Home

cocuklacocuk_1332271872113

İnsan, velisiz olamaz; insanın velisi ya Allah’tır ya Şeytan!

ٱللَّهُ وَلِىُّ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ يُخۡرِجُهُم مِّنَ ٱلظُّلُمَـٰتِ إِلَى ٱلنُّورِ‌ۖ وَٱلَّذِينَ كَفَرُوٓاْ أَوۡلِيَآؤُهُمُ ٱلطَّـٰغُوتُ يُخۡرِجُونَهُم مِّنَ ٱلنُّورِ إِلَى ٱلظُّلُمَـٰتِ‌ۗ أُوْلَـٰٓٮِٕكَ أَصۡحَـٰبُ ٱلنَّارِ‌ۖ هُمۡ فِيہَا خَـٰلِدُونَ

“Allah, inananların dostudur, onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. İnkâr edenlere gelince, onların dostları da tağuttur, onları aydınlıktan alıp karanlığa götürür. İşte, bunlar Cehennemliklerdir. Onlar orada devamlı kalırlar.” (Bakara 257)

وَلِىُّ – veli- dost, demektir. İman sahibi kimseler Allah Teâlâ’nın sevgisine, himayesine mazhar olmuş kimselerdir.

Fıtratları bozulmamış bir baba ve anne evlatları için sadece iyilik düşünür. Adeta onlar için yaşar ve evlatları için hiçbir fedakârlıktan kaçınmazlar. Bunun gibi, Rabbimizin sevgisi, dostluğu da bütün varlığa şamildir ve nihayetsizdir.

Cenab-ı Hak, insanın ve diğer tüm varlıkların yegâne velisidir; varlıklar için hayat en büyük nimettir ve hayat, yaratıcının eşsiz bir bağışıdır.

El-Velî, aynı zamanda Allah Teâlâ’nın ismi şeriflerindendir. Mideye rızkı, ciğere havayı, göze görme, kulağa işitme, ayağa yürüme kabiliyetini veren, aklı, hafızayı, sesi, kelamı bahşeden; suyu, güneşi, rüzgârı, yıldızı var eden kimse veli odur. Yine hasta olduğunda şifa veren, teselliye muhtaç olduğunda yüreğine ferahlık üfleyen, günah işlediğinde tövbeni kabul eden kimse velin/dostun, odur. Demek oluyor ki, Allah Teâlâ âlemin velisidir.

Günahlar nedeniyle kalpte bir lakaytlık hâli meydana gelir. İnsanda âdeta sarhoşvari bir mizaç peydahlanır; böyle biri karanlıkta yürür gibidir. Fakat iman sahibi olduğu için yaşadığı olumsuz hayata karşı zamanla içinde bir rahatsızlık duyar; kendini kınar. İşte, o zaman Rabbini yanında bulur. Vicdanı yeniden aydınlanır. İyi ile kötüyü daha iyi görür. Aklı kuvvetlenir, temyiz kabiliyeti artar. Bu durum kuluna veli olan Allah’ın bir inayetidir ki, kulun akıbeti hayr olur.

Dinsizlik, imansızlık ise, en büyük karanlıktır; insana apaçık güneşi inkâr ettirir. Kalbi inkâr karanlığındaki insanın baş gözü de kördür; Cenab-ı Hak, kalbi aydınlatmadıkça hakikat gönülde ve gözde tebeyyün etmez. Böylesi insanlar tağut/şeytan oyuncağı kimselerdir. Nefs-i Emmare seviyesinde günahlarının karanlığında yaşar ve ölürler. Akıbetleri berbat olur.

Modern toplumun ekseri bireyi Allah Teâlâ’dan kopuk bir yaşantı içindedir. Nefse muhalefet çok çok azalmıştır. Çoğunluğun yaşadığı nefsanî bir hayattır. Bu kadar eğitime ve maddi imkâna rağmen insanların içindeki karanlık büyümeye devam etmektedir. Modern hayat, zahiri tüm cilasına rağmen, ‘nefs-i emmare’nin yaşandığı bir hayat’ demektir. Nefs-i emmâre seviyesindeki bir yaşantı aslında tağut mertebesidir. Şeytanın hâkimiyeti en çok bu seviyede kendini gösterir.

Sonuç: İnsan velisiz olamaz; insanın velisi ya Allah’tır veya Şeytan! Hayatını arzularına adayan her insan tagutî karanlık içindedir. Çağımız insanları arzularını, şehvetlerini yaşıyor. Milyarlarca insan istek ve arzularının esiri durumundadır. Elbette Allah Teâlâ’ya karşı farkındalık içinde yaşanan müstesna hayatlar da vardır, fakat heyhat, ne kadar azdır!

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s