Home

rahim-bismillah-ir-rahman-241439

Allah rahmet, kullar merhamet,  eder.  

يَخْتَصُّ بِرَحْمَتِهِ مَن يَشَاء وَاللّهُ ذُو الْفَضْلِ الْعَظِيمِ

“Rahmetini dilediğine tahsis eder. Çünkü Allah, pek büyük ihsan sâhibidir.” (Âl-i İmran 74)

Ayette geçen, يَخْتَصُّ بِرَحْمَتِهِ – Yaḣtassu birahmetihi – ifadesi Allah, rahmetini tahsis eder, manasındadır. Allah Teâlâ’nın dilediği kullarına tahsis ettiği rahmeti nelerdir diye baktığımızda sayacağımız pek çok imkân ve nimet vardır: Havasından suyuna, güneşinden yıldızına; elinden ayağına, kaşından gözüne; toprağından bitkisine, denizinden balığına… Varlık, a’dan z’ye bir Rahmet tecellisinden ibarettir.

Kullar merhamet, Allah rahmet eder. Allah, Mümin kullarını esirger, kendisine yönelip, günahlarında pişmanlık duyduklarında onları acıyıp bağışlar, namazla, oruçla, zekâtla, hacla Ulûhiyetine sığınanlara maddî ve manevî nimetler verir. Tabiatta Allah’ın bir aleti olduğundan gökten yağmur yağdırır, yeri o yağmurla canlandırır, yedi milyar insanı, sayılamayacak kadar çok hayvan ve bitkiyi her gün yedirir içirir ve asla hazineleri bitmez. Mümin kulları da birbirlerine ve tabiattaki varlıklara karşı daima merhametle mükellef tutulmuşlardır.

Ancak, yukarıdaki ayette doğrudan bu hususlar vurgulanmıyor. Putperest bir kavmin içinden çıkan Hazreti Muhammed (sav)’e peygamberlik ve Kuran verilmesini içlerine sindiremeyen, kitap ehli oldukları halde ‘Neden peygamberlik kendilerine, kendi kavimlerine verilmedi?’ diye hayıflanan, Yahudilerin ve Hristiyanların kıskançlıklarına ilahi bir cevap veriliyor. Hakikaten üzerinde durulması gereken bir konudur. Efendimizin görevlendirildiği dönemi bir hatırlayalım: Mekke’de Medine’de Uzza,  Lât, Menat gibi putlara tapan, Beytullah’ı putlar evi yapan bir kavim var. Aynı kavmin arasında daha önce kendilerine peygamberler gönderilmiş ve kitap verilmiş Yahudi ve Hristiyan toplulukları da yaşıyor. Bu insanlar, son bir peygamber geleceğini biliyor ve bu peygamberin kendi toplumları arasından çıkacağını düşünüyorlardı. Çünkü böyle bir şerefe putperestler değil, kendi milletleri layıktı. Fakat bekledikleri olmadı. Derin bir hayal kırıklığı yaşadılar. Gururları incindi. Kibirleri iyice arttı. Sonra bilinen mücadelelere giriştiler. Fakat Allah Teâlâ’nın yaktığı bir ışığı kim söndürebilir. O daima nurunu tamamlar.

(Not: Rabbimizin İslam’ı; Yahudilerin ve Hıristiyanların arasından değil de putperestlerin arasından çıkarmış  olmasının, günümüze de ışık tutan, sosyolojik ve psikolojik bir derinliği olduğunu fark etmeli ve üzerinde düşünmeliyiz.)

Allah Teâlâ’nın insanlığa en büyük nimeti her kavme peygamber göndermesi ve ilahi bilgi (vahi) ile aydınlatması olmuştur. Allah’ın son ve küresel peygamberi Hazreti Muhammed (sav)’dir. Son küresel kitabı da Hazreti Muhammed’e verilen Kuran’dır. Son peygambere ve son ilahi kitaba ümmet olanlar büyük bahtiyarlardır ki, ‘rahmet’ onları kuşatmıştır. Seçilmişlerdir.

Kafireler ve puta tapıcılar ise Allah’tan ve onun yeryüzündeki rahmetinden (İslam-Kuran) uzaktılar. Kafireler, puta tapıcılar ve münafıklar, üzerlerinde güzel bir elbise gibi rahmet eseri gözüken imanlı, ahlaklı, hayâlı erkek ve kadından hoşlanmazlar. Müminlerin maddi ve manevi imkânlarını kıskanırlar. Müslümanların cahil ve fakir kalmalarını tercih ederler.

Sonuç: Şu fani dünyada hangi kula ki Allah’ın bir lütfu ve rahmeti olarak iman ve amel nasip olmuştur, işte onlar sevinsinler. İmanı ve ameli olmayan ve fakat dünyanın yüz büyük zengini olan bir insan ise yaratanın yanında en değersiz bir varlıktır. Kendi seçiminin bir sonucu olarak gideceği yer cehennemdir. Dünyada rahmet bulutları altında ıslanmış, neşv ü nemâ bulmuş ve Ahrete göç etmiş kulların elinden tutacak olan da bu kez Rahîmiyettir, elhamdülillah.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s