557. FİKİR / Fâtır

Kâinatta laiklik yoktur!

اِسْتِكْبَاراً فِي الْاَرْضِ وَمَكْرَ السَّيِّئِۜ وَلَا يَح۪يقُ الْمَكْرُ السَّيِّئُ اِلَّا بِاَهْلِه۪ۜ فَهَلْ يَنْظُرُونَ اِلَّا سُنَّتَ الْاَوَّل۪ينَۚ فَلَنْ تَجِدَ لِسُنَّتِ اللّٰهِ تَبْد۪يلاًۚ وَلَنْ تَجِدَ لِسُنَّتِ اللّٰهِ تَحْو۪يلاً

“Onlar yeryüzünde büyüklük taslıyor ve kötü tuzaklar kuruyordu. Oysa tuzak dönüp dolaşıp sahibini bulur. Bunlar öncekilerin kanunundan (sünnetullah) başkasını mı bekliyorlar? Allah’ın kanununda asla bir değişme, bir sapma bulamazsın.” (Fâtır 43)

Fâtır suresinin 39–44 ayetleri birlikte değerlendirildiğinde görülmektedir ki, Allah Teâlâ’nın sadece tabiat yasaları bulunmuyor, sosyal yasaları da söz konusudur.

Milletlerin siyasi ve dinî oluşumları, devletler-medeniyetler kurmaları ve sonra da yok olmaları, bu ilahi yasalara bağlı gerçekleşmektedir:

“39. Sizi yeryüzünde halifeler yapan O’dur. Onun için kim inkâr ederse, inkârı kendi zararınadır. Kâfirlerin küfrü, Rableri katında kendileri için ancak gazabı arttırır. Kâfirlerin küfrü, kendilerine ziyandan başka bir şey getirmez.
40. De ki: Allah’ı bırakıp da taptığınız, ortaklarınızı gördünüz mü? Gösterin bana! Onlar yerdeki hangi şeyi yarattılar! Yoksa onların göklerde mi bir ortaklıkları var! Yahut biz onlara, bir kitap mı verdik de onlar, o kitaptaki bir delile dayanıyorlar? Hayır! O zalimler birbirlerine, aldatmadan başka bir şey vadetmiyorlar.
41. Şüphesiz Allah gökleri ve yeri, nizamları bozulmasın diye tutuyor. Andolsun ki onların nizamı eğer bir bozulursa, kendisinden başka hiç kimse onları tutamaz. Şüphesiz O, halîmdir, çok bağışlayıcıdır.
42. Kendilerine bir uyarıcı (peygamber) gelirse, herhangi bir milletten daha çok doğru yolda olacaklarına dair bütün güçleriyle Allah’a yemin etmişlerdi. Fakat onlara uyarıcı (Muhammed-sav) gelince, bu, onların haktan uzaklaşmalarından başka bir şeyi arttırmadı.
43. Onlar yeryüzünde büyüklük taslıyor ve kötü tuzaklar kuruyordu. Oysa tuzak dönüp dolaşıp sahibini bulur. Bunlar öncekilerin kanunundan (sünnetullah) başkasını mı bekliyor? Allah’ın kanununda asla bir değişme, bir sapma bulamazsın.
44. Bunlar yeryüzünde gezip de kendilerinden öncekilerin sonunun nasıl olduğunu görmediler mi? Hâlbuki onlar, bunlardan daha güçlü idiler. Ne göklerde ne de yerde Allah’ı âciz bırakacak bir güç vardır. O, bilendir, güçlüdür.”

Yaratıcı’nın milletlerle ilgili, fizik yasaları gibi, değişmeyen yasaları vardır. Özü şudur: Bir peygamber gönderilerek uyarılmış bir millet, Allah’a tabi olmayı reddettiğinde, Allah’ta o kavimleri, -Nuh, Ad, Semûd, Lût, Nemrut vb.- doğrudan helak etmiştir. Allah’a karşı kalpleri bozulmuş diğer birçok millet de, ilahi yasa gereği, içten ve dıştan, çeşitli çatışma ve çürümelerle, yok olup gitmişlerdir. Allah, inkârcı milletlerin hiçbirinin devletini ebet-müddet kılmamıştır. Tarih bunun tartışmasız şahididir.

Kuran, Fâtır suresinin 44. Ayetinde, bu gerçeğin baş ve akıl gözüyle görülüp iyice anlaşılması için, ortadan kaldırılan milletlerin ve onların medeniyet bakiyelerinin gidilip yerinde incelenmesini, onların yıkılış nedenlerinin ilahi yasalar doğrultusunda, araştırılmasını istemiştir.

Sonuç: Hangi millete bir Uyarıcı (Peygamber) gönderilmişse, bu durum onlar için büyük bir imtihan konusu olmuştur; çünkü peygamber, ilahi tebliğle, kimi kişinin hidayetine vesile olurken, kimi kişinin de içindeki inkâr küfrünü apaçık kılmıştır.

İlahî buyruk karşısında Allah’a, resulüne ve müminlere karşı zorbalık edenler, kibirlilik taslayanlar, müminlere tuzaklar kuran şahıs yahut politik düzenler, bir şekilde, Allah’ın azabıyla yüzleşmişlerdir.

Resulünü yalanlayan her toplum ta baştan beri cezalandırılmıştır. Bu, Allah’ın değişmez bir yasasıdır. Siyasi ve toplumsal olaylara bu noktadan bakanlar, ilahi yasanın, bugün de işlediğini görmektedir.

Kâinatta laiklik yoktur; Allah Teâlâ ve Onun değişmez yasaları vardır. Allah, kendisine karşı çıkılan her düzeni, o düzen sahiplerinin, -tabiri caizse-, başına geçirmiştir.

M.Talât Uzunyaylalı