Hz. İsa Müslümanlara emanettir!
إِذْ قَالَ اللّهُ يَا عِيسَى إِنِّي مُتَوَفِّيكَ وَرَافِعُكَ إِلَيَّ وَمُطَهِّرُكَ مِنَ الَّذِينَ كَفَرُواْ وَجَاعِلُ الَّذِينَ اتَّبَعُوكَ فَوْقَ الَّذِينَ كَفَرُواْ إِلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ ثُمَّ إِلَيَّ مَرْجِعُكُمْ فَأَحْكُمُ بَيْنَكُمْ فِيمَا كُنتُمْ فِيهِ تَخْتَلِفُونَ
“O zaman Allah şöyle dedi: Ey İsa, şüphesiz ki seni öldüreceğim, seni kendime yükselteceğim ve seni inkârcılardan temizleyeceğim. Hem sana uyanları, kıyamete kadar o küfredenlerin üstünde tutacağım. Sonra dönüşünüz banadır, ayrılığa düştüğünüz hususlarda aranızda hükmedeceğim.” (Âl-i İmran 55)
Hazreti İsa’yı gerçeğiyle bilip kabul edenler Hz. Muhammed (sav)’in ümmeti olan Müslümanlardır ve kıyamete kadar üsütün olacak kimseler de Müslümanlar olacaktır.
Eğer Kuran’ı Hz. Muhammed (sav) yazmış olsaydı, rakip bir dini ve o dinin peygamberini öven, onu ve ona inananları koruyan ve yükselten bir ifadeyi niçin kullansın? Demek ki, Kuran, Hz. Muhammed (sav)’in yazdığı bir kitap değildir; Allah’ın kelamdır. Hz. İsa’yı mucizevi bir şekilde yaratan ve ona İncil ayetlerini indiren Allah Teâlâ’dır. Kuran’da sadece Hz. İsa değil diğer peygamberler de zikrediliyor ve hepsine sahip çıkılıyor. Çünkü din tek: İslam. Bütün peygamberler aslında İslam’ı tebliğ etti. Bütün peygamberlere indirilen vahiy, Kuran’dı. Kuran; İncil’e, Tevrat’a, Zebur’a, sahifeler halinde indirilmiş diğer ilahi metinlerin hepsine camidir. Dinin, peygamberlerin ve kitapların sahibi Allah’tır. Kuran, Allah Teâlâ’nın son kitabıdır. Hz. Muhammed (sav) de son nebisidir. Son kitap ve son peygamber aracılığıyla Hazreti İsa (as)’a yapılan iftiralar reddediliyor ve o kutlu peygambere İslam’ın Müminleri aracılığıyla sahip çıkılıyor.
Hıristiyanların en önemli iftiraları şunlardır: İsa Allah’tır, Allah’ın oğludur, Hz. Meryem Allah’ın eşidir. Bu büyük iftiralarla İsa’yı ve Meryem’i Allah’ın ortağı kılmışlardır; hem mülkünün hem de ulûhiyetinin. Yahudiler de aynı hataya, “Üzeyir Allah’ın oğludur” diyerek, düşmüşlerdir. Asında Yahudiler bu sapıklıkları ile Hristiyanların, “Mesih Allah’ın oğludur,” sözüne de bir kapı açmış oldular. Bu nedenle Allah Kuran’da bu çirkin iftiraları ve alçakça uydurulmuş yalanları reddederek Hristiyanlara ve Yahudilere müşrik sıfatını layık gördü. Müşriklikten kâfirliğe geçişlerinin nedeni ise, şu ayette açıklanan batıl itikatları yüzünden oldu: “Allah Meryemoğlu Mesih’tir diyenler, andolsun ki kâfir olmuşlardır. De ki: Eğer Allah Meryemoğlu Mesih’i, anasını ve yeryüzünde bulunan insanların hepsini yok etmeyi dilerse, Allah’a kim bir şey yapabilecektir.” (Mâide: 17) “Yahudi ve Hristiyanlar: ‘Biz Allah’ın oğulları ve sevgilileriyiz.’ Dediler. De ki: O halde neden Allah günahlarınız sebebiyle size azap ediyor?” (Mâide: 18)
Allah Teâlâ, İsa ve Üzeyir diye bir ilah, kendisine bir ortak göndermedi. İsa ve Üzeyir, diğer peygamberler gibi birer peygamberdi. Hz. İsa’nın hilkatindeki olağanüstülükler Allah’ın hikmetlerindendir. Bu iftiraları yapanlar heva ve heveslerine uymuş, kendileri sapmış, bu sapkınlıklarını İncillere ve Tevratlara koyarak Hristiyanları, Yahudileri saptırmaya çalışmış ve böylece hezeyanları körü körüne taklitle, günümüze kadar gelmiştir.
İşte Allah Teâlâ, yazıya konu ettiğimiz ayette ve Kuran’ın diğer ayetlerinde, Hz. İsa ve Üzeyir hakkındaki gerçeği açıklayarak, Hazreti Muhammed’in ümmetiyle, o kadri yüce peygamberlere sahip çıkmış, onları iftiralardan temizlemiş, kıymetlerini yüceltmiş, iftiracıları ise aşağılamıştır.
Sonuç: Ehli kitap şu Kuran ayetlerine bakıp kalplerini gerçeğe açmalıdırlar: “Kim İslâm’dan başka bir din ararsa, onunki katiyen kabul edilmeyecektir ve o ahirette kaybedenlerden olacaktır.” (Âl-i imrân: 85)