İnsan ısıtmıyorsa güneş değildir!
يَسۡـَٔلُونَكَ مَاذَا يُنفِقُونَۖ قُلۡ مَآ أَنفَقۡتُم مِّنۡ خَيۡرٍ۬ فَلِلۡوَٲلِدَيۡنِ وَٱلۡأَقۡرَبِينَ وَٱلۡيَتَـٰمَىٰ وَٱلۡمَسَـٰكِينِ وَٱبۡنِ ٱلسَّبِيلِۗ وَمَا تَفۡعَلُواْ مِنۡ خَيۡرٍ۬ فَإِنَّ ٱللَّهَ بِهِۦ عَلِيمٌ۬
“Sana Allah yolunda ne harcayacaklarını soruyorlar. De ki: Maldan harcadığınız şey, ebeveyn, yakınlar, yetimler, fakirler ve yolcular için olmalıdır. Şüphesiz Allah yapacağınız her hayrı bilir.” (Bakara 215)
يُنفِقُونَ – yunfikûn, Allah için harcamak, yardım etmek, demektir ki, infak kalıbın değil, kalbin meyvesidir. Çok değerli bir ibadettir. İnsanın en çok değer atfettiği şey maddi imkânlarıdır. Kişinin çalışıp kazanması sonucu elde ettiği maldan, paradan bir miktarını zekât ve sadaka olarak ihtiyaç sahiplerine vermesi, ibadet ve fazilettir. Makbul bir ameldir. İnfak; insanın imandaki samimiyetinin, Allah Teâlâ’ya olan bağlılığının bir göstergesidir.
Alın terinin, emeğin bir sonucu olan zenginliğin bir kısmının sırf Allah rızası için dağıtılması her nefis için kolayca yapılabilen bir iş değildir. İnfak, takva ehli, imanında sadık müminleri ister. İnfakta, ‘Sağ elin verdiğini sol elin bilmemesi’ düsturuyla hareket edilir. Verilenin başa kakılmaması, gösterişe ve desinlere alet edilmemesi koşuluyla infak ibadeti oruç ibadeti gibi çok değerli bir ibadettir.
Mali yardımın kime yapılacağının Allah Teâlâ tarafından sıralanmış olması da dikkat çekicidir. Bunlar, ebeveyn (ana-baba), yakınlar (akraba ve hısım), yetimler, fakirler ve yolcular olarak sıralanmıştır. Muhtaçlarsa eğer, anasına babasına yiyecek içecek parası vermek, geçimlik sağlamak, evlatların boynuna yüklenmiş bir kulluk görevidir. Ana babadan sonra akrabaların, hısımların gelmesi de manidardır: Psikolojik ve sosyal bir varlık olarak insanın en çok ihtiyaç duyduğu, dayandığı kimseler, kendi yakınlarıdır. Âyet-i kerime, işte bu akrabalık bağının korunmasında mali yardımı kuvvetli bir bağ olarak bize göstermektedir. ‘Kurudan kuruya kul ve köle olmak’ hiledir, yalandır, samimiyetsizliktir, ancak veren el üstündür.
İnfak sözcüğü mübarek bir sözcüktür; Kur’an-ı Kerim’de iki yüzden fazla yerde geçmektedir. Kuru toprağın beklediği rahmet yağmurları gibidir infak; muhtacın yüzünü güldürür, çorak kalpleri yeşertir. Cenab-ı Hakk, bütün sıfat-ı ilahi ile varlığa hayat ve rızık vermektedir. İnsan da ancak vererek yükselir, olgunlaşır. İnsanın kesbini Allah’tan bilmesi ve muhtaçlara verirken kalbini hafif tutması esastır.
Sonuç: Şu husus hatırdan çıkarılmamalıdır: İhtiyaç sahibinin ihtiyacının giderilmesi güneşin tabiata ettiğini insana eder. İhtiyaç sahibinin kalbini ısıtan şey kendisine yönelmiş sıcak bir yürek, güleç bir çehre, rahim bir kaç kelamdır. İnsan ısıtmıyorsa güneş değildir. İnfak ehli oruç ehli gibi amelinin karşılığını Allah Teâlâ’dan özel olarak alır; ne mutlu ameli ve yüreği güneş olanlara.