İnsanların en hayırlısı kimdir?
وَأَمَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُواْ الصَّالِحَاتِ فَيُوَفِّيهِمْ أُجُورَهُمْ وَاللّهُ لاَ يُحِبُّ الظَّالِمِينَ
“İman edip iyi davranışlarda bulunanlara gelince, Allah onların mükâfatlarını eksiksiz verecektir. Allah zalimleri sevmez.” (Âl-i İmrân 57)
Önce iman sonra kulluk. İman olmadan yapılan yararlı işler kulluk sayılmıyor. Allah Teâlâ’nın öncelikle istediği yüce varlığına inanılması ve Kuran’da bildirdiği emir ve yasaklara uyulmasıdır. Yapmak anlamı taşıyan amil sözcüğü çoğunlukla Allah’ın razı olacağı iyi işler manasındaki sâlihin sıfatıyla birlikte anılmaktadır.
آمَنُوا وَعَمِلُواْ الصَّالِحَاتِ – emenû ve amilûs sâlihâti – İman edip iyi davranışlarda bulunanlar, ifadesi pek çok ayet-i kerimede bir kalıp olarak bu şekilde geçmektedir. Bir fiili amel kılan imanla yapılmış olması ve işin bir yarar doğurmasıdır. İşte amel budur. Bu amel müminin şuurlu bir fiilidir. Yaptığı hayır hasenat ve kişisel ibadetleri o şahısta bir değişim meydana getirmiştir. Yani iman ve amelle önce kendi değişmiş sonrada ötekilere yaptığı iyilikler o insanlarda bir iyileşmeye, hoşnutluğa sebep olarak iyi amelin öznesini etkilemiştir. Her iki başı hayır olan fiilden Allah Teâlâ’da razı olmuştur. Karşılığında mutlaka bir ödüllendirmeyle kendilerine muamele edilecektir. Bakara 25. ayette, “İman edip iyi davranışlarda bulunanlara, içinden ırmaklar akan cennetler olduğunu müjdele.” Buyruluyor.
İyi iş nedir? Kişiye ve karşıdaki muhataba yararı olan işlerdir. Namaz, zekât iyi ameldir. Hayatını iyi amellerle süsleyen daha doğrusu zenginleştiren insanlara Bakara 277’de korku ve üzüntü olmayacağı müjdesi verilmektedir. Allah onların günahlarını bağışlayacak. Bunun tersi Allah’tan, Allah’a kulluktan yüz çevirmektir. Kibirdir. Allah bu tıynetteki insanlara yardım etmeyeceğini ve onlara dostluk göstermeyeceğini bildirmektedir. Müminlerin iyi amellerinin Cennet’e yol vermesi gibi,zalimlerin kibirli davranışları da onları cehenneme taşır.
Allah yararlı iş yapanları seviyor. İnsanın iyi işler yapması için halinin vaktinin yerinde olması gerekmiyor. Fakirler de iyi işler yapabilir. Müminlerin bir birine selam vermesi, iyi niyetle hareket etmeleri, hepsi salih amel gibi bir kıymet kazanmaktadır. Ölüm olayıyla da adeta şöyle denilmektedir: Ey Müminler! Yaptığınız iyiliklerin, güzel ibadetlerin karşılığını almak üzere haydi Rabbinizin yanına gelin. (Bakınız: Yunus 4)
İman sahibi olup gönülden Allah’a bağlanan maddi ve manevi iyilikleri samimi şekilde yapan her insanı Allah Teâlâ seviyor. Onlara mağfiret sözü veriyor. Cennet’i içinde ebedi olarak yaşayacakları bir yurt olarak onlara hazırladığı müjdesini vermesinin yanısıra dünyada da bol rızık vadediyor.
Sevginin, saygının kaynaklarından biri de yine yardımdır. Her iyilik yüzde ve gönülde bir tebessüm ve sıcaklık uyandırır. Mülkiyetin muhafazası ve yaşanılan toprakların emniyeti hususunda da yardımın önemli bir gücü olduğu Kuran’da dikkatimize sunulmaktadır. (Nur 55)
Modern toplum Müslümanları olarak sürekli kendimize iyilik yapmak, bencil duygularımızı beslemekle meşgulüz. Sonrada sevgisizlikten, mutsuzluktan, yalnızlıktan söz ediyor ve insanları suçluyoruz. Oysa sorun imkânlarımızı başkalarıyla paylaşmamak.
İnsanların en hayırlısı yardım edenlerdir. Aylık geliri olan her Müslüman gelirinin yüzde 2,5’nu muhtaçlara vermeyi adet edinse bu bile tek başına insanın içinde bir rahatlamaya sebep olur. İşte bu iç huzurunu hissetmek Rabbin rızasının kazanıldığının da bir işaretidir.
Sonuç:Tabii Allah Teâlâ iyilik yapanlara bu müjdeleri verirken kötülük yapan zalimleri de en ağır şekilde cezalandıracağını buyurmaktadır. “Yoksa kötülük işleyenler ölümlerinde ve sağlıklarında kendilerini, inanıp iyi ameller işleyen kimseler ile bir mi tutacağımızı sandılar? Ne kötü hüküm veriyorlar!” (Casiye 21)
KURAN UFKU 