Home

Kâbe’ye dönerek namaz kılanların ihtilafı!..

وَكَذٰلِكَ اَوْحَيْنَٓا اِلَيْكَ قُرْاٰناً عَرَبِياًّ لِتُنْذِرَ اُمَّ الْقُرٰى وَمَنْ حَوْلَهَا وَتُنْذِرَ يَوْمَ الْجَمْعِ لَا رَيْبَ ف۪يهِۜ فَر۪يقٌ فِي الْجَنَّةِ وَفَر۪يقٌ فِي السَّع۪يرِ

“Şehirlerin anası (olan Mekke’de) ve onun çevresinde bulunanları uyarman ve asla şüphe olmayan toplanma günüyle onları korkutman için, sana böyle Arapça bir Kur’an vahyettik. (İnsanların) bir bölümü cennette, bir bölümü de çılgın alevli cehennemdedir.” (Şûrâ 7)

 Ayetin ‘şehirlerin anası: Mekke’ ifadesi üzerinde durmak istiyoruz. Müslümanlar için Mekke Kâbe demek. Kuran, Mekke ve Medine halkı özelinde bütün insanlığa bu beldelerde indirildi. Mekke, sıradan bir şehir değil: içinde Kâbe ve Makam-ı İbrahim yer almakta. Kâbe (Beytullah) Allah’ın evi. Mekke’nin manevi yönden değeri pek yüce. Ekonomik ve bedensel gücü olan Müslümanların Kâbe’yi ziyaretleri farz. Sorumluluk yaşından itibaren (buluğ çağı) bu zorunlu görev koşullara bağlı olarak başlar.

Türkiye’de yanlış bir gelenek yerleşmiştir: Son yıllarda genç nüfusun da hacca gittiği görülmekle birlikte insanlar hâlâ yaşlandıklarında (tabiri caizse yaşı yetmiş işi bitmiş) Hac görevini yerine getirmeyi tercih etmekte. Bu durum ülkemizde İslam inancının ciddi ölçüde geleneği yansıttığının, dini hayatın tahkike değil taklide bağlı gerçekleştiğinin, bir göstergesi.

Mekke / Beytullah / Kâbe, hepsi tek bir anlam, hepsi tek ilahi bir bağ: müminleri birbirine düğümleyen bir bağ. İnananları bağrında toplayan müşfik bir anne, Mekke. Yaratıcı’nın, kulunu arındırarak cennete hazırlayan Rabbani bir rahim Kâbe; bir merhamet, bir sevgi evi, cennet öncesi bir cennet, Beytullah.

Rabbimiz Müslümanları kendi haline bırakmadı; İcma-ı Ümmet toplantısı her gün her yaş erkek ve kadınla beş kez Mekke’de gerçekleşmekte. Bu toplantılar sosyal medya ağları üzerinden değil, dünyanın neresinde yaşarlarsa yaşasınlar, namaz için Kâbe’ye dönülerek gerçekleşmekte.

Kâbe, bir mümin toplayıcıdır; cennetlikleri bir araya getirir. Genç yaşlı her mümin ilahi emirler dairesinde kalarak yaşamaya mecbur. Kâbe’ye dönerek namaz kılmak bu hâli somutlaştırmakta Kâbe’ye dönmeyen, namaz kılmayan, yüzünü nereye dönmüşse, döndüğü yer kıblesi, nefs-i emmaresi putu; taptığı ilah nefsi.  

İmanın mekânla ilgisi var kuşkusuz: İlk başta, İslam’ın hızla yayıldığı yıllarda, Hicaz yarımadası Müslümanları arı ise, Kâbe onlara arı kovanıydı. Sonra İslam, tüm kıtalara yayıldı, yeryüzü Kâbe’ye bağlı mescit kılındı. Müminler, her gün beş kez Kâbe’ye dönüp manen Kâbe’de icma ederek (toplanarak), namaz kılar ve ümmet olurlar. Mümin arıların kovanı kıyamete kadar Kâbe’dir; bal kovanı Kâbe’dir.

Sonuç: Kâbe Suudilerin değil, Müslümanlarındır. Kâbe’de birleşen ve toplanan Müslümanların ihtilafı kabul edilemez. Kâbe etrafında bir olanlar diğer konularda neden ayrı düşmekte? Kulluk için Kâbe’ye giden yahut her gün yüzünü Kâbe’ye dönen Müslüman milletler, her işlerinde birlikte olmaya da mecburdur. Çünkü Müslümanlar Kâbe’ye mensup kardeşler. Bu bilinci çoğaltmak, farkındalığı artırmak için gayret göstermek gerek.

M. Talât Uzunyaylalı

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s