Bilgi insanı değiştirir!
… وَالرَّاسِخُونَ فِي الْعِلْمِ…
“…ilimde derinleşmiş olanlar…” (Âl-i İmrân 7)
Al-i İmrân Suresi 7. Ayet-i Kerimede, “Sana Kitabı indiren O’dur. Onun bazı ayetleri muhkemdir ki, bunlar Kitabın esasıdır. Diğerleri de müteşabihtir. Kalplerinde eğrilik olanlar, fitne çıkarmak ve onu tevil etmek için ondaki müteşabih ayetlerin peşine düşerler. Hâlbuki onun tevilini ancak Allah bilir. İlimde yüksek payeye erişenler ise; ‘Ona inandık; hepsi Rabbimiz tarafındandır’, derler. Ancak aklıselim sahipleri bunları düşünüp anlar” buyruluyor. Ayette geçen ‘Allah Teâlâ’ya karşı ilmi artmış kişi’ manasındaki ‘ve-rrâsihûne fî-l’ilmi’ ifadesi, ilim sahibi olup Kuran’ı en iyi anlayan kimseler için yapılmış hikmetli bir sıfatlandırmadır.
İlim; Bir şeyin veya konunun doğrusunu, mahiyetini, hakikatini, hikmetini bilmek, demektir. Kimya, Fizik, Tıp, Edebiyat, Hukuk, Astronomi vs. pek çok bilim dalı mevcuttur. Bu bilgi alanlarını en iyi bilenler bu ilimlerle meşgul olan kimselerdir. Alla Teâlâ’yı ve O’nun kitabı Kuran’ı ve O’nun yarattığı varlıkları, -insandan, meleğe kadar ki bütün kâinat kitabındaki varlıkları-, en çok bilen, tanıyan, onlardaki hikmetlere en çok vakıf olanlar, dini ve manevi ilimlerle meşgul, amel sahibi mümin kimselerdir.
Deney ve uygulama yöntemiyle olduğu kadar tefekkürle, gözlemle de insanlar, varlıklarla ilgili bilgi sahibi olabilmektedirler. Bilgi, insanda kimlik ve kişilik de oluşturur. Bilgi, bizatihi kuvvettir. Bir konuda bilgisi olan kimsede özgüven artar. Varlık hakkında, bunların sebep, oluş, sonuç ve hayatın işleyişine etkileri konusunda, bilgi sahibi olmuş Müslümanlar, bilgileri nispetinde, Mevla’ya karşı bir marifet kazanırlar. Marifet, Yaratana karşı saygılarını, sevgilerini, edep ve hayâlarını da çoğaltır.
Sonuç: Ezelden ebede kadar olmuş ve olacak her şeyi bilen, her şeyi kuşatan Cenâb-ı Hakk’ın ilminin nihayeti yoktur. Hiçbir beşer Allah Teâlâ’nın ilmine ilmiyle muhit olamaz. İnsan için gerçek bilgi onda kibri yok eden bilgidir. Müminlerin ve gerçek bilim adamlarının bilgileri arttıkça anladıkları şey ne kadar az bildikleridir. Bu karattaki insanların ilmi Rablerine karşı irfanlarını çoğaltır. Allah Teâlâ’ya karşı irfanları artan Müminler, artık faziletlerle donanmış kimselerdir. Onlar, günahı ve sevabı, iyiyi ve kötüyü bilirler. Her türlü tecelliye karşı halleri, rıza halidir. Huzur ve sükûna ermiş insanlar olarak yaşar ve ölürler.
KURAN UFKU 