Home

namaz

Namaz, sınır muhafızıdır; müminin iman ve vicdan evini korur!

حَـٰفِظُواْ عَلَى ٱلصَّلَوَٲتِ وَٱلصَّلَوٰةِ ٱلۡوُسۡطَىٰ وَقُومُواْ لِلَّهِ قَـٰنِتِينَ (*) فَإِنۡ خِفۡتُمۡ فَرِجَالاً أَوۡ رُكۡبَانً۬ا‌ۖ فَإِذَآ أَمِنتُمۡ فَٱذۡڪُرُواْ ٱللَّهَ كَمَا عَلَّمَڪُم مَّا لَمۡ تَكُونُواْ تَعۡلَمُونَ

“Namazlara devam ediniz, bilhassa orta namaza! Hem gönülden bağlı kimseler olarak Allah’ın huzuruna durun!” (Bakara 238), “Tehlikede olduğunuz zaman, yaya veya binek üzerinde namaz kılarsınız. Tekrar güvenliğe çıktığınızda ise, size bilmediklerinizi öğreten Allah’ın öğrettiği şekilde Onu anın.” (Bakara 239)

93. Fikir’de ifade edildiği üzere, Bakara Suresinin 221-241 ayetleri arasında yer alan 238 ve 239. âyetler hariç, diğer 18 âyet evlilik, boşanma, nafaka, iddet (Boşanma veya ölüm nedeniyle kocasından ayrılan kadının, tekrar başkası ile evlenebilmesi için beklemek zorunda olduğu yasal süre), hayız (Kadınlarda aybaşı hâli, ay hâli, âdet dönemi) nifâs (Doğum yapmış kadının hâli, lohusalık durumu) konularının yanı sıra çocukların nesebi (soyu), evlenme ve boşanma ile cinsel birleşmeye kadar çeşitli ailevî konularla ilgili ilahî düzenlemeler ifade buyurulmakta ve bu konularda Allah Teâlâ’nın koyduğu sınırlar gösterilmektedir. Bu sınırlar hem ahlakî bir çerçeve çizmekte hem de İslam medeni hukukunun bazı konularını temellendirmektedir.

Bu noktada çok ilginç bir durum karşımıza çıkmaktadır. Bu 20 âyetin içerisinde yer alan 238. ve 239. ayetlerde konuyla doğrudan ilgisi olmayan namaz ibadetiyle ilgili bir uyarı yapılmaktadır. İnsanları hayatları boyunca en çok meşgul eden husus evliliktir; çocuk sahibi olmak, aile yuvasını ayakta tutmak, sorunlar ortaya çıktığında ise bunların nasıl çözülmesi gerektiğini bilmek gibi, çeşitli konular. Ayetlerde insana bu konularda bilmedikleri Allah Teâlâ tarafından öğretilmektedir. Bu sırada birden bire konunun kesilip namaz ibadetine geçilmesi manidardır. Neden acaba?

Ahlaki davranış, kulların haklarını gözetmek, hukuki çerçeveye riayet etmek, hak hukuk bilinci gelişmiş insanların yapabileceği, gösterebileceği erdemlerdir. Bakara Suresi 229. âyette, aile hukukuyla ilgili kurullar ifade edildikten sonra, “Her kim Allah’ın tayin ettiği sınırları aşarsa işte onlar zalim kimselerdir buyurulması ve devam eden Bakara 230. Âyette,Bunlar Allah’ın sınırlarıdır. Onları anlayan bir kavme beyan eder uyarısının sürdürülmesi ve aile hukukuyla ilgili konular henüz tamamlanmamışken, namaz konusunun aniden dikkatimize sunulması, gösteriyor ki, bilinçli olarak Allah Teâlâ’ya karşı ibadetlerini yapan, özellikle beş vakit namazını kurallarına uyarak, -namaz ibadetini sıradanlaştırmadan, her vaktin namazını gözeterek ve Yaratanın huzuruna çıkma heyecanını taşıyarak-, kılanlar, ahlaki ve sosyal sorumluluklarını da hakkıyla yerine getiren kimseler olacaktır. Bilinçli olarak namazlarını kılan Müslümanlar muamelatlarında da azami titizliği göstereceklerdir.

Yirmi dört saat içerisinde beş ayrı zaman diliminde farklı psikolojik etkiler altında kılınan beş vakit namaz ibadeti kulluğun bir göstergesidir. Bu nedenle Peygamber Efendimiz (sav) Hazretleri, namaz için “dinin direğidir” buyurdu.

Âyetin birinci bölümünde ifade buyurulan وَٱلصَّلَوٰةِ ٱلۡوُسۡطَىٰ sâlat-ı vusta’nın öğlen ya da ikindi namazı olduğu konusunda görüşler bulunmaktadır. Sosyal hayatın en yoğun yaşandığı saatler öğlen ile ikindi arasındaki vakittir. Eğer, Müslümanlar bu saatlerde dünya meşgalesini azaltıp ibadet için Allah’ın huzuruna koşuyorlarsa, üzerlerine düşen sosyal ve hukuki sorumlulukları da yerine getireceklerdir. Yine devam eden 239. Âyette savaş, yolculuk gibi, sıkıntılı zamanlarda dahi namazın mutlaka kılınmasının ihtarı edilmesi gösteriyor ki, Müslümanlar, hangi şartlar altında olurlarsa olsunlar, kalben ve aklen, Allah’a bağlı olarak yaşamak mecburiyetindedirler.

Namaz ibadeti ‘hudûdallâh’ın muhafızlığıdır. Evet; namaz sınır muhafızıdır; müminin iman ve vicdan evini korur. Kimin dininin direği varsa, yani beş vakit namazını yüksünmeden kılıyorsa, o adamın sosyal ve hukuki sorumluluklarını yerine getirme konusunda gelişmiş bir hassasiyeti var demektir. Allah’ın aile hayatıyla ilgili koyduğu hudutlara bihakkın uyacak olan kimseler işte bu beş vakit namazı hakkıyla kılan kimseler olacaktır.

Sonuç: Namaz kılan insan Allah Teâlâ’nın çizdiği yaşam sınırlarının içinde emniyettedir. Namaz kılan, hâl diliyle, âdeta şöyle demektedir: Ben, nefsime karşı namazla muhalefet ediyorum, her gün beş vakit namazla, sınır ihlalleri yapan nefsimin yularından tutup huzur-i ilahiye çekip götürüyorum. Nefsimin haksızlıklarına nasıl namazla karşı çıkıyorsam, aynı zamanda namaz kazığına onu sıkı bağlayarak, başkasının hak ve hukukuna zarar vermesine de engel oluyorum.

Modern toplum ise, nefsini sağlam bir kazığa bağlamadığından, bugün aile hayatı tüm dünya milletleri için gittikçe kırılgan bir yapıya dönüşmüş durumdadır. Boşanmalar ve kadına yönelik şiddet çığ gibi artmıştır, anakent sokaklarında daha önce görülmeyen kimsesiz çocuklar diye bir topluluk oluşmuş, uyuşturucu kullanımından sapkınlığa kadar, kadın ve çocuk istismarı her yanda alenileşmiştir.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s