Nimet arttıkça azgınlık artmakta!
وَلَوْ بَسَطَ اللّٰهُ الرِّزْقَ لِعِبَادِه۪ لَبَغَوْا فِي الْاَرْضِ وَلٰكِنْ يُنَزِّلُ بِقَدَرٍ مَا يَشَٓاءُۜ اِنَّهُ بِعِبَادِه۪ خَب۪يرٌ بَص۪يرٌ
“Allah kullarına rızkı bol bol verseydi, yeryüzünde azarlardı. Fakat O, (rızkı) dilediği ölçüde indirir; çünkü O, Habirdir (haberdar) ve Basirdir (görür).” (Şûrâ 27)
Allah, Kuran, Peygamber en büyük birer nimet. Her türlü servet, mal ve para bolluğu, sağlık, hepsi birer nimet. Modern toplum örnekliğinden yola çıkıp ayetin vurgusuna baktığımızda, imkânların artmasıyla birlikte kişilerin maneviyatında bir azalma olduğu gerçeğiyle, dün olduğu gibi, bugün de yüzleşiyoruz.
Azgınlık nerede ortaya çıkıyor? Kişinin nimeti Allah’tan bilmeyip çabasının bir sonucu sayması azmasının başlangıcı. O kazanmıştır ya, istediği gibi yaşama ve harcama özgürlüğüne sahiptir. Kazancında kimsenin payı yoktur. Ötekilerin varlığı, darlığı, onu ilgilendirmemekte. Bu şekilde düşünen nimet azgını, nimeti egosu için kullanmaktan öteye bir sonuç elde edemez; egosu buna izin vermez. Oysa Kuran uyarıyor: “Allah size verdiği rızkı kesse size rızık verecek kimdir? Hayır, onlar azgınlık ve nefrette direnip durmakta.” (Mülk 21)
Madem kişi, kendi varlığını ve sahibi olduğu nimeti Allah’tan bilmiyor, bir ‘tanrıcık’ olduğunu vehmediyor, o zaman Yaratıcı, bu gafil kuluyla ilgili şu muameleyi uygun gördüğünü Kuran’da bildiriyor: “Gerçekte, Allah onlarla istihza (alay) eder de azgınlıklarında onlara fırsat verir, bu yüzden onlar bir müddet başıboş dolaşır.” (Bakara 65)
Allah’ı hayatına karıştırmak istemeyip gerçeğe karşı kör ve kibirli olanın ‘isteğine’ Rabbimizin bir diğer yaklaşımı da şu şekildedir: “Yine O’na iman etmedikleri ilk durumdaki gibi onların gönüllerini ve gözlerini ters çevirir, şaşkın olarak, azgınlıkları içinde bırakırız.” (A’râf 146); “Allah kimi şaşırtırsa, onun için bir yol gösteren yoktur; onları azgınlıkları içinde şaşkın olarak bırakır.” (Yûnus 11); “…bize kavuşmayı beklemeyenleri biz, azgınlıkları içinde bocalar bir halde bırakırız.” (İsrâ 4)
Azgınlığın dereceleri var; nimeti Allah’tan bilmeyen şımarıklar, azgınlıkta ileri gitmiş kimselerdir: “Şımarma! Bil ki Allah şımarıkları sevmez.” (Mülk 21); “Allah size verdiği rızkı kesiverse, size rızık verecek kimdir? Hayır, onlar azgınlık ve nefrette direnip durmakta.” (Fecr 6)
Sonuç: Eski çağların refah toplumlarının başına gelen zamanımızda da cari: “Görmedin mi, Rabbin ne yaptı Ad kavmine; direkleri (yüksek binaları) olan, ülkelerde benzeri yapılmamış İrem şehrine, o vadide kayaları yontan Semûd kavmine, kazıklar (çadırlar, ordular) sahibi Firavun’a! Ki onların hepsi ülkelerinde azgınlık etti. Oralarda kötülüğü çoğalttı. Bu yüzden Rabbin onların üstüne azap kamçısı yağdırdı. Çünkü Rabbin (her an) gözetlemededir.” (Fecr 6-14)
M. Talât Uzunyaylalı