Dünyada hiçbir sigortanın ahirete faydası yoktur!
زُيِّنَ لِلَّذِينَ كَفَرُواْ ٱلۡحَيَوٰةُ ٱلدُّنۡيَا وَيَسۡخَرُونَ مِنَ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْۘ وَٱلَّذِينَ ٱتَّقَوۡاْ فَوۡقَهُمۡ يَوۡمَ ٱلۡقِيَـٰمَةِۗ وَٱللَّهُ يَرۡزُقُ مَن يَشَآءُ بِغَيۡرِ حِسَابٍ۬
“İnkâr edenlere, dünya hayatı güzel görünür, onlar, inananlarla alay ederler, oysa Allah’a karşı gelmekten sakınanlar kıyamet günü onların üstünde olacaklardır. Allah dilediğini hesapsız şekilde rızıklandırır.” (Bakara 212)
Modern toplumlarda, özellikle gelişmiş Batı toplumlarımda, Hıristiyanlıktan kopmuş, dünyadan başka hayat olmadığına inanan zenginler, hâl diliyle sanki şöyle demektedirler: “Dünya güzel, yaşamak harika, zengin olmak, para stoklamak müthiş! Tabii zenginliğin hakkını vermek gerekiyor; hatta insan yapabiliyorsa dünyayı kendisi için özelleştirmeye bakmalıdır! Para stokçusuysan adam gibi yaşayacaksın! Yemek yiyeceksen, lüks bir mekânda oturacaksan, en gösterişli restoranlara ya da en kaliteli cafelere gideceksin; giyineceksen, marka giyineceksin! Kolunda bir çanta taşıyacaksan derisi krokodil veya timsah derisi değilse çöpe atacaksın! Varsa paran, harcamaktan çekinmeyeceksin. Öyle her ayakkabı giyilmez; 10.000-500.000 dolarlık elmaslı ayakkabıları, çok özel imalatları giyeceksin ayağına. Yüzük takacaksan parmağına elmastan daha düşük taşlı bir yüzüğe dönüp bakmayacaksın! Otomobilin mi? Tabii Rolls-Royce veya Ferrari olacak… Velhasıl, bilgisayarın, saatin, gözlüğün, cep telefonun, evin, yatın, katın, içkin, sigaran, özel zevklerin ve ilişkilerin hep birinci sınıf, hep marka olacak! Bir tane hayatın var değil mi? Onu en güzel şekilde yaşamaya bakacaksın!”
Modern toplumun temel değeri zenginliktir, para stokçuluğudur; bu paradigmanın nihai hedefi yukarıdaki betimlemelere uygun bir hayatı kişiye yaşatabilmektir. Bu anlayış, saadeti, mutluluğu, neşeyi zenginlikte görür. (Modern kapitalizm) Bu hayat telakkisini insanın kendinden daha aşkın bir varlığa inanmadığı bütün tarih kesitlerinde görebilmekteyiz. (Hedonizm/Hazcılık). Bedensel hazları elde edip sürdürebilmenin biricik yolu servete dayalı güce sahip olmaktır. Modern toplumun bir din gibi kutsadığı en önemli değer, kökleri mazide olan, işte bu ‘hazcılık’ anlayışıdır.
Sokağa çıkmak, alış-veriş yapmak, mekânlarda oturmak, eğlence ve spor aktivitelerine katılmak, içki içmek, sigara tüttürmek, nargile çekmek, tenis oynamak, yüzmek, dans etmek, tiyatroya, sinemaya gitmek, kız ya da erkek arkadaşlarla birlikte olmak vs. hazcı davranışlar, ‘hayatın anlamı’ olarak görülmekte ve bu bağlamda sürekli bedensel ‘haz arayışı’ içinde hareket edilmektedir.
Batı’da ‘eşleri değiştirmeye’ varıncaya dek Hedonizmi yücelten filozoflar sonunda bedensel hazcılığı devam ettirmenin mümkün olamayacağını görünce, bilgeliğe dayalı, ‘ruhsal dinginliği’ temellendirmeye çalıştılar. Fakat bunun girdisi de yine ‘dünya nimetleri’ olduğundan, işe yaramadı. Hele günümüzde, ‘bilgeliğin’ neye tekabül ettiği de belli olmadığından, kitleler bedensel hazların ve bu hazları elde edip sürdürmenin aracı olan maddi zenginliğin âdeta kölesi hâline getirilmiş durumdalar.
زُيِّنَ لِلَّذِينَ كَفَرُواْ ٱلۡحَيَوٰةُ ٱلدُّنۡيَا – Zuyyine lilleżîne keferu-lhayâtu-ddunyâ (Kâfirlere dünya hayatı süslü gösterildi) ayeti kerimesi, inkârcıların bu paradigmasının temelini bize gösteriyor. Kâfirler, bu harika dünyayı sahipsiz bir yer sanıyorlar. Akıl gücüyle ona sahip olmak, dünyaya hükmetmek için her çabayı gösteriyorlar. Tabii, Allah’a inansın inanması, kimsenin dünyaya sahip olması mümkün değildir. Sonuçta insanların dünyadaki hayatı dramatik bir oyalanmadan ibaret kalıyor ve hayat ölümle son eriyor.
Sonuç: Dünya, dekor edilmiş güzel bir evdir, fakat geçicidir. Bu evin sahibi Allah’tır. Sakinleri insanlar ve diğer canlılardır. Dünya evinin ve insanın yaratılmasının nedeni Allah Teâlâ’nın bilinmesi ve O Yüce Zât’a ibadetlerle gösterilen kulluktur. İnsan, bu evde geçici olarak iskân edilmektedir, onun asıl vatanı ahirettir. Dünyadaki hiçbir sigortanın ve yüklü banka hesabının ahirete faydası yoktur. Ölüm mukadder; hâliyle dünyada hazların güvencesi sayılan her değer, değersizdir. Eğer, bir insan gerçekten iman sahibi ise, onun imanı yeryüzünden ve onun içindeki tüm nimetlerden daha kıymetlidir. İnanç ve takva üzere yaşanan bir dünya hayatının Ahiretteki karşılığı şüphesiz cennet olacaktır.