Müslümanlar artık huzur bulamaz!
وَلَوْلَا فَضْلُ اللّٰهِ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَتُهُ وَاَنَّ اللّٰهَ تَـوَّابٌ حَك۪يمٌ۟
Nisan ayının ikinci haftasında gurbetteki akrabalarımı ve bazı arkadaşlarımı ziyaret için, eşimle beraber, İstanbul’a ve Bursa’ya seyahat ettik. Seyahatimiz niyetimize göre tahakkuk etti. Amcamı, halamı, eniştelerimi, ablamı, kız kardeşimi, yeğenlerimi, akrabalarımdan ve arkadaşlarımdan bazı kimseleri ziyaret ettik. Onlarda memnun oldu biz de memnun olduk.
‘Tebdil-i mekânda hayır vardır!’ özlü sözü gereği, âdemoğlu daimi ikametinde zaman oluyor ki bunalıyor ve bir yerlere gitmek istiyor. Günlük işlerin tek dizeliğinden çıkıp farklı coğrafyalarda farklı ortamlarda bulunmak, bir hakikat ki, insanın yaşama arzusunu kuvvetlendirip hayatta olma sevincini artırıyor.
Türkiye’miz, doğusundan batısına kuzeyinden güneyine, herkes bilmektedir ki pek güzeldir. Fırsat düştükçe ülkemizin dört bir yanına seyahat ediyorum. Her yanda Türkiye’nin imarı devam ediyor, halkın refahı artıyor. Ne var ki, sosyal hayat, artan zenginliği parlak bir nesne gibi aşikâr etse de, derin bir sefalette tsunami dalgaları gibi, derinden derine yükseliyor ve kıyılara öncü dalgaları yükleniyor. Tsunami dalgalarına benzettiğimiz bu sefalet nedir? Her çeşidinden fuhuş, alkol, uyuşturucu, hırsızlık, vb. haramlar.
Bir haftalık ayrılıktan sonra dönüp Mü’minûn suresinden sonra gelen Nûr suresi ayetleri üzerinde çalışmaya başladım. Nûr suresinde öncelikle zina konusu ve ağır sonuçları ele alınmaktadır. Rabbimiz zina eden erkek ve kadınların durumu hakkında hükümler açıklamakta, tövbe edilmezse sonucun hem dünyada hem de ahrette pek ağır olacağı bildirilmektedir.
Türkiye Müslümanların çoğunlukta olduğu bir memlekettir, lakin bu seyahatimizde de bolca şahidi olduğumuz üzere, memleketin, özellikle büyük kentlerin cadde ve sokakları, mekânları, zina başta olmak üzere, her türlü haramı cömertçe yansıtır bir mahiyet kazanmıştır.
Sonuç: Ülkemiz başta olmak üzere, Müslümanların yaşadığı memleketlerde, refah ne derece artarsa artsın, herkes ne derece okursa okusun, insanlar ne kadar meslek sahibi olursa olsun, o ki insanlar günahlarından dolayı tövbe edip günahı terk etmiyor, emr-i bil–maruf nehy-i ani’l-münker yapılamıyor, o ki haramlarla, ahlaken ve caydırıcı cezalarla mücadele terk edilmiş ve faili olmayanlarca da günaha şahitlik kanıksanmıştır, netice berbatlıktır. Sosyal hayat gösteriyor ki ‘dinî ahlak’ duygu, düşünce, tutum ve davranışlarda güneş görmüş kar gibi erimektedir. Zina kaldırımlara taşmış, alkol ve uyuşturucu başta olmak üzere haramların iyiden iyiye alenileştiği ve temsilcilerinin arsızlaştığı toplumumuzda, Nûr suresi ayetlerinin de ihtar ettiği gibi, huzurlu bu bir hayat yaşamak, artık kimse için mümkün olmayacak gözükmektedir.
M.Talât Uzunyaylalı