Müslümanların uğradıkları felaketlerin tarihsel nedeni…
أَمۡ حَسِبۡتُمۡ أَن تَدۡخُلُواْ ٱلۡجَنَّةَ وَلَمَّا يَأۡتِكُم مَّثَلُ ٱلَّذِينَ خَلَوۡاْ مِن قَبۡلِكُمۖ مَّسَّتۡہُمُ ٱلۡبَأۡسَآءُ وَٱلضَّرَّآءُ وَزُلۡزِلُواْ حَتَّىٰ يَقُولَ ٱلرَّسُولُ وَٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ مَعَهُ ۥ مَتَىٰ نَصۡرُ ٱللَّهِۗ أَلَآ إِنَّ نَصۡرَ ٱللَّهِ قَرِيبٌ۬
“Yoksa sizden önce gelip geçenlerin hâli başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlara öyle bir yoksulluk, öyle dayanılmaz bir zorluk çattı ve öylesine sarsıldılar ki, sonunda elçi, beraberindeki Müminlerle; ‘Allah’ın yardımı ne zaman?’ diyordu. Dikkat edin; şüphesiz Allah’ın yardımı pek yakındır.” (Bakara 214)
El-Burûc Suresinde yakılarak öldürülen Müslümanların öyküsü anlatılırken 8 ve 9. Ayetlerde “Onlardan, sırf, göklerin ve yerin mülkü kendisine ait olan, Aziz ve Hamid Allah’a iman ettikleri için intikam aldılar. Oysaki Allah her şeyi görür.” İlahî ifadesiyle öldürülmelerinin nedeni Müminlerin Kur’an-ı Kerim eksenli Allah’a inanmaları gösterilmektedir. Müslümanların uğradıkları felaketlerin tarihsel nedeni budur.
İslam dünyasındaki bugünkü karışıklıkların temelinde Batı’nın gizli açık devam eden emperyalizmi yatmaktadır. Emperyalizmin temelinde yatan ise öncelikle Müslümanlarla Hristiyanlar arasındaki inanç farklılığı ve Müslümanların elindeki petrol gibi imkânların varlığıdır. Müslümanların özellikle dışarıdan yapılan müdahalelerle (işgal) nasıl felaketlere sürüklendiği herkesin malumudur.
Bugün yaşananlar, Müslümanların maruz kaldığı tecavüzler, mal, can ve ırza yönelmiş alçakça saldırılar, tarihsel bağlamda, inananların yaşadıkları zulümlerin bir benzeridir. Bizden önce gelip geçen Müminlerin başına gelenler, farklı coğrafyalarda yaşasak da, Ümmet olarak bugün de kara bir bulut olarak başımızın üzerindedir. Afrika Müslümanlarından Asya Müslümanlarına, Orta Doğu Müslümanlarından Kafkas Müslümanlarına, Avrupa ve ABD Müslümanlarına varıncaya kadar, Müslümanlara yeryüzünün her köşesinde, öldürmeden, yurtlarından sürülmeye, kadınlarına, kızlarına tecavüzden, erkeklerine işkenceye varıncaya kadar, pek çok alçaklık, rezillik reva görülmektedir.
Avrupa’da, Amerika’da, kimileri Müslüman çocuğun sünnetiyle uğraşır, kimileri Müslüman kadının başörtüsüyle, kimiler de Müslüman erkeğin saçıyla sakalıyla. Almanya’da olduğu gibi, kimileri de Müslümanları evleriyle birlikte ateşe vermekten çekinmez. Ruslar, Amerikalılar, Avrupalılar, Çinliler; Afganistan’da, Pakistan’da, Irak’ta, Mısır’da, Kuzey Afrika’da, Orta Afrika’da, Suriye’de, Bosna’da, Burma’da, Çin’de… Müslümanlara nice zulümler yaptılar ve yapmaya da devam ediyorlar. Müslümanlara yapılan insanlık dışı muameleler hangi suçlarının karşılığıdır, bilinmez!
Oysa İslam barıştır. Müslümanlar için savaş bir savunmadan ibarettir. Bugün Müslümanlara saldırılmakta, ülkelerinin petrol, doğalgaz başta olmak üzere tabii zenginlikleri ve kültürel miraslarına varıncaya kadar, her şeyleri yağmalanmakta, Müslümanların bu istilaya karşı fikren karşı çıkmalarına bile tahammül gösterilmemektedir.
Kur’an-ı Kerim’de anlatılan hadiselerden anlıyoruz ki, Peygamberler, vazifelerini yaparken pek çok sıkıntıya maruz kalmışlardır, hatta öldürülmüşlerdir. Tarihsel olan Dünyacılarla Ahiretçiler arasındaki savaş, bugün de sürmektedir. İnananların dün çektikleri zorluklar, gördükleri işkenceler, bugün de devam etmektedir.
Sonuç: Suriye Müslümanlarının, Mısır Müslümanlarının, Arakan Müslümanlarının, Gazze Müslümanlarının çektiklerini unutmayalım. Dün olduğu gibi bugün de Müslümanlar dardadır. ‘Allah’ın yardımı ne zaman’ diye bugün de inlemektedirler. Müslümanların istediği, beklediği, ülkelerindeki sömürgeci yabancıların ve onların yerli işbirlikçilerinin iktidarlarının sona ermesidir. Müslümanlar, vatanlarında, inançları nedeniyle aşağılanmak, hor görülmek, itilip kakılmak istemiyorlar. Kendi evlerinde, inançlarına bağlı, özgür bireyler olarak yaşamak istiyorlar. Fakat bunun bedeli her zaman pek ağır olmaktadır. Hikmeti, yukarıdaki âyet-i kerimede ifade buyurulan mana olsa gerektir. Evet, Bediüzzaman’ın buyurduğu gibi: “Cennet ucuz değil, cehennem dahi lüzumsuz değil.”