İhlaslı ve sabırlı azınlık çoğunluğa galebe eder.
كَم مِّن فِئَةٍ قَلِيلَةٍ غَلَبَتْ فِئَةً كَثِيرَةً بِإِذْنِ اللّهِ وَاللّهُ مَعَ الصَّابِرِينَ …
“…Allah’ın izni ile nice az topluluk nice çok topluluğa galip gelmiştir. Allah, sabredenlerle beraberdir.” (Bakara 249)
Bakara Suresinin 249. Âyet-i kerimesinde Talut’un ordusu bir avuçtan fazla su içilmemesiyle sınanmıştır. (21. Fikir’e bakınız) Talut’un ordusundaki askerlerin çoğunluğu bir avuçtan fazla su içerek sınavı kaybetmiştir. Ancak az bir asker uyarıya itaat etmiş ve bir avuçtan çok su içmemiştir. Allah Teâlâ’nın izniyle, bu az, fakat ihlaslı öz asker topluluğu sayı olarak kendilerinden fazla ve daha donanımlı durumdaki Calut ordusuna karşı galip gelmiştir. Tarihte bunun örneği çoktur. (Bedir, Uhud, Hendek Savaşları ile Milli tarihimizden Sultan Alparslan’ın Malazgirt Meydan Muharebesi, Çanakkale Savaşları bunun birer örneğidir.)
Sadece şu hususa çok dikkat etmek gerekir: بِإِذْنِ اللّهِ bi-iżni(A)llâh(i)– (Allah’ın izniyle) Müslümanlara yapılmış çok mühim bir uyarıdır; âyet-i kerimenin yazıya almadığımız kısmında, Talut ordusu askerlerinin ihlaslarının su ile sınanması hadisesi önemlidir. Talut’a itaat aslında onu görevlendirene Cenab-ı Hakk’a gösterilen itaattir. Talut’un ordusundaki askerlerin az bir kısmı bu sınavdan yüzlerinin akıyla çıkabilmiştir ki, onların samimiyetleri, özverileri, sabırları, büyük sonuçlar alınmasını temin etmiştir. Bu durum bir kereye mahsus yaşanmış bir durum değildir; ilahî, genel bir prensiptir: İhlaslı ve sabırlı azınlık çoğunluğa galebe eder!
Muvaffakiyetlerin elde edilmesinde belirleyici olan azlık çokluk değildir. Başarıya ulaştıracak olan kişilerin davalarında-işlerinde gösterdiği ihlas ve sabırdır. Eğer, Allah dilememişse, zahiri imkânlar, zaferler elde etmeye yetmeyecektir.
Talut’un ihlaslı bir grup askeri, karşılarında kendilerinden kat be kat fazla Calut askerini görerek yüz geri etmemiş, sabır göstermiş, cephelerini, mevzilerini korumuş, sonunda Allah Teâlâ’nın izniyle Calut’un ordusunu dağıtmaya ve Calut’u da öldürmeye muvaffak olmuşlardır.
Sonuç: Hak bir meselede ihlaslı ve sabırlı her birey, cemaat, ordu, millet… Hakk Teâlâ’nın yardımını her zaman yanında bulur. Bu ilahî vaat bir sosyal kanundur. Dün geçerliydi, bugün de geçerlidir, yarın da geçerli olacaktır.