Elma verene Rabbimiz elma ağacı verir!
وَمَا أَنفَقْتُم مِّن نَّفَقَةٍ أَوْ نَذَرْتُم مِّن نَّذْرٍ فَإِنَّ اللّهَ يَعْلَمُهُ…
“Nafakadan her ne infak eder veya adaktan her ne adarsanız, muhakkak Allah onu bilir…” (Bakara 270)
Toplum fertleri arasında gerçek bir kardeşlik ancak imkânları belli ölçülerde paylaşmakla mümkün olabilir. İslam dininde nafaka, adak, sadaka, zekât vb. mali ibadetler ve yükümlülükler sosyal hayattaki düzeni ve Müslümanların insanî bir ortamda yaşamalarını temin etmesi bakımından çok önemlidir.
Hz. Muhammed (sav), ‘Veren el alan elden üstündür’ buyurdu. İhtiyaç sahiplerine maddi ve manevi yardım yapmadan insan ne kendi insanlığının ne de imanının neşesine varabilir. Kuru kuruya kul köle olmak kolaycılıktır. İmkânı olan kişi kişisel zenginliğinden, bir karşılık gözetmeden, sadece Alla Teâlâ’nın hoşnutluğunu dileyerek, muhtaçlara vermeden gerçekten inanmış olamaz.
Bir şeyin künhünü Alla Teâlâ’dan başkası bilemez. Allah Teâlâ, insanın bütün fiillerine ve niyetlerine eksiksiz vakıftır. Yapılan yardımların bir değerinin olabilmesi için Allah yolunda yapılması şarttır.
Kendimizi kandırmaz ve dikkatlice bakarsak görürüz ki, yaptığımız yardımların çoğu aslında hoş görünmek ve kişisel çıkarlarımızla ilgilidir. Tavuğu, genellikle kaz beklediğimiz yere yollarız! ‘Yarın bir işim düşer, ne olur ne olmaz!’ düşüncesiyle yardım ettiğimiz gibi, ideolojik sebeplerle, taraftarlık psikolojisiyle, desinler diye yaptığımız yardımlar da vardır. Bu türden yardımlarımızı Allah’ın rızasını kazanmak için yaptığımızı söylememiz kendimizi kandırmaktır. Unutmayalım ki, kendimizi kandırabiliriz ama Allah’ı kandıramayız!
Yapılan yardımların Allah için olması, yardım yapılanı öne çıkarmayacağından, ayrıca çok önemlidir. Yardım, Allah’ın takdirini, tebrikini umarak yapılırsa yardım yapılan kişi ya da kuruluş minnet altında kalmamış olur. Erdem sahibi Müslümanlara yakışan böylesi bir anlayışla yardımlarını yapmalarıdır.
Sonuç: Müslümanlar Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak için bir muhtacın ihtiyacını giderirlerse, Allah Teâlâ da onlara daha fazla dünya nimeti ve bazı günahlarını affederek mükâfat verecektir.
Allah Teâlâ öyle bir sistem kurmuştur ki, Müslümanların, rıza-ı ilahiyi umarak yaptıkları maddi-manevî her yardımları, ayrı ayrı tohumlar olarak, yardım yapan kişiye ait rahmet ve bereket topraklarına dikilmekte ve orada enva-ı çeşit nimetler ve güzellikler olarak sümbüllenmektedir.
Hakk Teâlâ, cömerttir, cömert olanı sever. Allah Teâlâ’nın vaatleri gerçektir. Öyle kerim bir Rabbimiz var ki, elma verene elma ağacı vermektedir. Fani dünyanın baki meyveleri işte bu tür ağaçlardan devşirilen meyvelerdir. Sayılı nefeslerimiz bitmeden baki meyvelerden istifade etmeye bakmalıdır.