Home

insanlik1

Öldüreni öldürmemek insanlığa ne sağladı?

يَـٰٓأَيُّہَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ كُتِبَ عَلَيۡكُمُ ٱلۡقِصَاصُ فِى ٱلۡقَتۡلَى‌ۖ ٱلۡحُرُّ بِٱلۡحُرِّ وَٱلۡعَبۡدُ بِٱلۡعَبۡدِ وَٱلۡأُنثَىٰ بِٱلۡأُنثَىٰ‌ۚ فَمَنۡ عُفِىَ لَهُ ۥ مِنۡ أَخِيهِ شَىۡءٌ۬ فَٱتِّبَاعُۢ بِٱلۡمَعۡرُوفِ وَأَدَآءٌ إِلَيۡهِ بِإِحۡسَـٰنٍ۬‌ۗ ذَٲلِكَ تَخۡفِيفٌ۬ مِّن رَّبِّكُمۡ وَرَحۡمَةٌ۬‌ۗ فَمَنِ ٱعۡتَدَىٰ بَعۡدَ ذَٲلِكَ فَلَهُ ۥ عَذَابٌ أَلِيمٌ۬ (*) وَلَكُمۡ فِى ٱلۡقِصَاصِ حَيَوٰةٌ۬ يَـٰٓأُوْلِى ٱلۡأَلۡبَـٰبِ لَعَلَّڪُمۡ تَتَّقُونَ

“Ey iman edenler, öldürülenler hakkında size kısas yazıldı. Özgüre karşı özgür, köleye karşı köle ve dişiye karşı dişi. Fakat kimin (hangi katilin) lehine, onun (maktulün) kardeşi (varisi veya velisi) tarafından bağışlanırsa, artık (yapılması gereken) örfe uymak (ve) ona (maktulün varis veya velisine) güzellikle (diyet) ödemektir. Bu, Rabbinizden bir hafifletme ve bir rahmettir. Artık, kim bundan sonra tecavüzde bulunursa, onun için elem verici bir azap vardır. Ey temiz akıl sahipleri, kısasta sizin için hayat vardır. Umulur ki, sakınırsınız.” (Bakara 178-179)

 

Sanayi devrimiyle birlikte ortaya çıkan modern toplum hayatın pek çok alanını yeniden kurguladı. Bu kurgulardan biri de hukuk alanıdır. Şu anda ABD, Çin, Suudi Arabistan, İran ve daha bir iki ülke hariç, diğer tüm ülkelerde, bir suç karşılığı olarak idam uygulaması kaldırılmış durumdadır.

Oysa yukarıdaki ayetlerde Alla Teâlâ öldürmenin karşılığı olarak kısası emrediyor. Halkı Müslüman bir ülke olmamıza rağmen geçirdiğimiz siyasi ve kültürel devrimler nedeniyle Kur’an-ı Kerim’in bu emirleri ülkemizde ve daha pek çok halkı Müslüman ülkede yerine getirilemiyor.

Hâlbuki Kur’an-ı Kerim, suçu sabit kişiye, suça uygun ve caydırıcı bir ceza verilmesinin suçu önleyeceği noktasından hareket etmekte ve ‘kısasla’ bireysel ve toplumsal huzuru, menfaati, siyasi ve sosyal düzeni korumayı amaçlamaktadır. İslam, suçluyu, suçun niteliğine uygun bir şekilde cezalandırdığı gibi, ahlak sistemiyle de suçun ortaya çıkmasına engel olmaya çalışır. Bu nedenle eğitim, okuryazarlık, özellikle ‘ilmihal’ bilgilerinin ve temel farzların öğrenilmesi Müslümanların üzerine bir sorumluluk (farz) olarak yüklenmiştir.

İslam’da insanın temel hakları tam olarak sağlanmış ve koruma altına alınmıştır. Her Müslüman Kur’an-ı Kerim’de zikredilen çeşitli hak, sorumluluk ve özgürlükler bağlamında, varoluşunu serbestçe gerçekleştirir. İslam toplumunda inanca bağlı olmayarak herkesin can, mal, ırz emniyeti tamdır. Temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanması savaş hâlinde bile nadir olarak uygulama bulmuştur. Bir Müslüman birey, diğerinin haklarını ihlal ettiğinde kısastan başlayıp çeşitli cezalarla bu hak ihlalinin karşılığını öder.

“İnsan yalnızca yaptığının karşılığını alacak­tır.” (53/39) İslam dininde, hür irade sahibi, iyi ve kötünün ne olduğu konusunda uyarılmış her insan, yaptığının bir karşılığının olması gerektiğinin bilincinde hareket etmek durumundadır. Kaza ile bir kasıt olmadan, bir insanın ölümüne neden olmak, tabii ki, kısası gerektirmiyor; ancak, bilerek, tasarlayarak bir insanın hayatına son vermenin karşılığı, İslam’da, ceza olarak, kısastır. Bu ceza, adil bir cezadır ve vicdanların kabul edeceği bir karşılıktır. Katilin cinsiyeti, makam ve mevkii, soyu, mensubiyeti, sosyal, ekonomik durumu, üstünlük veya düşüklük halleri, kısasın yerine getirilmesinde engel teşkil etmez. Katil, peygamberin yakını olsa ona kısas uygulanır. Herkes suçunun sorumluluğunu taşır. İslam hukuku kısasla suçlunun zararından toplumu korurken, mağdur tarafın, öç, intikam vb. duygularla suçluya veya onun yakınlarına karşı hareketini önler. Böylece kan davalarının, kişisel öldürmelerin, taraflar arasında kalıcı düşmanlıkların ortaya çıkmasını engeller.

Kanun devleti olmak başkadır, adalet devleti olmak başka; modern devletler kanun devletidirler, fakat adaletli devletler oldukları doğru değildir. Bugün herkes kanun devleti olmaktan söz ediyor ama suçlara verilen cezalar, vicdanları tatmin etmiyor; özellikle öldürmeyle sonuçlanan suçlara verilen cezalar, vicdanları rahatlatmadığı gibi, bu tür suçların artmasını da engelleyemiyor.

Modern toplum, doğrudan veya dolaylı olarak, dini hukuku reddetmektedir. (68. Fikre bakınız.) Modern hukukun verdiği cezaların suçu caydırmadığı, vicdanları tatmin etmediği ise ortadaki bir gerçektir. PKK terörüyle mücadelede idam kararı veremeyen Türkiye’nin PKK terörünü önlemesi, bu örgütün işlediği cinayetleri engelleyebilmesi veya verdiği cezalarla terörü caydırabilmesi mümkün olamamıştır. Avrupa’da, 50′den fazla masum genci kasten öldüren bir şahsa ölüm cezası verilemiyor. Yani ortada bir hukuk var, fakat adalet yok! Kasten öldürdüğü insan sayısı bir kişi veya bir milyon kişi olsa da fark etmiyor; sonunda ölen ölüyor, katil ayakta kalıyor! Modern toplumda âdeta öldürenin, çalanın yanına kalmaktadır. Netice itibariyle bugün görüyoruz ki, dünyada suçlar ve pek vahşice işlenen cinayetler, tüm kıtalarda artmaktadır.

İslam devleti de kanun devletidir, aynı zamanda adalet devletidir. Cinayet (kıtal), is­yan ve ihanet (fesat), dinden dönme (irtidat), zina, hırsızlık (sirkat), iftira (kazf) gibi suçlara karşı öldürme, el-ayak kesme ve değnek cezaları tatbik edilir. Bu ce­zalar Batı toplumlarınca sert, kaba, insanlık dışı ve aşağılayıcı mahiyette görülmektedir. Oysa bu ideolojik bir bakış açısıdır. Yeni olan her şey kendisine yer açmak için kendisinden önce olan her şeye düşmanlık gösterir. İnsanlığın selametini, huzurunu, güvenliğini sağlamayı amaç olarak gözeten Kur’an-ı Kerim sistemi; insanlık dışı değil, bizzat ‘insanlık dışı’ tutum ve davranışları hedef alarak, insanlığı koruma sistemidir. Kuranî cezaların tüm dünyada uygulanması gerekir aslında. Müslümanlar, Kur’an-ı Kerim’in bu yöndeki hükümlerini tanımalı ve tanıtmaya çalışmalıdırlar.

Kur’an-ı Kerim, toplumun suçtan ve suçludan etkilenmeyi önlemeyi hem de suç­lunun haklarını korumayı amaçladığından, kısas, kanunun çizdiği sınırlar içinde ve en adil şekilde uygulanır. Böylece, İslam hukukunda, cezalandırmada caydırıcılık politi­kası öne çıkarılmış olur. Kısaslar, hem cezadır, hem de insan öldürmek gibi ağır bir kötülüğün cezasının sonuçlarıyla ilgili, topluma bir ibret tablosu sunmaktır. Unutmamalı ki, ‘Bir musibet bin nasihatten iyidir!’

Tekraren ifade ediyoruz: Dünya genelinde suç yaygınlaşıyor. Artık, doktoru da öldürüyorlar, doktor da öldürüyor! Kısas ise caydırıcıdır ve suçun önlenmesinde tesirli bir yöntemdir. Her insan yaptığı fenalığı hayatıyla ya da başka ağır bir cezayla ödediğinde, diğerleri, suçludan ders alır ve suç işlerken onu göz önünde tutarlar. (Caydırıcılık.)

ABD’de idam cezasının devam etmesi, bazı eyaletlerin idamı kaldırıp suçun artması üzerine tekrar koyması, ibretlik bir durumdur. Hele bizim gibi ülkelerin halkı için yeterince ikna edici bir örnek sayılmalıdır. Suudi Arabistan’da da kısas cezası uygulanmaktadır. Yayınlanmış istatistikler var: Suudi Arabistan’da öldürme ve diğer suç oranları Batı toplumlarına göre daha düşük bir seviyededir.

Sonuç: Modern hukuk sistemi, cezanın, suçlunun kişiliğine uygun olması, onun ıslahını sağlaması ve itibarının iadesini temin etmesi gibi hususlara inanıyor. Cezaları da bu mantıkla veriyor. Ancak, modern toplumda, suça bulaşmış, ceza aldıktan sonra serbest kalınca bir daha suça dönmemiş insan sayısı çok azdır; suça bulaşanların çoğu için bu bir yaşama şeklidir. Bununla ilgili bilimsel pek çok araştırma da yapılmıştır. Biz nasıl İtalya’dan ceza yasaları aldıksa dünya da Kur’an-ı Kerim’den ‘kısas’ hukukunu alabilir. Kısas hukukunun geçerli olmadığı bir dünyada güvenliğin ve huzurun sağlanması, insanların temel haklarına uygun yaşamaları mümkün olmayacaktır.

 

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s