Home

5334

ABD’nin fitnesi mi büyük senin fitnen mi?

وَقَـٰتِلُوهُمۡ حَتَّىٰ لَا تَكُونَ فِتۡنَةٌ۬ وَيَكُونَ ٱلدِّينُ لِلَّهِ‌ۖ فَإِنِ ٱنتَہَوۡاْ فَلَا عُدۡوَٲنَ إِلَّا عَلَى ٱلظَّـٰلِمِينَ

“Fitne kalmayıncaya ve din Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın. Eğer, vazgeçerlerse, artık zulüm yapanlardan başkasına karşı düşmanlık yoktur.“ (Bakara 193)

 

فِتْنَةٌ- fitnetun (fitne), nedir? Peygamber Efendimiz’in döneminin ve çağımızın fitneleri nelerdir? Müslümanlara neden fitneyle savaşmaları emredilmektedir? Bugün Müslümanlar hangi fitnelerle nasıl savaşmak durumundadırlar?

Fitne; Allah Teâlâ’ya muhalefet etmek demektir. Allah’ın Kur’an-ı Kerim’deki buyruklarına doğrudan veya dolaylı, açık ya da örtülü karşı çıkmak, fitnedir. İslami bir hayat yaşanmasının önündeki engeller, fitnedir. Bu engeller bazen dıştan bazen de içten gelebilir. O engeli ortadan kaldırmak Müslümanların üzerine yazılmış bir görevdir.

Fakat bu görev bugün hakkıyla yerine getirilememektedir. Çünkü modern toplum bir fitne toplumudur ve bazı Müslümanlar da maalesef bu toplumun bir parçası durumuna düşmüş durumdadırlar.

Günümüzde; ister sinema filmleriyle, ister televizyonlardaki diziler, eğlence ve show programlarıyla olsun, ister internet ortamındaki fotoğraf ve videolarla olsun, ister gazete ve dergilerdeki görsel malzeme ve yazılarla, ister hikâye roman gibi basılı kitaplar yoluyla olsun, pornografi, aile kurumuna eleştiri, nikâhsız birlikteliği savunma, alkol, uyuşturucu, diğer madde bağımlılığını özendirme, fitnedir!

Toplumun homojenliğini, milli birliğini, kardeşlik hukukunu bozucu mahiyetteki siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel açıklamalar ve faaliyetler, fitnedir.

Çarşıda, pazarda, sosyal mekânlarda veya deniz kıyılarında açık saçık gezmek, aleni bir şekilde alkol almak, bira içmek, serkeşâne davranmak, ahlakî değerleri hafife almak, fitnedir.

‘Bilimsel bilgi’, pozitivizm ya da felsefe adı altında, dine, Kur’an-ı Kerim’e karşı çıkmak, Allah’ın varlığını inkâra kalkışmak, fitnedir.

Çarşı pazarda sık karşılaşılan, ‘anne çarşaflı, evli büyük kız açık saçlı, dizüstü entarili ve kısa kollu gömlekli, genç kız ise kısa kotlu, çıplak bacaklı’ Müslüman aile tipi, bir fitnedir.

Velhasıl; bu fitneler yeryüzünün her tarafını sarmış durumdadır; fitne, küresel düzeyde siyasi, ekonomik, kültürel ve sosyal bir düzen niteliği kazanmıştır. Hristiyanlar, diğer inançlara mensup milletler, inançsızlar, insanlığın ekserisi, derin bir ‘fitne fesat’ bataklığı içinde debelenmektedir. Müslümanlar bakımından da durum ifade ettiğimiz gibi iç açıcı değildir; bilerek bilmeyerek, kimi Müslümanlar fitnenin faili kimileri de mağdurudur artık.

Her ahlak bozukluğu bir fitnedir, bir fesat! Her fesat, kötülük olarak sâridir, mücadele edilmediği için, bulaşıcı mikrop gibi, nice sağlıklı insanı da hasta etmektedir. Nasıl bulaşıcı hastalıklarla mücadele zorunlu ise fitne ile mücadelede Müslümanlar üzerine vazifedir.

Yukarıdaki âyet İslam’la; askeri, ekonomik, sosyal ve psikolojik, çeşitli yöntemlerle mücadele eden Mekke Müşriklerine karşı durulması vazifesi tek tek Müslümanlardan çok, Medine’deki İslam devleti üzerine bir vazife olarak yüklemiştir. Nitekim Müşriklerle yapılan savaşları ashaptan oluşan İslam ordusu yapmış, İslami hayatın önündeki engelleri kaldırmış, fitneyi susturmuştur. Günümüzde, Avrupa Birliği üyesi olma çabasındaki ülkemiz örneğinden yola çıkıp ayete baktığımızda Müslümanların yeryüzünde fitne ile mücadele edecek bir devlet yapısına sahip olmadıklarını görüyoruz. O zaman içte ve dışta, fitne ile kim nasıl savaşacaktır?

Ülkemizde organize olmuş kimi Müslüman guruplar fitnelere karşı kuşkusuz belli bir mücadele yürütmektedirler. Çağımız iletişim çağıdır; özellikle kitle iletişim araçları kullanılarak fitneyle savaşmaya devam edilmelidir. Diğer milletlerin izleyebileceği İslami filimler, diziler, televizyon programları yapılması, başarılı romanlar, öyküler yazılması, etkili gazeteler dergiler çıkarılması, ahlaki değerlere sahip öğrenciler yetiştiren okulların, şirketlerin varlığı, fitnelere karşı yapılan bir mücadeledir.

Sonuç: Ne var ki, bu mücadeleyi yürüten organize olmuş Müslümanlar genel nüfus içinde büyük bir yekûnu teşkil etmemektedirler. Asıl Müslüman kütle sorgulanmayı gerektiren bir hayatı yaşamaktadır. Modern toplum Müslümanlarının fitneleri nedeniyle kendileriyle savaşacakları ötekinin varlığını araştırmaları yerine önce kendi nefislerine bakmaları, nerelerine kadar fitneye battıklarını tespit ederek kendileriyle mücadele etmeleri, daha akılcı ve yararlı bir iş olacaktır. Kendi nefislerine ilahi hakikatleri kabul ettiremeyenlerin, ‘nefs-i emmarelerini, nefs-i levvame’ seviyesine olsun çıkaramayanların, Amerika’ya, Avrupa ülkelerine, İsrail’e, şu bu ülkeye, fitneleri nedeniyle kızmaları, sokaklar dökülüp bağırıp çağırmaları, binaları yakmaları, hatta insanları öldürmeleri, onları küresel fitneden koruyamayacak, daha iyi bir mü’min, daha iyi bir insan kılmaya yetmeyecektir.

 

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s