Home

 bilim_teknoloji

Bilim ve teknoloji bizi nereye sürüklüyor?

وَمِنَ ٱلنَّاسِ مَن يُعۡجِبُكَ قَوۡلُهُ ۥ فِى ٱلۡحَيَوٰةِ ٱلدُّنۡيَا وَيُشۡهِدُ ٱللَّهَ عَلَىٰ مَا فِى قَلۡبِهِۦ وَهُوَ أَلَدُّ ٱلۡخِصَامِ (*) وَإِذَا تَوَلَّىٰ سَعَىٰ فِى ٱلۡأَرۡضِ لِيُفۡسِدَ فِيهَا وَيُهۡلِكَ ٱلۡحَرۡثَ وَٱلنَّسۡلَ‌ۗ وَٱللَّهُ لَا يُحِبُّ ٱلۡفَسَادَ (*) وَإِذَا قِيلَ لَهُ ٱتَّقِ ٱللَّهَ أَخَذَتۡهُ ٱلۡعِزَّةُ بِٱلۡإِثۡمِ‌ۚ فَحَسۡبُهُ ۥ جَهَنَّمُ‌ۚ وَلَبِئۡسَ ٱلۡمِهَادُ

“Dünya hayatına dair konuşması senin hoşuna giden, pek azılı düşman iken, kalbinde olana Allahı şahit tutan, işbaşına geçince, yeryüzünde bozgunculuk yapmaya, ekin ve nesli yok etmeğe çabalayan insanlar vardır. Allah bozgunculuğu sevmez. Ona: Allah’tan sakın! Denince, gururu kendisine günah işletir, artık ona cehennem yetişir, ne kötü yataktır!” (Bakara 204,205,206)

Ayetler, içi dışı bir olmayan, iman sahiplerini aldatmaya çalışan tipleri, hükümetleri, şirketleri teşhir ediyor. Kuşkusuz bu tipler bilim dünyasında, politikada, sanat ve medya dünyasında, ekonomik hayatta vs. varlar. Bilimin ve teknolojinin imkânları kullanılarak insanlığa, onun maddi ve manevi değerlerine karşı bozgunculuk üretilmekte, insanların, hayvanların, bitkilerin fıtratlarıyla oynanmakta ve tüm bunlar insanlığın ihtiyaçlarının karşılanması, sorunlarının giderilmesi gibi, insani bir amaçla örtülmeye çalışılmaktadır. Allah Teâlâ bizi, öncelikle bu kitleye karşı uyarıyor.

Bu çevreler (küresel kapitalizm) ne yazık ki, yeryüzündeki bütün milletler ve tabiat üzerinde belli bir tahribatı gerçekleştirmiş durumdadır. İnanç sahiplerinin de artık içleri ve dışları belli arızalar gösteriyor. En organize olmuş kesimlerde bile oğlu-kızı kolejlere, özel okullara göndermek, dünyanın işlerinde onları başarılı kılacak iyi bir eğitim almalarını sağlamak, bir iki yabancı dil öğrenmelerini temin etmek, öncelikli bir hedef hâline gelmiştir. Müslümanların öncelikli istikameti ahiret olması gerekirken artık daha çok dünya, çok daha az ahirettir! Müslümanlar olsun gayr-i Müslimler olsun, modern toplum bireylerinin hayat pratiklerine baktığımızda, dünya merkezli ve dünyaya endeksli bir yaşantıyı benimsediklerini görebiliyoruz.

İster kırsal bölgelerde yaşasınlar ister kentlerde Müslümanların kendileri ve çocukları için eğitimde, iş ve sosyal hayatta öncelik verdikleri hususlar, ellerindeki dünya imkânlarını çoğaltmak, yenilerine ulaşmaktır. Müslüman aileler arasında boşanma, hiç evlenmeme gibi, modern toplum sorunları hızla çoğalıyor. Bozulan, başkasını da bozuyor. Kötü örnek başkasına da örneklik ediyor. ‘Ne var, şimdi herkes boşanıyor!’, ‘Herkes açık saçık!’ gibi savunmalar muhafazakâr aileler arasında taraftar buluyor.

Müslümanların, dünya hayatını, kalıcı olarak yaşayacakları ahiret hayatını kazanmak, cennet nimetini elde etmek uğrunda değerlendirmeleri gerekirken, dünyadan hiç ayrılmayacaklarmış gibi bir psikolojiyle hareket etmeleri, sorgulanmayı gerektiriyor. “Bizim oğlan, bizim kız, bizim bey; mühendis, doktor, savcı, hâkim! Şu villayı, şu yazlığı aldık! Oğlan Amerika’da, kız Londra’da! Geline de cip çektik! Geçen hafta İtalya’da idik, ay sonunda Karayıp Adalarındayız!” Bu tür imrendirici nefs alanıyla ilgili ifadeler her ortamda artık karşımıza çıkıyor. Maalesef, bu anlayış Müslümanlar arasında özenilen, özendirilen hususlar olarak yaygınlaşıyor.

Bu yaz bir pazar günü Boğaziçi’nde biraz vakit geçirdim. Sahiller ana-baba günü idi. Sosyal mekânların artık ekseri müşterisi muhafazakâr görünümlü aileler, gençler. Bir masada içtikleri bira şişelerini masaya yığmış sarhoş gençler, yanlarındaki masada ise muhafazakâr bir aile oturuyor. Eskiden alkol satılan bir yere muhafazakârlar girmezdi. Lüks jiplerde incili gözlüklü ipek eşarplı sözde tesettür kıyafetli genç kızlar tek başlarına trafiğe karışmışlar. Hatta lüks otomobillerin sürücü koltuğunda çarşaflı kızlar bile var. Artık, herkes boğazı yaşamak istiyor; herkes mekânlarda biraz vakit geçirerek mutlu olmaya çalışıyor.

Sadece bu göstergeler bile Müslümanların ne derece dünyevileştiklerine dair epey şey ifade ediyor. Toplum gittikçe tek tipleşiyor; demokrat, sosyalist veya muhafazakâr, hepsi de aynı sosyal ortamı paylaşıyor. Burada en azından Müslümanlar için bir çelişkinin olduğu açıktır. Dünya meşgalesi ve dünya keyfi hayat algısı olmuşsa her Müslümanın kendi hayatına eleştirel bir gözle bakmasının vakti de gelip çatmış demektir.

Sonuç: Bugün bilim ve teknolojiye dayalı yeni bir dünya ile baş başayız. Teknoloji, bilimin insana ve tabiata olan hâkimiyeti her geçen gün artıyor. İnternet, cep telefonları, TV’ler, bilgisayarlar herkesim için artık vazgeçilmezdir! İnsan, teknolojiye tutsak olmuş durumdadır! Gezen bir insanım: Köyler dâhil, uydu TV’si olmayan bir eve daha rastlamadım. Bilim ve teknoloji, dominant değerler olarak bir yandan insanı nesneleştirirken biryandan da insanın insan kalmasını sağlayan manevi değerlerini, aile hayatını, ahlakını değersizleştiriyor. Öte yandan daha çok kâr için gıdaların ve hayvanların genleriyle uğraşılıyor. Allah Teâlâ’dan sakınılmıyor. Tarihte ilk kez insan, hayvan ve bitki nesli ve insani değerler, teknolojinin ve bilimin çok ciddi tehdidi altına girmiş durumdadır. Bakara 206 da bu ortamı sağlayanların, bu değirmene su taşıyanların psikolojisi ve akıbetleri şöyle açıklanıyor: “Ona, Allah’tan sakın! denilince gururu kendisine günah işletir, artık ona cehennem yetişir, ne kötü yataktır!”

 

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s