Firavun’dan öğrendiklerim (4):
Genel değerlendirme
Düşmanından öğrenen varlığını korumada ve savunmada üstünlük elde etmiş sayılır. Firavun, son nefesine kadar, Hz. Musa’nın ‘âlemlerin Rabbi’ tebliğine karşı çıkmış ve tebliğciyi yalanlamıştır. Firavun ve hükumeti, Hz. Musa’ya karşı bazı önlemler almıştır. Önceki yazılarda bu önlemlerin bir kısmına dikkat çekmeye çalıştık. Bu yazıda ise bir değerlendirme yaparak, bazı çıkarımlar da bulunduktan sonra konuyu tamamlamak istiyoruz.
Hz. Musa’ya yapıldığı gibi, Allah’ın son Peygamberi ve son vahiy kitabı Kuran’a karşı da, gizli açık, düşmanlık ve muhalefet yapılmıştır ve bugün de yapılmaktadır. Allah’ın ayetlerine karşı yürütülen muhalefette Firavun ve hükumetinin geliştirdiği yöntemlerin izlerini açıkça görebilmekteyiz. Şöyle ki:
FİRAVUN’UN Hz. MUSA KARŞISINDA GELİŞTİRDİĞİ TAKTİKLER
A) Hz. Musa’nın tebliğine karşı Firavun ve hükumetinin yürüttüğü propaganda teknikleri:
- Hz.Musa’ya karşı bilgili sihirbaz, bozguncu, büyülenmiş, deli, fesatçı, karalaması yapmak.
- Mısır dinini ortadan kaldırmaya çalışmakla itham etmek.
- Hz.Musa’nın, ‘etkili sihirbazlık örneklerinin’ arkasında gizli bir amaç olduğunu yaymak.
- Hz.Musa’nın, Firavun ve hükumetine karşı tuzak hazırladığını ileri sürmek.
- Halkın bir kısmını yanına çekip yahut onları alıp dışarı çıkararak, şehirleri boşaltmak, böylece iş gücü krizi çıkarıp Mısır ekonomisini çökertmek gayesi gütmek.
- Yahut kargaşa ortamı meydana getirip kurulu düzeni yıkmak, hükumeti devirmek ve bu yolla iktidarı ve yurdu ele geçirmeye çalışmak.
- Hz.Musa’nın çocukluğunun ve gençliğinin sarayda geçtiğini ve Firavun’un bir yakını olduğunu, şimdiyse onun yerine göz diktiğini ima etmek.
- Firavun’un, yeryüzü hâkimiyetine karşı çıkmak.
B) Firavun ve hükumetinin Hz. Musa’nın tebliğine karşı aldığı bazı önlemler:
- Aktif dinleme yapmak ve Hz. Musa’nın tebliğ ettiği inancı tam olarak anlamak, bu bağlamda ‘âlemlerin Rabbi’ kavramını sorgulamak ve bunun kabul edilmesi durumunda muhtemel sonuçlarını ekipleriyle değerlendirmek.
- Mücadeleyi yürütürken hükumet ileri gelenleri ve din adamlarıyla istişare de bulunmak. Zaman zaman halkı meydana toplayıp onları Hz. Musa tehlikesine karşı uyarmak.
- Daha sonra Kızıldeniz’de boğulacak olan Mısır ordusunun da hükumetle tam bir uyum içinde çalıştığı anlaşılmaktadır.
- Hz.Musa’nın elindeki asa ile ortaya koyduğu ve halkı etkileyen mucizelerin sonuçlarını Mısırlı sihirbazların gerçekleştireceği sihir örnekleriyle geçersiz kılmak.
- Rasathane yapılıp Hz. Musa’nın, yerin ve göklerin sahibi dediği, ‘âlemlerin Rabbi’ hakkında bilgi toplamak.
- Rasathane (kule) verilerini Hz. Musa’yı yalanlamak üzere kullanmak.
- Hz.Musa’nın faaliyetlerini izlemek ve kitlesel göç başladığında ise askeri önlemler almak.
C) Hz. Musa ve Firavun mücadelesinde zaman kavramı
Hz. Musa ve Hz. Harun, Mısır’da kaç yıl yaşadılar? Firavun ve hükumetiyle yaptıkları mücadele kaç yıl sürdü? Bu konularda Kuran’daki ilgili ayetlerden bazı sonuçlar çıkarmak mümkün gözükmektedir:
- Ülke geneline adamlar salınarak bilgili sihirbazların başkentte toplatılması;
- Karşı mücadelenin önemli bir aracı olan kule (rasathane) yaptırılması ve,
- Hz.Musa’nın, hedef kitlesi olan İsrailoğullarına tebliğde bulunması ve onları Mısır’dan ayrılmaya ikna etmesi gibi, vb. gelişmelerden yola çıkarak, iki güç arasındaki olayların uzun bir zaman almış olabileceğini göstermektedir.
Sonuç: Allah’ın elçileri şerefli ve güvenilir kimselerdir; onlar, Firavun ve benzerlerinin ürettiği iftiralardan beridir. Hangi kavme peygamber gönderilmişse o kavim o peygamberle çetin bir sınava tabi tutulmuştur. Allah ise peygamberlerini korumuş, düşmanlarını da kahretmiştir.
Bizim şu noktayı iyi anlamamız gerekir: Firavun’un, Hz. Musa’ya karşı ürettiği taktiklerin benzerleri Hakkın karşısında daima olagelmiştir. Günümüz dünyasında da İslam karşıtları gericilik, kültürsüzlük, cahillik vb. sıfatlandırmalar yaparak Müslümanları ve İslamı karalamaktan geri durmamaktadırlar. Nasıl ki Firavun, Hz. Musa karşısında pasif durmamış, kendince mücadele yöntemleri geliştirmiştir, günümüz Firavunları da benzer taktikler kullanarak Müslümanlara saldırmaktadırlar.
Vatanları olduğu kadar, vicdanları da çağdaş Firavunların saldırısı altında bulunan Müslümanların, vatanlarını ve vicdanlarını koruyabilmek için, peygamberler gibi, sabit kadem ve Firavunlar gibi, gayretli olmaları gerekmektedir. Müslümanlar, düşmanlarının yöntemlerini iyi analiz edip karşı önlemler almayı öğrenmedikleri taktirde, ‘Firavunlar Mısırının!’ köleleri olmaktan kurtulamayacaklarını da bilmeleri gerekir.
(M.Talât Uzunyaylalı)