Yolca en sapık olanlar, tanzim olmayı reddedenlerdir!
اَمْ تَحْسَبُ اَنَّ اَكْثَرَهُمْ يَسْمَعُونَ اَوْ يَعْقِلُونَۜ اِنْ هُمْ اِلَّا كَالْاَنْـعَامِ بَلْ هُمْ اَضَلُّ سَب۪يلاً۟
“Yoksa sen, onların çoğunun söz dinleyeceğini yahut düşüneceğini mi sanıyorsun? Hayır, onlar hayvanlar gibidir, hatta yolca daha da sapıktırlar.” (Furkan 44)
Şirk kültürüne mensup kimseler Hak dinin en zorlu düşmanı olagelmiştir. Önceki peygamberler olduğu gibi, Hz. Muhammed (sav) de, Mekkeli müşriklere Hak dini işittirmek için çok gayret sarf etmiştir. Bağlı oldukları kültür, Hak dinin anlaşılması için zihinlerinde bir bariyer meydana getirdiğinden, insanî yetenekleri iş görmemiş ve müşriklerin zihin seviyesi hayvanların seviyesi gibi, hatta onların seviyesinden daha aşağı bir seviyede kalmıştır. Çünkü hayvanlar kendilerine yararlı ve zararlı olanı bilip ona göre davranırken şirk toplumu insanları kendilerine neyin faydalı neyin zararlı olduğunu takdir edememektedir. İşte bu hâl her çağda görülen ve insan türünün kendi eliyle kendi başına açtığı büyük bir dalâlet hâlidir.
Ayette geçen ضَلَّ/ dalâlet ifadesi; dinden sapmak, Allah’ı ve peygamberi yok saymak, İslam’ın yoluna girmemek, batıl olanda ısrar etmek ve onda adeta kaybolmak, şeytanî nefsin kişiyi şaşkınlığa sürüklemesi, seçilen hayat yolunun azgınlığa-sapkınlığa teşne olması demektir.
Dalâlet ehli kimseler İslam’ın kutlu yolunu kabul etmemiş ve böylece Allah’ın lanetine ve gazabına uğramış kimselerdir. Bunlar, taguta (Allah’ın yarattığına) tapan zavallılardır. Dalâletteki kimseler öyle zalim kimselerdir ki, etki alanlarındaki insanların kendileri gibi inanmasını ve davranmasını da ister ve beklerler. Saptıranlar, politik, felsefi ve bilimsel vb. kanalları kullanarak, dalâleti hak göstermeye, eğitim, siyaset, ekonomi, kültürel kimi faaliyetler marifetiyle, insanlara dalâleti benimsetmeye çalışırlar.
Hayvanlar fıtratları gereği tabiatı tanır ve tabiattan kendi menfaatlerine uygun şekilde yararlanır, fakat mesela bir koyun sürüsünün önde gideni yardan düşse onu takip edenler de o yardan aşağı yuvarlanır ve helâk olmaktan kurtulamaz. İnsan ise böyle değildir; ona sürüyü takip etmesi değil, aklını, vicdanını kullanması Hak dini anlamaya çalışması emredilmiştir. Şirk ehlinin bunu reddedip oluşmuş şirk kültürüne bağlı kalmayı tercih etmeleri onları değersiz insanlar kılmıştır.
Sonuç: Hak din insanı tanzim eder! Aklını vicdanını Hak yola kılavuzlar. Herkes kendi aklıyla cennete giden yolu bulabilseydi ne peygamber gönderilir ne de ilahî kitaplar indirilirdi. O halde akıllı ve vicdanlı insanlar, oluşmuş şirk kültüründen çıkıp İslam’a ve Kuran’a uymaları gerekir ki Allah’ın tanzim ettiği hidayet yolunda yürümüş, böylece kendileri de tanzim olmuş ve cennete girmiş olabilsinler. İslam diniyle tanzim olmayı reddedenler, şirk toplumunda kalan dalâlet ehli kimselerdir ve yolca onlardan daha sapık kimse yoktur! (M. Talât Uzunyaylalı)