Home

dünya

Dünyanın olmadığı günler gelecek!

اِنّ۪ي جَزَيْتُهُمُ الْيَوْمَ بِمَا صَبَرُٓواۙ اَنَّهُمْ هُمُ الْفَٓائِزُونَ

“Bugün onlara sabrettiklerinin karşılığını verdim; onlar muratlarına erenlerdir.”  (Mü’minûn 111)

Ahret hayatını inkâr edip dünya hayatını yegâne gerçeklik kabul edenler, bunu iki kere ikinin dört ettiği gibi, sağlam bir kanıta göre değil, duyuların etkisinde hareket edip nefislerine uyarak yaparlar. İnkârcıların hayat pratiklerine bakıldığında, Allah’a karşı bir lakaytlık, Yaratıcı yokmuş gibi davranmak, ahlakî değerleri önemsememek, şımarıklık, bireycilik, bencillik ve egoizm gibi haller görülür. Bu insanlar İslam’ın yasakladıklarını yalanlayıp tersini yaparlar. Kuran, zina etmeyin diyorsa onlar zina ederler, içki içmeyin diyorsa içki içerler, faiz yemeyin diyorsa faiz yerler. Dinî betimlemeyle ifade edersek, söz ve eylemlerinde azgınlık ve sapıklık içindedirler; inananlara karşı ise eleştirel ve hoşgörüsüzdürler; müminlerle, gizli açık, söz, yazı ve eylemle, alay ederler. Sanat faaliyetlerinde dini ve dindarlığı daima eleştiri konusu yaparlar.

Ölümle birlikte dünyadan çıkıp ebedilikle yüzleştiklerinde ise, tabiri caizse, ‘Hanya’yı Konya’yı görürler. Tek gerçeklik saydıkları dünya fani, inkâr ettikleri ahret ise meğerse gerçek ve baki imiş! Artık pişmanlık cehennemi, kalıcı evleri olan gerçek cehennemleri görmeden, onları yakmaya başlamıştır. Bu bedbahtlar mahşer meydanında dünya hayatlarının hesabını vermek üzere Rabbin huzuruna çağırıldıklarında pişmanlıklarını şöyle dile getirirler: “Rabbimiz! Azgınlığımız bizi alt etti; biz, bir sapıklar topluluğu idik.”; “Rabbimiz! Bizi buradan çıkar. Eğer bir daha (ettiklerimize) dönersek, artık belli ki biz zalim insanlarız. “(Mü’minûn 106, 107)

Ne var ki, dünya diye bir yer artık yoktur! Yalanladıkları ahret hayatı onların yeni ve ebedî gerçekliğidir; geçici dünya hayatlarında elde ettiklerine göre, hak ettikleri hayat onlara verilir: Cehennem! Allah (cc), vadinden caymaz.

Öte yandan, Allah’a ve Kuran’a inanıp dünyayı geçici, ahreti kalıcı bilen kimseler ise, sayılı dünya günlerini ebedî hayatlarına uygun bir psikolojiyle yaşarlar. Mü’minûn suresi yüz dokuzda, sabırlı ve bahtiyar ruhların yüreklerinde, dillerinde ve eylemlerinde gözüken ‘imanî terennüm’  şu ifadeyle açıklanmıştır: “…Rabbimiz, biz iman ettik; öyle ise bizi affet; bize acı! Sen, merhametlilerin en iyisisin…” Fani dünya hayatını bu ruh haliyle yaşayıp ahrete geçenler, inkârcıların tersi bir muamele görecek ve Rabbimiz iman sahibi bu insanları cennetine koyacaktır:  Bugün ben onlara, sabrettiklerinin karşılığını verdim; onlar, hakikaten muratlarına erenlerdir.” (Mü’minûn 111)

Sonuç: Mü’minûn suresinin son dört ayeti (115-118) şu değerlendirmeyle tamamlanmıştır: “Sizi boş yere yarattığımızı ve sizin huzurumuza geri getirilmeyeceğinizi mi sandınız? Hâkim ve Hak olan Allah çok yücedir. O’ndan başka tanrı yoktur. O, yüce Arş’ın sahibidir. Her kim Allah ile birlikte diğer bir tanrıya taparsa -ki bu hususla ilgili hiçbir delili yoktur- o kimsenin hesabı Rabbinin nezdindedir. Şurası kesindir ki kâfirler iflah olmaz. (Resulüm!) De ki: Rabbim, bağışla ve merhamet et! Sen, merhametlilerin en iyisisin.”

M.Talât Uzunyaylalı

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s