Gök gürlemesinin bir mesajı vardır!
وَيُسَبِّحُ الرَّعْدُ بِحَمْدِهِ وَالْمَلاَئِكَةُ مِنْ خِيفَتِهِ وَيُرْسِلُ الصَّوَاعِقَ فَيُصِيبُ بِهَا مَن يَشَاء وَهُمْ يُجَادِلُونَ فِي اللّهِ وَهُوَ شَدِيدُ الْمِحَالِ
“Gök gürlemesi O’nu överek, melekler de O’nu saygıyla yüceltirler. O, yıldırımları gönderir ve dilediğini onlarla çarpar. Onlar hâlâ ALLAH hakkında tartışıyorlar. O, dayanılmaz güce sahiptir.” (Ra’d 13)
Gök gürlemesinin bir mesajı vardır: Bulut, yağmur, dolu, kar, şimşek atmosferimiz içinde gerçekleşir. Bulutların her bir halinin hem görselliği hem de yeryüzüne indirdikleriyle sesi, haliyle bir de mesajı vardır.
Gök gürlemesinin bir mesajı vardır: Bulutlar ve onları Mevlâ’mızın dilediği yere sürüp götüren fizikî ve melekî kuvvetler (rüzgâr ve melek), diğer her bir varlık gibi, Hakk’ın memurlarıdır.
Gök gürlemesinin bir mesajı vardır: Varlık; Allah’ın memuru olduğunu bilir; bu yüzden varlıkta gözüken fiiller ve sesler, o varlıkların fıtrî ibadetleridir. Her varlık; insan, melek, cin, hayvan, bitki… fıtrî yahut iradî olarak, Halikını bilir ve verilen vazifeyi yaparak Rabbine kulluk da bulunur.
Gök gürlemesinin bir mesajı vardır: Su buharının yükselip bulutlaşması ve bulutlardan yeryüzüne milyarlarca ton su indirilmesi tabiî bir olay değildir; tabiatı yaratan Rabbimizin ilmini, kudretini, işlerindeki hikmeti ve diğer ilâhî sıfatları gösteren bir harikasıdır.
Gök gürlemesinin bir mesajı vardır: Yağmur dolu bulutların üzerimize saldığı ‘gök gürlemesi’ ve ardından yeryüzüne ulaşan ve birer ışık kamçısını anımsatan yıldırımlar, insana, adeta ‘başını kaldır da bize bak; biz de tasarruf eden Rabbini tefekkür et!’ çağrısını yapar gibidir. Varlık kitaptır, insandan kendisini okumasını ister.
Gök gürlemesinin bir mesajı vardır: ‘O, yıldırımları gönderir ve dilediğini onlarla çarpar.’ Kâinatta kıl kadar olsun tesadüfe yer yoktur; tesadüfün bir düzen meydana getirip bunu devam ettirmesi akıl dışıdır. Çakan her şimşek, yere düşen her damla yağmur, bir irade ve kudrete göre, çakar ve iner.
Gök gürlemesinin bir mesajı vardır: “Kuşkusuz Rabbin katındakiler O’na kulluk etmekten kibirlenmezler, O’nu tesbih eder ve yalnız O’na secde ederler.” (7/206) İnsan ve cin dışındaki varlıkların işi isyan ve sorgulama değil, itaat ve hamd’tır.
Gök gürlemesinin bir mesajı vardır: “Yedi gök, yer ve bunlarda bulunan herkes O’nu tesbih eder. O’nu övgü ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur. Ne var ki siz, onların tesbihini anlamazsınız. O, halîmdir, bağışlayıcıdır.” (17/44)
Gök gürlemesinin bir mesajı vardır: “Görmez misin ki Allah bir takım bulutları (çıkarıp) sürüyor; sonra onları bir araya getirip üst üste yığıyor. İşte görüyorsun ki bunlar arasından yağmur çıkıyor. O, gökten, oradaki dağlardan (dağlar büyüklüğünde bulutlardan) dolu indirir. Artık onu dilediğine isabet ettirir; dilediğinden de onu uzak tutar; (bu bulutların) şimşeğinin parıltısı neredeyse gözleri alır!” (24/43)
Gök gürlemesinin bir mesajı vardır: Varlık her ne kadar sonsuz forma sahipse de aslında tek bir varlık gibi hareket etmektedir; bir şey her şey için, her şey bir şey için çalışmaktadır. Bir insanın nasıl eli, kolu, gözü, kulağı, dişi, saçı, tırnağı, gözyaşı, derisi, iç organları vs. varsa ve farklı özelliklerdeki her bir parça, nasıl bir bütünün ayrılmaz bir yapısıysa işte kâinatta içinde sakladığı tüm çeşitliliğe karşın aslında bir insan gibi bütüncül bir yapıdır. Hatta şöyle denilebilir: Kâinat; dürülmüş bir insandır; insan şerh olunca, insana kâinat denilebilir. Kâinat; insan tohumundan vücut bulmuş bir ağaç gibidir; kâinat yok olsa, insan tohumundan Allahü Teâlâ yeni bir kâinata derhal vücut verebilir.
Sonuç: Gök gürlemesinin bir mesajı vardır: Şeyh Galib ünlü beytinde bu mesajı şu şekilde özetlemiştir: “Hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen / Merdüm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen” Anlamı: “Kendine dikkatlice bir bak; sen âlemin özüsün. Sen varlıkların göz bebeği olan insansın.” Evet; insan âlemin çekirdeği ve özüdür. Kâinatta ne varsa aynı oranda o insanda da vardır. O halde ey İnsan! Şimşeğin seslenmesi senden sanadır ve gafletten uyanıp kulluk vazifene dikkat etmen içindir.
M.Talât Uzunyaylalı