Home

Dini israf etmek!

اَفَنَضْرِبُ عَنْكُمُ الذِّكْرَ صَفْحاً اَنْ كُنْتُمْ قَوْماً مُسْرِف۪ينَ

“Siz, haddi aşan kimseler oldunuz diye, sizi Kur’an’la uyarmaktan vaz mı geçelim?” (Zuhruf 5)

Ayetin sonunda yer alan ‘müsrif’ ifadesi dikkat çekicidir. Bir örnek üzerinden düşünelim: Bir baba evladına iş kursa, ticaret yapıp kar elde etsin, şahsiyet sahibi bir insan olsun diye yüklü bir sermaye verse, fakat evlat sermayeyi kediye yüklese, bu israfın sonuçları ağır olmaz mı?

Yahut bir adama Allah Teâlâ bağ, bahçe ve tarla verse, fakat o kiş, bağına bahçesine bakmasa tarlalarını ekip biçmese hayatını idame ettirecek imkânları tepse mağduriyet içine düşmez mi?

Allah bir adama ilim bir diğerine sanat nasip etse ancak âlim ilmiyle amel etmese, sanatkâr sanatını icra etmese; âlim ilmini başkasına öğretmese sanatkâr sanat talebe yetiştirmese, ilim de sanat da israf edilmiş olmaz mı?

Ayette geçen zikir ifadesi ise iman ehlinin kurtuluşunu mümkün kılan Kuran’dır. Kuran, iman nasip olmuş kişinin elindeki en büyük servettir, fakat kişi Kuran’la emel etmese o servetin o kişinin manevi ve maddi hayatında bir etkisi olabilir mi?

Ya da kişi veya toplum, İslam milletine mensup olmasına karşın, geçirdikleri değişim neticesinde, dinlerinin kaynağı Kuran’la, duygu, düşünce, tutum ve davranışlarını ıslahtan vaz geçmiş olsalar, cennetin yolunu nasıl bulabileceklerdir?

Tabiri caizse Hak dinin kıymetini bilmeyip dini -maddi bir zenginliği çarçur etmek gibi- zayi etmek, kişinin kendi eliyle kendini batırması demektir.

Kuran’dan istifade etmemek Kuran’ı israf etmektir. Müslüman olduğu halde Kuran’la irtibatını koparmış kitleleri bekleyen ise cehalet ve dalâletin tüm hayatı ele geçirmesi olacaktır.

Yaşadığımız çağın tanıklığıyla şu kesindir: Kuran’ı israf eden kişi veya toplum gaflet, cehalet ve dalâlet bataklığında kalmaya mahkûmdur.

Sonuç: Hidayet yolunu gösteren Kuran’dır. Kişi yahut toplum haddini aşmış ve bilinçli bilinçsiz hidayet yolundan sapmış olabilir. Ana baba ve dini müesseseler, ehl-i iman ve ehl-i vicdan kimseler, Kuran’ı kendi nefislerine rehber kıldıkları gibi, yakınlarından başlayarak, etki alanlarındaki kişilere, bundan hoşlanmasalar da, İslâm davetini yapmaya mecburdurlar. Birey ve toplum maneviyata karşı kör diye Allah’ın rahmeti hatırlatılmaktan vaz geçilemez. Daima dini nasihat devam ettirilmeli ve delaletin karşısında hidayet yolu gösterilmelidir.

M. Talât Uzunyaylalı

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s