Home

Oluşmuş kültürün çoğu zan’dır!

وَذٰلِكُمْ ظَنُّكُمُ الَّذ۪ي ظَنَنْتُمْ بِرَبِّكُمْ اَرْدٰيكُمْ فَاَصْبَحْتُمْ مِنَ الْخَاسِر۪ينَ

 “Rabbiniz hakkında beslediğiniz zan var ya, işte sizi o mahvetti ve ziyana uğrayanlardan oldunuz.” (Fussilet 23)

Zan; sanma düşüncesi ve buna bağlı eylemdir. Oluşmuş kültürün ve günlük söz trafiğinin büyük bölümü zanlardan ibarettir.

Zannın / sanmanın temeli kişinin indi / şahsi düşüncesidir. Zannı ortaya çıkaran aile, çevre ve eğitim olabileceği gibi kişinin beş duyuya bağlı geliştirdiği kanaatleri de sanmalarının kaynağı olabilir.

Kuran, zannı iyi ve kötü diye ikiye ayırır ve kötü zannı kuruntu, hayal ve tahmin olarak tanımlar. (Bakara 78)

Birçok konudaki zan cahiliye düşüncesini devam ettirmektir.  (Âl’i İmran 154)

İnsanların tarihi süreçler boyunca sürdürdükleri ekseri ihtilafın kaynağı zanlardır. (Nisa 157)

Ekseri yalanın nedeni zandır, çoğunluğun gidişini doğru sanıp onlara uymak da zandır.     (En’am 116)

İnançsızların, Peygamberleri, beşerilikle akılsızlık, yalancılık ve büyülenmiş olmakla itham etmeleri onların çirkin zanlarıdır. (A’râf 66), (Hûd 27), (İsra 101), (Şu’ara 186), (Mü’min 37)

Zan, gerçeğin yerini tutamaz, zan gerçek karısında bir anlam ifade etmez. (Yûnus 36)

Din adına üretilmiş zanlar da vardır ve bu zanlar kişinin kendi düşüncesini Allah’a ait göstermesidir; haliyle bu türden zanlar da, Allah’a karşı yapılan birer iftiradır. (Yûnus 60)

Allah’tan başka bir ilah olduğunu sanıp ona ibadet edenler bu eylemlerini gerçeğe dayandırmıyorlar, aksine zanlarına dayalı saçmalamalarını itikat haline getiriyorlar. (Yûnus 66)

İnsan zannını dirilince de sürdürecek. (İsrâ 52)

Hazreti Musa (as), Firavun’a, ‘Ben de, ey Firavun! Seni helak olmuş zannediyorum.’ Diye hitap etmiştir. Peygamberlerin zannı vahiydir. (İsrâ 102) (Not: Bu ayet göstermektedir ki, din düşmanlarının akıbetinin Kuran’da anıldığı sonuçları doğuracağını düşünmek ve söylemek bir zan olmasına karşı, temeli Kuran olduğu için hakikattir.)

İnsanın elindeki nimetlere bakıp elinden hiç çıkmayacağını sanması ve onlara tutunması da dramatik sonuçları olan bir zannetmedir. (Kehf 35)

Kıyametin kopacağına inanmamak da kişinin bir zannetmesidir. (Kehf 36)

Kişi illa kanaatini söyleyecekse güzel zanda bulunmalı, hüsnü niyet göstermelidir; bu tür bir sanmalar, caizdir. (Hüsnü zan.) (Nûr 12)

Dar yahut zor zamanlarda kişi paniğe kapılabilir ve bunun sonucu olarak da Rabbine karşı çeşitli zanlar üretebilir. (Ahzâb 10)

Kimi insanın ahrette azalarının da konuşacağını ve kendisiyle ilgili doğruları söyleyeceğini mümkün görmemesi onların bir zannıdır. (Fussilet 22)

Allah’ın varlığına ve ahiret hayatına kesinlikle inanmayanların, ‘yaşayış, ancak bu dünyadaki yaşayışımızdan ibaret, ölürüz ve diriliriz ve bizi zamandan başka bir şey öldürmez!’ şeklindeki düşünceleri bilgiye dayanan bir inkâr değildir;  inkârlarının temeli sadece zanlarıdır. (Câsiye 24)

Bir de tereddüt içinde olanlar var. Onlar da şu türden zanlar ileri sürmektedirler ve bunların akıbetleri de berbatlıktır: ‘Ve size, şüphe yok ki Allah’ın vaadi gerçektir ve kıyamette şüphe yoktur dendi mi, kıyamet nedir derdiniz, bilmiyoruz ki, ancak bir zanda bulunmadayız ve biz, iyiden iyiye bilmedik, anlamadık ki.’ (Casiye 32)

Allah Teâlâ hakkında kötü düşünceler ileri sürenleri en kötü bir sonuç beklemektedir: ‘Böylece Allah hakkında kötü zanda bulunan münafık erkeklere ve kadınlara, Allah’a ortak koşan erkeklere ve kadınlara azap etsin, onların Müslümanlar için işledikleri kötü işler, kendi başlarına gelecektir. Allah onlara gazap etmiş, onları lanetlemiş ve onlara cehennemi hazırlamıştır. Orası ne kötü varış yeridir.’ (Fetih 6)

Kötü zan toplumca paylaşılıyorsa o toplum kötü bir toplumdur. (Fetih 12)

Kötü zanla ilgili daha pek çok ilahi uyarı Kuran’da yer almaktadır. Rabbimizin zanla ilgili bize en büyük talimatı ise şu ayeti kerimedir:

“Ey iman edenler, zandan çok kaçının; çünkü zannın bir kısmı günahtır. Tecessüs etmeyin (birbirinizin gizli yönlerini araştırmayın). Kiminiz kiminizin gıybetini yapmasın (arkasından çekiştirmesin.) Sizden biriniz, ölü kardeşinin etini yemeyi sever mi? İşte, bundan tiksindiniz. Allah’tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, tövbeleri kabul edendir, çok esirgeyendir.” (Hucurât 12)

Sonuç: İnsan yolunu zannederek değil, Allah’ın son kitabı Kuran-ı Kerim’e iman edip amel-i salih işleyerek bulabilir. Hz. Hasan Basri bu hususu çok güzel bir biçimde izah etmiştir. ‘İnsan Allah’ı nasıl tasavvur ederse, amellerini de o tasavvura göre ayarlar. Bir mümin, Rabbi hakkında doğru bir tasavvura sahipse amelleri de doğru olur. Kâfir, münafık, fasık ve zalim kimselerin amelleri yanlıştır. Çünkü onların Rableri hakkındaki tasavvurları da yanlıştır.’ Aynı hususu Hz. Peygamber (sav) gayet öz ve veciz bir biçimde şöyle anlatmıştır: ‘Rabbin, kulum beni nasıl tasavvur ederse, ben öyleyim,’ der.

‘Yani, siz Allah’ı ne sanıyorsunuz? O sizlerin taş, toprak ve ağaçlardan yaptığınız putlar gibi midir? Yine O’nun sıfatlarının putlarınızın sıfatlarıyla bir alâkası mı var? Allah’a küstahlık yapmanıza rağmen, O’ndan kaçıp kurtulabileceğinizi mi düşünüyorsunuz?’

Zannederek kimse doğru yolu bulup doğru bir hayat yaşayıp Allah Teâlâ’nın rızasını kazanıp cennete ulaşamaz. Bu yüzden müminlerin akıl ve vicdan rehberi zanları değil, Kuran ve Sünnet olmak zorundadır.    

 M. Talât Uzunyaylalı

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s