Home

yargilama-giderleri-sorumluluk

Günahların cezası peşin verilseydi!

وَلَوْ يُؤَاخِذُ اللّٰهُ النَّاسَ بِمَا كَسَبُوا مَا تَرَكَ عَلٰى ظَهْرِهَا مِنْ دَٓابَّةٍ وَلٰكِنْ يُؤَخِّرُهُمْ اِلٰٓى اَجَلٍ مُسَمًّىۚ فَاِذَا جَٓاءَ اَجَلُهُمْ فَاِنَّ اللّٰهَ كَانَ بِعِبَادِه۪ بَص۪يراً

“Allah, eğer işlediklerine karşılık insanları cezalandırsaydı, dünyanın sırtında canlı kalmazdı; fakat Allah, belirlenmiş bir süreye, -ecellerine kadar-, onlara hesap sormayı erteler. Allah, kullarını görmektedir.” (Fâtır 45)

Kuran indirilmeseydi insanın, duygu, düşünce, tutum ve davranış bağlamında, günah diye bir eylemi söz konusu olmayacaktı. Fakat insanlık peygamberlere ve ilahi kitaplara muhatap kılındı. Allah’ın son kitabı Kuran ve son elçisi de Hazreti Muhammed (sav)’dir. Kuran’da, insanlara, neyin sevap neyin günah olduğu açıklandı, dünya hayatının Allah’a karşı sorumluluk geliştirmek üzere, bir imtihan sistemi olarak, var edildiği, insana öğretildi. İnsana eylemlerinden sorumlu olacağı ve yaptığı şeylerin ve sözlerin, melekler tarafından kayıt altına alındığı, ahirette herkesin bu amel defterleri yahut kitabı üzerinden hayatının değerlendirileceği, bildirildi.

Kuran’ın ikazlarına rağmen, insan türü olarak, pek çok günah işlemekteyiz. Eğer, ilahi amaç, her suça hemen ceza vermek şeklinde cereyan etseydi, zaten kimse günah işlemeye de cesaret edemezdi. Ne var ki, her insana ömür veriliyor ki, günahının farkına varabilsin; tövbe etsin, iman ve amel-i salih sahibi bir kul olarak, ahirete, ebedilik âlemine, dönebilsin.

O halde suçların cezasının hemen verilmemesi Allah’ın rahmetinin bir tecellisidir. Tövbe eder, aklını başına alır diye, insan eceline kadar bekletiliyor. Ertelenme insana tanınan yeni altın bir fırsattır. Yoksa Allah, kim ne yapıyor, hepsini görüp biliyor, aksini isteseydi, yeryüzünde günah işleyen tek bir canlı kalmazdı ve dünya da bir ‘melekistan’ olurdu! Ne var ki dünya nefis sahibi insanların iman ve inkârla sınandıkları kulluk âlemidir.

Sonuç: Ayetin sonunda Rabbimiz, Kullarını gördüğünü bildiriyor. Bu, hem bir müjde hem de bir ihtardır. Müjdedir; kişi iman sahibidir, Rabbinin, kendisiyle olduğunu, halini görüp bildiğini, bilmektedir. Bu bilinç, kulluk mertebesidir; murakabe edildiğini bilen insan, nefsini de sürekli murakabe edecek ve günahlarına tövbe ettiği gibi, günah işlememek üzere de gayret gösterecektir. Bu gayreti, amel-i salih olarak çoğaldıkça kişi günahtan arındığını görüp bilecektir. İhtardır; ‘Ey insan! Gafil yaşayıp duruyorsun, seni yaratanın senden habersiz olduğunu sanıyorsun, ama yanılıyorsun; eğer tövbe etmezsen, cezanı cehennemde çekmek üzere hazır ol!’ demektir.

M.Talât Uzunyaylalı

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s