karısının Hz. Yusuf’a olan ilgisini hebben / sevgi olarak tanımlamışlar ve fakat bir efendinin karısının uşağına (Yusuf) duyduğu bu aşkı aynı zamanda ayıplamış ve bir sapkınlık olarak değerlendirmişlerdir. Demek, Mısır’da evlilik önemli bir kurumdur ve evli kadınların kocalarına sadık kalmaları esastır. Davetçi göndermek: Âyette geçen bu ifadeden davetle insanların bir yere toplandığını ve bu iş için insanlara davetçi gönderildiğini anlıyoruz ki bu Mısır’ın kentli hayatında sosyal ve kültürel bir düzenin ve gelişmişliğin varlığını işaret etmektedir. Onlara dayanacak yastıklar hazırladı: Mısır’da zengin ve yönetici sınıfa mensup ailelerin kalabalığı alacak kadar büyük evlerde oturdukları, evlerin gösterişli bir mefruşata sahip ve yastık-minder kavramının ta o dönemlerde ev sergisinin bir parçası olduğu anlaşılmaktadır. Onların her birine bıçak verdi: Bu ifadeden, Mısır’da misafire ikram kültürünün geliştiğini, tabak-tepsi gibi bir ev eşyasının içine meyve konulduğunu ve meyveyi soymaları yahut kesmeleri için de tabakların yanına bıçak ilave edildiğini görüyoruz. Ayetin devamında, kadınların meyveleri soyarken, Aziz’in karısının holde beklettiği Yusuf’a hitap ederek içeri girmesini istediğini ve Yusuf’un içeri girmesi üzerine onun güzelliğini gören kadınların heyecandan ellerindeki bıçaklarla parmaklarını kestiklerini öğreniyoruz. Ellerini kestiler: Ayetteki bu ifadeden dönemin Mısır’ında, bıçak kullanıldığı, bıçakların tabakların yanına konulacak kadar küçüldüğü ve bu bıçaklarla meyve soyulabildiği, aynı zamanda bu bıçakların ağızlarının çok keskin olduğu bilgisini ediniyoruz. Bu durum, Mısır medeniyetinde maden işletmeciliğinin ulaştığı ileri noktayı da bize gösterir. Rabbimiz ve melek ifadeleri: Yusuf’u gören kadınlar sadece heyecandan ellerini kesmiyor aynı zamanda şaşkınlıklarını ‘Hâşâ! Rabbimiz! Bu bir beşer değil… Bu ancak üstün bir melektir! ‘ ifadesiyle de açığa vuruyorlar. Bu iki ifadeden de kadim Mısır’da, rab ve melek gibi manevi varlıkların isimlerinin ve niteliklerinin bilindiği sonucunu çıkarabiliriz. Yusuf’taki bedensel ve ruhsal güzelliği kadınlar ancak bir melek özelliği olarak ortaya koymuşlardır. Zindana atmak ve süründürmek: Aziz’in karısı ‘işte beni kendisine meylettiğim için kınadığınız delikanlı bu!’ dedikten sonra, Yusuf’a duyduğu ilginin devam ettiğini kadınlara açıklamaktan çekinmemiştir. Aşkına cevap vermemesi durumunda, Yusuf’u zindana attıracağı ve onu orada süründüreceği tehdidinde de bulunmuştur. Yusuf, zindanı tercih edeceğini onlara söylemiştir. Suç ve ceza kavramının ve kurumlarının olduğu toplumların bir medeniyet seviyesi elde ettikleri kabul edilmelidir. Demek oluyor ki, kadim Mısır’da bir yargılama sistemi ve kişinin ceza alması durumunda konulduğu bir hapishane de söz konusudur. (Devam edecektir.)
M.Talat Uzunyaylalı