Home

joseph_nation

Kuran’daki Mısır Medeniyeti / 1

وَجَاءتْ سَيَّارَةٌ فَأَرْسَلُواْ وَارِدَهُمْ فَأَدْلَى دَلْوَهُ قَالَ يَا بُشْرَى هَذَا غُلاَمٌ وَأَسَرُّوهُ بِضَاعَةً وَاللّهُ عَلِيمٌ بِمَا يَعْمَلُونَ

“Derken bir yolcu kafilesi geçerken kuyudan su almak için birini yollamışlardı, o da kovasını kuyuya salınca müjde diye bağırmıştı, burada bir genç var ve onu çıkarıp bir ticaret malı gibi gizlemişlerdi; Allah’sa onların yaptıklarını biliyordu.” (Yûsuf 19)

Antik Mısır medeniyeti kuzeydoğu Afrika’da Nil Nehri çevresinde doğmuştur. Günümüzden 5 bin yıl öncesine dayanan bir uygarlıktır. Üç bin yıl devam eden bu uygarlığı Firavun sıfatı taşıyan krallar, tecrübeli bir bürokrat kesim, din adamları ve askeri şefler uzun asırlar boyunca yönetmişlerdir. Malûm olduğu üzere Mısır krallığı, MÖ 31 yılında Roma İmparatorluğu tarafından istilâ edilmiş ve böylece Firavunlar soyunun egemenliğine son verilerek, Mısır Roma’nın bir eyaleti haline getirilmiştir.

Firavunların tanrı kabul edildiği ayrıca pek çok put kökenli ilâhlara tapılan Mısır uygarlığı, Peygamberler tarihinin de merkez bölgelerinden biridir. Mısır medeniyeti haliyle günümüz dünyasının şekillenmesinde de rol oynamıştır. Bereketli Nil vadisi çevresinde doğup büyüyen Mısır uygarlığı, şehirli hayatın (yerleşik hayat) öncülüğünü yapmıştır. Taş ocaklarının ihdas ve işletilmesi sayesinde, bir plan kavramı etrafında, saray ve ev gibi konut inşası gelişmiş, dev mabetler, piramitler, dikilitaşlar ve yollar ortaya çıkmıştır.  Ayrıca gemicilik, ev eşyası üretimi, çarşı-pazar kavramı, ziraat ve ziraat araç gereci, sulama teknikleri, maden işletmeciliği, fayans ve cam tekniği, heykeltıraşlık, yazı ve dil, tıp bilgisi vs. ekonomik, toplumsal ve kültürel pek çok gelişme bu bölgede doğmuş ve diğer bölgelere yayılmıştır.

Mısırın arkeolojik kalıntıları insanlığa bugün de ilham vermekte, her yıl milyonlarca insan (bilim adamları, gezginler ve turistler) Mısır’a giderek, Firavunların bıraktığı medeniyet kalıntılarını hayranlıkla izlemeye ve bu uygarlıktan etkilenmeye devam etmektedirler.

Firavunlar ülkesi Mısır, 1517-1882 tarihleri arasında da Osmanlı İmparatorluğu tarafından yönetilmiştir… İşte bu etkili medeniyet Rabbimiz tarafından, Kuran’da da çeşitli anlatımlara konu edilmiştir. Bu yazıdan başlayıp birkaç yazıda ‘Kuran’daki Mısır’ı anlamaya çalışacak, Firavunlar ülkesinde yöneticilik yapacak olan Hz. Yûsuf’un kıssasının anlatıldığı Yûsuf suresi ayetlerinde ve diğer bazı ayetlerde yer alan Mısır medeniyeti hakkında bazı ipuçlarını değerlendirmeye çalışacağız. Bu bağlamda ilk ele alacağımız âyet Yûsuf suresinin, “Derken bir yolcu kafilesi geçerken kuyudan su almak için birini yollamışlardı, o da kovasını kuyuya salınca müjde diye bağırmıştı, burada bir genç var ve onu çıkarıp bir ticaret malı gibi gizlemişlerdi; Allah’sa onların yaptıklarını biliyordu.” ayeti olacaktır.

Ayeti analiz ettiğimizde şu hususlar karşımıza çıkmaktadır: Yolcu kafilesi: Devam eden ayetlerle ele alındığında, bu kafilenin aynı zamanda bir ticaret kervanı olduğunu görüyoruz. Bir ticaret kervanının olması bize bu insanların Mısır pazarında satmak üzere, çeşitli mal ve mamul eşya taşıdıklarını açıklamaktadır. Kervan; yol, yol güvenliği, eşyaları taşıyan deve, at, eşek gibi hayvanları ve bunların koşumlarını da tabii bir şekilde akla getirmektedir. Kuyu kavramı: Ayette geçen ve bir medeniyetin varlığını açıklayan ikinci kavramımız kuyudur. Mısır’a giden kervan yolu üzerinde insanların kuyu açarak su elde ettikleri anlaşılmaktadır. Bir kuyunun varlığı bize bir mühendislik ve ustalık çalışmasının varlığını da gösterir. Kuyu açma tekniğini bulmuş bir toplumun aynı zamanda Nil havzasında nice kuyular ve su arkları geliştirdiğini de bize göstermektedir.  Kova kavramı: Ayette geçen bir diğer ifade su kabı/kova sözcüğüdür. Bu, su kabı ister madenden ister çamurdan isterse deriden yapılmış olsun neticede mamul bir üründür. Su kabını yapan bir toplumun diğer ihtiyaçlarıyla ilgili ürünleri yaptığı da aşikârdır.  İp kavramı: Ayette doğrudan ip sözcüğü geçmemektedir. ‘o da kovasını kuyuya salınca’ ifadesinden kovanın kuyuya ancak bir ip yardımıyla sarkıtılabileceğini çıkarıyoruz. Bu, ister bitki kökenli, ister deri kökenli olsun, sonuçta bir ip söz konusudur. Kova kuyuya bir ip yardımıyla sarkıtıldığı gibi, kervandaki eşyaların hayvanların sırtında durması da yine ip marifetiyle olmaktadır. İp üretimi kendi başına bile çok önemli bir uygarlık göstergesidir. İnsanın ticaret malı olması: Kuyudan su yerine genç bir çocuk çıkaran kişinin diğerlerine Yusuf’tan ticaret malı olarak söz etmesi, Mısır’ın köleci bir toplum özelliği taşıdığını da bize göstermektedir. Özellikle genç kadınların ve genç erkeklerin, Mısır pazarlarında bir eşya gibi alınıp satıldığı ve bu insanlara bir insan olarak değil de, köle olarak muamele edildiğini ayetteki anlatımdan çıkarabiliyoruz. Kapitalizmin kökleri: Kuyudan Yusuf’u çekip çıkaran kişi, diğer tacir arkadaşlarına şu şekilde seslenmiştir: ‘yâ buşrâ /müjde!..’ Bu psikoloji de ilginçtir. ‘Aman Allahım! Zavallı çocuk! Sen kimsin? Sen kimin çocuğusun? Hangi kabiledensin?’ Bu kuyuya nasıl düştün? Seni kim bu kuyuya attı? Ailen nerede? Şimdi seni ailene nasıl kavuştururuz?’ gibi insanı sorgulamalar yerine ilk tepkinin, Yusuf’un bir ticaret malı olarak görülmesi ve kuyudan altın çıkarılmış gibi sevinilmiş olması, ürkütücüdür. Bu davranış Mısır uygarlığının adalet, hak hukuk eksenli bir medeniyet olmadığını, zorbalık ve güç eksenli bir medeniyet olduğunu ortaya koymaktadır. Günümüz kapitalizmi de örtülü bir biçimde Firavunlar çağındaki anlayıştan pek farklı değildir. Bugün de insan kapitalizm tarafından aslında nesneleştirilmiştir; insan alınıp satıla bilmektedir.  (Devam edilecektir.)

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s