Kimler ahrette kör olarak diriltilecek?
وَمَنْ اَعْرَضَ عَنْ ذِكْر۪ي فَاِنَّ لَهُ مَع۪يشَةً ضَنْكاً وَنَحْشُرُهُ يَوْمَ الْقِيٰمَةِ اَعْمٰى
“Kim de beni anmaktan yüz çevirirse şüphesiz onun sıkıntılı bir hayatı olacak ve biz onu, kıyamet günü kör olarak haşredeceğiz.” (Tâ-Hâ 124)
Ayetin birinci bölümündeki “Onun için bu dünyada sıkıntılı bir geçim vardır…” ifadesi maddi bir fakirlik anlamında değildir, manevi fakirlik olarak değerlendirilmiştir. Manevi fakirlik sonuçları itibariyle en korkunç fakirlik biçimidir. Kişi, maddi imkânları bakımından çok büyük bir zengin hatta bir kral olabilir, fakat vicdan rahatlığından yoksun olduğundan, mutsuz biri olarak yaşayıp ölmekten kurtulamaz. Vicdan, Allah’ı tanıyıp Onun emir ve yasaklarına uygun yaşamaya göre ayarlanmıştır. Helale harama, günaha sevaba dikkat etmeden elde edilen maddi zenginlikler, vicdanı rahatsız edecektir; çünkü vicdan Hakkın sesidir. Maddi şeylere bağlılık bu sesi perdeler. Bencillik, şiddet ve kibirle dolu biri mutluluk ve huzur istiyorsa, nefsinin değil vicdanının sesini dinlemeye mecburdur.
Ayette geçen “a’rada” fiili; yüz çevirmek, vazgeçmek, itiraz etmek, karşı çıkmak, durmak, kaçınmak, sakınmak, dönmek, döndürmek anlamlarına sahiptir. Kişi Allah bilir, Allah’ın peygamberini ve kitabını da bilir, fakat duymuyor, görmüyor, işitmiyor gibi davranır. Birisi Allah’tan, dinden imandan söz etse derhal canı sıkılır, yüzünün ve sesinin rengi değişir. Hemen itiraza başlar; Hak sözü eleştirir, işittiği şey sanki ona bir zarar verecekmiş gibi ruhunda bir darlık peyda eder.
İşte bu kalbin sağırlığı ve körlüğüdür; kişi vicdanına muhalefet edip aklını iradesini sükût ettirerek, O Yüce Yaratıcı yokmuş gibi davranmayı tercih etmiştir. Bu, öyle bir sağırlık ve körlüktür ki, kişiyi, kendi varlığı ve tabiat üzerinde düşünmekten alıkoyar. Vücut varlığını ve nimetleri tabiata verdirir. İşte bu psikoloji, vicdanın üzerini kalın ve siyah bir perde gibi örter. Kalp ölür. Kim ne söylerse söylesin, artık kişi gerçeği anlamaz, hakikatin sesini işitmez. Hidayeti sürekli kendinden uzaklaştırır.
Peki, böyle yapmak onu mutlu eder mi? Hayır, etmez! Aksine sürekli bir iç sıkıntısı, ruhunda bir darlık, mutsuzluk, huzursuzluk hisseder. Karamsarlık onun hayatını, dağa inmiş bulut gibi, sarar. Karamsarlık bulutlarının dağılması, müjdeleyici ve uyarıcı olan Kuran’ı dinlemek ve Hazreti Muhammed (sav)’e samimi bir ümmet olmakla mümkün olabilir ancak.
Sonuç: Ayetin ikinci bölümünde ise “biz onu, kıyamet günü kör olarak haşredeceğiz.” ifadesi yer almaktadır. Kuran Rabbimize aittir; Allah’ın ayetlerine karşı kör ve sağır gibi davranmayı tercih edenler, ayetler üzerinde akıl ve idrak gücüyle durmayıp önyargıyla hareket edenler, kıyamet günü kör insanlar olarak haşrolacaktır. Surenin 125-127. ayetlerinde bu konu şu şekilde açıklanmıştır: “O kişi, Rabbim, beni niçin kör olarak haşrettin? Oysa ben, hakikaten görür idim! der.”; “ (Allah) buyurur ki: İşte böyle. Çünkü sana ayetlerimiz geldi; ama sen onları unuttun. Bugün de aynı şekilde sen unutuluyorsun! Doğru yoldan sapanı ve Rabbinin ayetlerine inanmayanı işte böyle cezalandırırız. Ahiret azabı, elbette daha şiddetli ve daha süreklidir.”
M.Talât Uzunyaylalı