Melekler dişil varlıklar mı?
وَجَعَلُوا الْمَلٰٓئِكَةَ الَّذ۪ينَ هُمْ عِبَادُ الرَّحْمٰنِ اِنَاثاًۜ اَشَهِدُوا خَلْقَهُمْۜ سَتُكْتَبُ شَهَادَتُهُمْ وَيُسْـَٔلُونَ
“Onlar, Rahman’ın kulları olan melekleri de dişi saydılar. Acaba meleklerin yaratılışlarını mı görmüşler? Onların bu şahitlikleri yazılacak ve sorguya çekileceklerdir.” (Zuhruf 19)
İnsanlar ve cinler gibi melekler de Allah’ın kullarıdır; Kuran’ın delaletiyle biliyoruz ki her üç tür de farklı yaratılış özelliklerine sahiptir.
Melekler ve cinler nasıl varlıklardır?
Bu konuda Kuran ve Sünnetteki açıklamaların dışında ileri sürülecek her türlü bilgi zandır. Ayette vurgulandığı üzere yalancı şahitliktir. Eski Arap kültürü gibi Batı kültürü de melekleri dişil varlıklar olarak kabul ettiklerinden Rabbimiz, bu tür bir inancın doğru olmadığını, gaybî varlıkların mahiyetine hiçbir insan şahit olmadığından, onların yaratılışını biliyorlarmış, şahidi olmuşlar, anlamı taşıyan kesin yargıları, ağır bir iftira olarak değerlendirmektedir. Gaybî varlıklar hakkında kesin bir dil kullanan herkes, yaratılışlarını görmedikleri, hakikatlerini bilmedikleri halde görmüş ve bilmiş gibi yargı ürettiklerinden ağır bir sorumluluk üstlenmiş olurlar.
Yaratıcı için cinsiyet düşünülemez. Tanrı erildir dişildir gibi sözler en büyük yalan ve iftiradır. İslam’da tevhid inancı Allah’tan başka ilah olmadığına inanmak demektir: İnsan, melek, cin, şeytan, hayvan, bitki vb. görünen ve görünmeyen âlemlerdeki tüm varlıklar, mahlûktur. Yaratıcıları Allah’tır. Ne Hazreti İsa aleyhisselam Allah Teâlâ’nın oğludur ne de melekler Allah’ın kızlarıdır. Mahlûku Yaratıcıya yakınlaştırıp onlara kulluk etmenin yolunu açanlar sahte ilahlar edinme peşinde yürüyen Tevhid inancı düşmanı zalim yahut gafil kişilerdir.
İnsan hissiyatının hezeyanı olan bu tür batıl inanışları Kuran kesip atmış ve tevhid inancını pekiştirmiştir. Dünya hayatında türlerin eril ve dişil yaratılması ise sünnetullahtır; bir hayat kanunudur. Bu yüzden Müslümanlar cinsiyet ayrımı yapmazlar.
Gaybî konularda çok dikkatli olmak Kuran ve Hadis kaynaklı bilgi dışındaki bilgileri ihtiyatlı karşılamak esastır. Çünkü adı üstünde gayb; insana açık olmayan bilgi alanı. Bu konuda kim ilahî kaynak dışında şahsi fikri olarak bir hüküm kurarsa şahidi olmadığı bir konuda söz söylemiş olacağından bu sözü o şahsı yalancı ve iftiracı konumuna taşıyacaktır. İtikadı bozmaya matuf görüşlerle Allah’a iftira atanların akıbeti elbette berbatlık olacaktır.
Sonuç: “Yoksa Biz melekleri dişiler olarak yaratırken onlar şahitlik mi yapmışlar?” (Saffet 150); “(Ey Allah’a ortak koşanlar!) Rabbiniz, erkek çocukları sizin için ayırdı da kendisi meleklerden kız çocuklar mı edindi! Gerçekten siz büyük bir söz söylüyorsunuz.” (İsra 40).
M. Talât Uzunyylalı