Tövbe altın bir fırsattır
وَهُوَ الَّذ۪ي يَقْبَلُ التَّوْبَةَ عَنْ عِبَادِه۪ وَيَعْفُوا عَنِ السَّيِّـَٔاتِ وَيَعْلَمُ مَا تَفْعَلُونَ
“O, kullarının tövbesini kabul eden, kötülükleri bağışlayan ve yaptıklarınızı bilendir.” (Şûrâ 25)
Surenin yirmi altıncı ayeti ise şöyledir: “Allah, iman edip iyi işler yapanların tövbesini kabul eder, lütfundan onlara, fazlasını verir. Kâfirlere gelince, onlara da çetin bir azap vardır.”
Tövbe ifadesi Kuran’da 87 ayette zikredilen paha biçilmez bir fırsattır. Hani denir ya, günahsız insan olmaz, diye. Öyledir. Allah’a inanan, Kuran buyruklarına aykırı her söz ve eylemin bir günah meydana getirdiğini, işlediği günahları Allah’ın bildiğini de bilir. Fakat İslam dininde umutsuzluk yasaktır. Kişi, işlediği günahların farkında olur da pişmanlık duyarsa bu hâl tövbedir.
Allah Teâlâ her günahkârın günahını tövbe ettiği takdirde bağışlar mı?
Tövbenin makbul olabilmesi ve affedilmesi için surenin yirmi altıncı ayetindeki koşullar konulmuştur: “Allah, iman edip iyi işler yapanların tövbesini kabul eder, lütfundan onlara, fazlasını verir…”
O halde günaha pişmanlık kulluktaki samimiyetle desteklenmek zorundadır. Kişi Kuran’da yasaklanan bir eylemi yapmıştır, fakat aynı kişi düzenli olarak kulluk görevlerini de yapmaktadır. İşte tövbesi kabule en yakın kişiler Yaratıcıya karşı sorumluluklarını yerine getirenlerdir.
Günah kişinin maneviyattan günah işlediği anda çıkmasıdır. Kişi günahının farkına vardığında derhal pişman olursa maneviyata dönmüş olur. İnsan günah işleyerek helak alanına girer, tövbe ile de hemen bu halden çıkar. Mümin Allah’ın ipine (Kuran) sarılmış kişidir; günah işleyerek ipi gevşetirken, tövbe ederek de ipe sağlamca tutunur. Böylece Allah’la olan iman bağını daima korumuş ve güçlendirmiş olur.
Tövbeyi cehennem korkusuna da bağlamamalı. Günah Yaratıcıya karşı yapılmış bir isyan olduğundan, günahkâr kişi, sırf Rabbine karşı asi biri durumunda kaldığı için pişmanlık duymalı.
Aslında ibadetler ne cennet sevgisi ne de cehennem korkusu için yapılmamalı, ibadetler, sadece Allah emrettiği için yapılmalı. Kişide kulluk bilinci var, nefsini manevi alanla (Kuran-Sünnet) yönetme çabasında, işte bu bilinci koruyan mümin, günah işlese de, tövbe ettiği takdirde, affa layık kimsedir.
Sonuç: Tövbe, Yaratıcıdan utanmak ve pişmanlıkla ona sığınmak üzere gösterilen samimi bir çabadır. Rabbimiz samimi hiçbir çabayı karşılıksız bırakmaz ve pişmanlık duyanların hatasını, söz verdiği üzere, örter. Kuran’ın bu yöndeki bazı müjdelerini dinleyelim:
“Eğer sadakaları açıktan verirseniz ne ala! Eğer onu fakirlere gizlice verirseniz, işte bu sizin için daha hayırlıdır. Allah da bu sebeple sizin günahlarınızı örter. Allah, yapmakta olduklarınızı bilir. (Bakara 271)
Eğer yasaklandığınız büyük günahlardan kaçınırsanız, sizin küçük günahlarınızı örteriz ve sizi şerefli bir yere sokarız. (Nisa 31)
Eğer ehl-i kitap iman edip kötülüklerden sakınsaydı kötülüklerini örter ve onları nimeti bol cennetlere sokardık. (Maide 65)
Ey iman edenler! Allah’tan korkarsanız O, size iyi ile kötüyü ayırdedecek bir anlayış verir, suçlarınızı örter ve sizi bağışlar; çünkü Allah lütuf sahibidir. (Enfal 29)
İman edip iyi iş yapanların kötülüklerini örteriz, onlara yaptıklarının daha güzeliyle karşılık veririz. (Ankebût 7)
Mahşer vaktinde sizi toplayacağı gün işte o zarar günüdür. Ancak kim Allah’a inanır ve yararlı iş yaparsa, Allah onun kötülüklerini örter ve onu ebedi kalacağı altlarından ırmaklar akan cennetlere sokar. İşte kurtuluş budur. (Teğâbun 9)
Ey iman edenler! Eşlerinizden ve çocuklarınızdan size düşman olanlar vardır. Onlardan sakının; ama affeder, kabahatlerini başlarına kakmaz, kusurlarını örterseniz, bilin ki, Allah çok bağışlar ve esirger. (Teğâbun 14)
İşte bu, Allah’ın size indirdiği buyruğu. Kim Allah’tan korkarsa Allah onun kötülüklerini örter ve mükâfatını arttırır. (Talak 5)
Ey iman edenler! Samimi bir tövbe ile Allah’a dönün. Umulur ki Rabbiniz kötülüklerinizi örter…” (Tahrîm 8)
M. Talât Uzunyaylalı