Bahar gibi yaşa ki bahar olarak vefat edesin!
وَلَوْ اَنَّ لِلَّذ۪ينَ ظَلَمُوا مَا فِي الْاَرْضِ جَم۪يعاً وَمِثْلَهُ مَعَهُ لَافْتَدَوْا بِه۪ مِنْ سُٓوءِ الْعَذَابِ يَوْمَ الْقِيٰمَةِۜ وَبَدَا لَهُمْ مِنَ اللّٰهِ مَا لَمْ يَكُونُوا يَحْتَسِبُونَ
“Bütün dünya ve onun bir misli daha o zalimlerin olsaydı kıyamet gününde azabın fenalığından kurtulmak için ellerindekileri feda ederlerdi. Hâlbuki onlar için, Allah tarafından, hiç hesaba katmadıkları şeyler ortaya çıkmıştır.” (Zümer 47)
Bu ayet-i kerime, dünyadayken hatırlarına getirmedikleri ilahî gazap ve azabı ahirette yanı başlarında görünce zalimlerin düşecekleri dehşet halini ihbar etmektedir. Nitekim Zümer 47’inin devamındaki ayette, zalimler, beklemedikleri tehdidi yanı başlarında görecek ve işledikleri fenalıkların içine hapsolduklarını anlayacaklardır: “Onların kazandıkları kötülükler (o gün) açığa çıkmış, alaya aldıkları şey, kendilerini sarmıştır.”
Ayette geçen ‘sû’ kelimesi Kuranî bir kavram olarak kötülük, şer demektir. Nitekim ‘sû’ ifadesi şu anlamlara gelmektedir: Birisinin hoşlanmayacağı şeyi ona yapmak, incitmek, üzmek. Kişinin malına, namusuna, canına kast etmek, çoluk-çocuğuna zarar vermek, evinden yurdundan çıkarıp sürgün etmek vb. kötü muamelelerin tamamı birer sû’dur. Kuran’da küfür, şirk, günah, dövmek, öldürmek, hırsızlık, insanlara verilen her türlü zarar, zina, ihanet, hainlik, çirkin söz ve sayıp sövme, haksız ceza ve işkence, musibet ve helak edici muamele gibi zulümler ‘sû’ kelimesiyle ifade edilmiştir.
Dünyada insanlara ve hayvanlara karşı zulmedenlerin ahirette başlarına gelecek olan da ‘sûü’l-azab’ olacaktır; çünkü kötü amelin (sûü’l-amel) karşılığı bundan başkası olamaz. Yani, Türk atasözünde olduğu gibi: Ne doğrarsan aşına o gelir kaşığına!
Sonuç: Kuran ve iman kalbe yerleşince o insan ıslah olmuş bir mümin olarak insanlık için bahar mevsimi mesabesindedir. Onun elinden dilinden insanlar emniyet içindedir. O, hayrın ve nimetin müjdecisi bahar bulutu, çiçekli bahar dalı gibi bu dünyada yaşar ve bahar olarak vefat eder. Tersi inanç sahiplerinin tutum ve davranışları ise, tabiri caizse, her hayrın sonunu getiren sonbahar yahut kış mevsimi gibidir. Onlar haksızlığı, sömürmeyi, insan haklarının ihlalini yaşama şekli haline getirmiş, maddi güç sarhoşu zalimlerdir. Dünyadaki zahiri saltanatları ve mazlumlar üzerindeki tahakküm ve fitneleri, onlar için cehennem yakacağına dönüşecek olan dünya amelleridir. Rabbimiz adildir: Uyarılmış her kul, dünyada işlediği hayır-şer, hayatıyla her neyi kazandıysa, onunla haşrolacak, hesaba çekilecek ya cennete yahut da cehenneme gidip orada yaşayacaktır.
M. Talât Uzunyaylalı