İnsanın rengi, iman ve amel renginde.
صِبۡغَةَ ٱللَّهِۖ وَمَنۡ أَحۡسَنُ مِنَ ٱللَّهِ صِبۡغَةً۬ۖ وَنَحۡنُ لَهُ ۥ عَـٰبِدُونَ
“Ey Müslümanlar! Yahudi ve Hıristiyanlara deyiniz ki: Biz, Allah’ın boyasıyla boyanmışızdır. Kimin boyası Allah’ın boyasından daha güzeldir? Biz ona ibadet edenleriz.” (Bakara 138)
صِبْغَةَ – Sibġa (Boya) demektir. Günümüzde renk skalasında yüzlerce, binlerce renk tonu var; insanlar, firmalar, kuruluşlar, evlerini, eşyalarını, üretilen sanayi ürünlerini, vs. bu renklerden biriyle boyamaktadırlar. Makyaj yapan kadınlar da yüzlerine boya sürerken benzer bir yol izlemekte, tenlerine uygun renkleri seçmektedirler. Yani; nesneler dıştan bakıldığında üzerlerindeki renklerle gözükürler.
Boya, bir şeyin gerçekliğine giydirilen bir sıfattır. Mesela: Otomobiller, fabrikada boyasız durumdayken, hepsi aynıdır; farklı renklerdeki boya ile yeni bir kimlik kazanırlar. Boyanmaları sonucu, ‘Şu bordo renkli araba, şu lacivert olanı…’ gibi tanınma, ayırt edilme özelliği kazanırlar. Bir insanın yüzüne makyaj yapılması, bir evin cephesinin boyanması, estetik kaygıları içerdiği gibi, onların tanınmasında, bilinmesinde, âdeta bir kimlik kazanmasında da bize bir imkân verir.
Gelmiş geçmiş bütün insanlar temel yapıları bakımından benzerdir; Ebu Cehil ile Ömer aynıdır, sıfatları, birini diğerinden ayırır. Hristiyanlık ve Müslümanlık da bunun gibidir, kim hangi sıfatı taşırsa o kişi o dinden kabul edilir.
Nasıl tek bir güneş varsa tek bir din vardır. Güneşin sahibi kimse dinin sahibi de o Zât’tır. İlk insan ve ilk peygamber Hazreti Âdem’e gelen ilk dini inanış ile son Peygamber Hazreti Muhammed (sav) gelen dini inanış, aynı temel yapıya sahiptir. Diğer dini ve felsefi inanışlar ise, hak dinin süreç içerisinde kültüre dönüştürülmesi ve tahrifiyle ortaya çıkmış inanışlardır.
Dinî ve felsefi inanışlardaki çeşitliliği renk yelpazesindeki çeşitliliğe benzetebiliriz. Her inanışın yelpazede bir renk kodu ve ismi vardır. O isim ve sıfatla bilinir ve değerlendirilir. Şu anda yeryüzünde 4 bin 500 civarında dini inanış olduğu biliniyor. Bunların önemlileri Hristiyan inanışının yanı sıra Yahudilik, Taoizm, Konfiçyanizm, Budizm, Sih, Bahai, Şinto, İspiritzma, Zoroastrianizm, Cao Dai, Falun Gong, Tenrikyo, Neopaganizm, Animizm, Şamanizm, Paganizm gibi, inançlardır. Mensubu oldukları bireye, dini inanış gibi, aidiyet sağlayan, Ateist-Agnostik-din karşıtı ‘inanışlar’; hümanistler, deistler, panteistler de, önemli bir yekûn oluştururlar.
Allah Teâlâ, Müslümanların olduğu gibi, dini mensubiyetlerini felsefi ve kültüre dönüşmüş inanışları bağlamında temellendiren bütün insanların Rabbidir, fakat O yüce Zât, İslam dışındaki inanışları gerçek dini inanış olarak kabul etmemektedir. Kur’an-ı Kerim’de buyurduğu gibi: İslam’ı insanlık için son din olarak belirlemiştir. Bu durum Kur’an-ı Kerim’de şu ayetle açıklanmıştır: إِنَّ الدِّينَ عِندَ اللّهِ الإِسْلاَمُ – İnneddîne ‘inda(A)llâhi-l-islâm – ‘Allah katında din, ancak İslam dinidir’. (Al-i İmran 19)
Din olmadan iman, iman olmadan amel, hâliyle imanın rengini ele veren, boya gözükmez! Hristiyan bireyin duygu, düşünce, tutum ve davranışı Müslüman bireyin duygu, düşünce, tutum ve davranışından farklıdır. Bu fark, boya gibi, sıfat kazandırdığı varlıkta, bir temyiz yaratır; akın karadan ayırılmasını sağlar. Fiile, yani boyaya bakıp, ‘O Yahudi’dir o da Müslüman’, dememize imkân verir.
Sonuç: صِبۡغَةَ ٱللَّهِ– Allah’ın boyası, Allah’ın, insanlığa gönderdiği ve geçerliliğini Kıyamet’e kadar koruyacak olan İslam dinidir. İfade ettiğimiz gibi, İslam, güneş gibidir. Şurada burada sönük parıltılara sahip yıldızların, şu yanda bu yandaki titrek mum ışıklarının olması, onları güneş karşısında hayat ve hidayet kaynağı kılmaz.
İnsan aklı ampul yapar, Allah Teâlâ güneşi yaratır. Felsefi aydınlanma, eski inanışlardaki kimi hakikatler, ampul ışığı mesabesindedir. İçlerinde kimi hakikatlerin yer aldığı eski inanışlar insanın dünyası ve ahireti için kifayetsizdir. Allah Teâlâ âyet-i kerimeyle dini inanış olarak kabul edilen, mazi kültünü, atalar mirasını ve onların günümüzdeki iz düşümünü, geçersiz ve değersiz kılmaktadır. Allah’ın güneşi nasıl mükemmelse, hiçbir kusur taşımıyorsa, insanlık için ortaya koyduğu dini de öyledir, mükemmel ve kusursuzdur. Allah’ın son dininin kaynağı Kur’an-ı Kerim’dir. Kim Kur’an-ı Kerim’deki emir ve yasaklara uygun bir hayat yaşarsa o gerçek anlamda dini bir hayat yaşamış olur. Onun amelinde, güneşin yeryüzünde gözükmesi gibi, Allah’ın boyası gözükür.
İnsanın rengi, imanının ve amellerinin rengindedir. Müslümanlar imanlarının gereği olarak amel yapmazlarsa- صِبْغَةَ اللّهِ (Allah’ın boyası) onların üzerinde gözükmez. ‘Ya Rab! Bizleri, içi dışı ayni renkte Müslümanlardan kıl. Âmin.’