Home

horeb-cali

Rabbimiz Hz. Musa’ya niçin

“Nalınlarını çıkar!” dedi.

اِنّ۪ٓي اَنَا۬ رَبُّكَ فَاخْلَعْ نَعْلَيْكَۚ اِنَّكَ بِالْوَادِ الْمُقَدَّسِ طُوًىۜ

“Ben Rabbinim! Nalınlarını çıkar! Sen kutsal vâdi Tuvâ’dasın!” ((Tâ-Hâ -12)

 

Rivayet edilmektedir ki Hz. Mûsâ ailesiyle birlikte Medyen’den Mısır’a dönüyordu. Tûr dağının da içinde bulunduğu Tûvâ vadisine ulaşmışlardı. Karanlık ve soğuk bir kış gecesiydi. O sırada bir de oğlu dünyaya gelmişti. Ne var ki Hz. Musa yolu kaybetmiş, davarları da dağılmıştı. En muhtaç olduğu şey bir ateş ve yolu tarif edecek birilerini bulmaktı.

Hz. Musa, bu zor anında, gecenin koynunda, bulunduğu vadinin yamaçlarında bir ateş gördü. Tâ-Hâ suresinin onuncu ayetinde bu durum şöyle anlatılmaktadır: “Hani bir ateş görmüştü de ailesine durun demişti, ben bir ateş görüyorum. Gider, oradan bir kor getiririm yahut birine rastlarım da yol öğrenirim.”

Hz. Musa ateşin yanına ulaştığında orada kimsenin olmadığını gördü. İşte o sırada, bir işaret ve davet olan ateşin bulunduğu yerden kendisine hitap edildi: “Felemmâ etâhâ nûdiye yâ mûsâ/ Ateşe doğru gidince ona seslenildi: Ey Musa!” (Tâ-Hâ 11)

Hz. Musa’nın bu gaybı hitaptan ürktüğünü tahmin edebiliriz, fakat Rabbimiz, hitabın Kendisine ait olduğunu açıklayarak onu teskin etti: “İnnî enâ rabbuke faḣla naleyk inneke bilvâdi lmukaddesi tuvâ/ Ben Rabbinim. Ayakkabılarını çıkar; kutsal vadi Tûvâ’dasın.” (Tâ-Hâ 12)

Tûvâ vadisinin kutsal kılınması: (Hakikati Allahü Teâlâ bilir.) Rabbimiz, Hz. Musa’yı, karanlık tepeleri yalımıyla aydınlatan ‘ilahi ateşle’ Tûvâ vadisinin ıssızlığına doğru çekmiştir. Esma-i ilahisiyle her an varlıkta tecelli eden Hak Teâlâ, Tûvâ vadisinde, ateşin olduğu noktadan, Hazreti Musa’ya onun lisanıyla hitap etti. Arada vahiy meleği Hazreti Cibril olmadan kelam sıfatıyla Hz. Musa ile konuştu ve ona peygamberlik görevini bizzat verdi. Bu mazhariyetten dolayı Hz. Musa’ya Kelimullah, Allah’ın konuştuğu kişi denildi. Böylece Hz. Musa âlemlerin Rabbinin sesini işitti. Söylenenleri dinledi. Soru sordu. Cevap aldı. Bu muhteşem hadisenin yaşandığı yerler haliyle o an için kutsal kılındı.

Nalınlarını çıkar emri: (Hakikati Allahü Teâlâ bilir.) Ateşin yanına varınca, Rabbimiz Hz. Musa’dan ayakkabılarını çıkarmasını istedi. Ayakkabının çıkarılması bir mecaz olabilir: Ayakkabı, dünyayı, dünyaya ait olanı, kişinin benim dediği şeyleri ifade edebilir. Allah’ın huzuruna çıkınca, artık dünya kaygısını, sıkıntısını bir kenara koymak anlamında, nalınları çıkarmak, tüm dikkati vahyedilene vermek, ibadete, kulluğa hazır olmak demektir.  Nitekim Müslümanlar camiye ayakkabıyla girmezler, ayakkabılarını çıkararak camiye girerler. Cami ‘Allah’ın Evi’dir. Camiye giren Müslüman ayakkabılarını çıkarmış, dünyayı dışarda bırakmış ve Rabbine namaz kılarak kulluk yapmıştır. Rabbimizin kelâm sıfatıyla tecellisi o an için Tûvâ vadisini bir Mescit kıldı; Rabbimizle konuşma bahtiyarlığına eren Hz. Musa, Tûvâ mescidinde sacid oldu, denilebilir. İlahi ateş ve ilahi konuşma karşısında Hz. Musa, Cenabı Hakk’ın huzurunda, nalınlarını çıkardı (dünya kaygısını unuttu), hiçliğini, aczini anladı; Allah’ın kudretine şahit oldu ve O’na tam teslim oldu.

Sonuç:  Tâ-Hâ suresinin on üçüncü ve on dördüncü ayetlerinde bildirilen emirler, Hz. Musa’ya, haliyle Kuran ekseninde, kıyamete kadar gelecek Müminlere verilmiş talimattır: “Ve enâ-ḣtertuke festemi’ limâ yûhâ/ Ben seni seçtim. Artık vahyolunanları dinle!”; “İnnenî ena(A)llâhu lâ ilâhe illâ enâ fa’budnî veekimi-ssalâte liżikrî/ Ben Allah’ım. Benden başka ilâh yoktur. Bana kulluk et ve beni anmak için namaz kıl.”

M.Talât Uzunyaylalı

 

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s