Değerimizi amellerimiz belirleyecek!
اِنَّ الَّذ۪ينَ قَالُوا رَبُّنَا اللّٰهُ ثُمَّ اسْتَقَامُوا فَلَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَۚ
“Rabbimiz Allah’tır deyip sonra da dosdoğru yaşayanlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.” (Ahkâf – 13)
Ahkâf on dörtte ise, şu müjde verilmektedir: “İşte onlar, cennet halkıdır; yaptıklarına karşılık olmak üzere, içinde ebedi olarak kalacaklardır.”
Dosdoğru yol kuşkusuz Kuran ve Sünnet yoludur. ‘Rabbimiz Allah’tır…’ diyebilmek için Kuran inananı olmak gerekmektedir. Önce ‘Kuran’daki Allah Teâlâ’yı’ tanımak sonra da emirlerine uyarak hayatı yaşamak işte bunu başarmak ‘dosdoğru yolda yürümek’ olacaktır. Allah’ın (cc) dini ve şeriatı Kuran’dır. Din Kuran dini olmazsa kimse akılla, sezgiyle, felsefeyle, eski kültürlerin izini takip ederek doğru yolu bulamaz. Demek doğru yolun kılavuzu Kuran’dır, önde yürüyeni, Hazreti Muhammed (sav)’dir. Kuran’a iman ve içindekilerle amel edenler, on dördüncü ayette ‘ashâbu-lcenneti’ diye tanımlanan, Rabbimizin rahmet dairesine girmiş ve himayeye alınmış kimselerdir. Nitekim ayeti kerimede buyuruluyor: “Şüphesiz, Rabbimiz Allah’tır deyip, sonra dosdoğru yolda yürüyenlerin üzerine melekler iner. Onlara: Korkmayın, üzülmeyin, size vâdolunan cennetle sevinin! derler.” (Fussilet 30)
Dünyada bulunmanın anlamı, gelmesi mukadder olan ahiret hayatına hazırlık yapmaktır. Bu hazırlığın nasıl yapılacağına kimse kendi edinimleriyle karar veremez; bu konuda akla kılavuz gerekmektedir. Din, Kuran ve Peygamber, bunların rehberliği olmadan sağlıklı bir eve dönüş hazırlığı yapılamaz. Doktora giden reçeteyi uygulamalı, öğrenci hocayı dinlemeli ki, hastalığı iyi olsun ve bilgi öğrensin. İşte bunun gibi ahrete hazırlık için de Kuran’a ve Hazreti Muhammed’e öğrenci olmak şarttır.
On dördüncü ayetin sonunda vurgulandığı üzere herkes ‘yaptığının’ karşılığını ahirette alacak. Bunun bir diğer anlamı herkesin yürüdüğü yolun sonuçlarıyla yüzleşecek olması. Rabbimiz her kulunun yapıp ettiklerini ‘eksiksiz’ görmektedir. (2/96); ‘Herkes yaptığından sorumlu tutulacak; başkasının yaptığından sorumlu tutulmayacak.’ (2/134); ‘Rableri katında onlara esenlik yurdu (cennet) vardır. Yapmakta oldukları güzel ameller sebebiyle Allah onların dostudur.’ (6/127); ‘Erkek veya kadın, mümin olarak kim iyi amel işlerse, onu mutlaka güzel bir hayat ile yaşatırız ve mükâfatlarını, yapmakta olduklarının en güzeli ile veririz.’ (16/97); ‘Böylece Allah, onların geçmişte yaptıkları en kötü hareketleri bile örtecek ve yaptıklarının en güzeline denk olarak mükâfatlarını verecektir.’ (39/35)
Sonuç: Hayatımızın meyvesiz ağaç gibi yakacak damına gitmemesinin yegâne yolu Hak din olan İslam’a inanmak, Kuran’ı ve Hazreti Muhammed (sav)’i kılavuz kılmaktır ki, bu Rabbimizin kullarına bir hidayetidir; kurtuluş vesilesi.
M. Talât Uzunyaylalı