Home

fft99_mf575827-300x254

Din, dünya için; dünya ise ibadet için yaratıldı

زُيِّنَ لِلنَّاسِ حُبُّ الشَّهَوَاتِ مِنَ النِّسَٓاءِ وَالْبَن۪ينَ وَالْقَنَاط۪يرِ الْمُقَنْطَرَةِ مِنَ الذَّهَبِ وَالْفِضَّةِ وَالْخَيْلِ الْمُسَوَّمَةِ وَالْاَنْعَامِ وَالْحَرْثِۜ ذٰلِكَ مَتَاعُ الْحَيٰوةِ الدُّنْيَاۚ وَاللّٰهُ عِنْدَهُ حُسْنُ الْمَاٰبِ

“Kadınlar, oğullar, yük yük altın ve gümüş, salma atlar, davarlar ve ekinler gibi nefsin şiddetle arzuladığı şeyler insana süslü gösterildi. Bunlar dünya hayatının geçimliğidir. Oysa asıl varılacak güzel yer ancak Allah’ın katındadır.” (Âl-i İmrân 14)

Dünya gider, din kalır; vücut gider can kalır. O halde dünyaya değil, cana kıymet vermelidir. Ayette buyrulduğu gibi, evet, dünya hayatı pek tezyinlidir; nice efsunlu güzelliklere sahiptir. Her güzel şey gibi dünyanın ziynetleri de insanı cezp etmektedir. Fakat dünyanın güzelliklerinin bekası yok. Sonuç hayal kırıklığından öte değil. Bütün hüsünler küsûfa mecbur. Gençlik güzeldir, fakat önünde, baharı bekleyen sonbahar gibi, ihtiyarlık var.

Yağmur, bu güzel dünya için bir rahmettir, din ve peygamber de, insanlık için bir rahmet-i ilahidir ki, din için yaratılan dünya bu rahmetle hayat bulur. Yoksa kalanı çör çöptür.

Nice albenisi olan güzelliklerle donatılmış dünya, nefse sevdirilmiştir. Bu nedenle dünya insanın tuzağıdır. Şu hususu da vurgulamamız icap ediyor: Dünya, insanın sahip olduğu eş ve çocuklar, emlak, para, mal, makam ve benzeri nimetler değildir; dünya, bu nimetlerin kalpte yer etmesidir. Dünya sevgisi kalbe girmemeli. Kalp, insandaki ‘beytullah‘tır; dünya sevgisi de onun içindeki putlar gibidir. Kalpte, Allah Teâlâ ve O’na kulluktan başka bir duygu yer etmemeli. Müminler, nefislerine muhalefet etmek ve dünya sevgisinin kalplerine yerleşmesine izin vermemelidir.

Müminlerin kalıcı evi ahrettir. Müminler Cennete gidecektir. Ele geçen dünya nimetleri Allah Teâlâ’nın rızasını kazanmak üzere harcanırsa fani nimet Cennette baki bir meyve verecek.

Herkes kendini test etmelidir: Dünya hayatını mı çok seviyor, Ahret hayatını mı, diye kalbine bakmalıdır? Dünyayı en çok sevenler Allah’ın varlığını inkâr edenlerdir. Dünya onların bir aldanma nesnesi, bir tuzakları olmuştur. Onlar dünyaperesttir. Kendilerini ve dünyayı var, Hâlık-ı Âlemi yok zannederek, aldanma çukuruna yuvarlanmış ve dünyanın çör çöpüne karışmışlardır.

Kur-an’ı Azimüşşanın bildirdiğine göre, göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah Teâlâ’yı tespih eder. İnsan ise maddenin efsununa aldanır, saygınlık ve ünsiyet gösterip eşyayı tespih eder; maddeciliği yücelten modern toplum bireyi bu trajedinin öznesi ve kurbanı durumundadır.

Sonuç: İnsan, kendisi gibi aciz olan insana, altına, paraya, resme, şekle, renge, haça, puta, hayvana vs. tapmak, zalime, münafığa, sapığa, kâfire meyletmek için bu dünyada bulunmuyor. Müslümanlar dünya hayatlarını imanlarının kaynağı olan, ‘Le ilahe illallah muhammeden resulullah’  ikrarı üzere yaşamak ve bu ikrar üzere ölmek mecburiyetindedir. İmanın ruhu, Allah Teâlâ’yı tevhiddir. Tevhit, Allah’ın yarattıklarını, yani dünyayı, Allah Teâlâ’nın önüne geçirmemektir. Eşyayı fani Allah’ı baki bilip ihlâsla Allah’a kulluk yapmak gerekmektedir. (Ayrıca 88. Fikre bakınız.)

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s