158.FİKİR/ Âl-i İmrân

Allah Teâlâ’nın seni sevip sevmediğini bilmek ister misin?

بَلَى مَنْ أَوْفَى بِعَهْدِهِ وَاتَّقَى فَإِنَّ اللّهَ يُحِبُّ الْمُتَّقِينَ

“Hayır! Kim sözünü yerine getirir ve kötülükten sakınırsa, bilsin ki Allah sakınanları sever.” (Âl-i İmran 76)

Ηözü özü bir olan insanlar tam mümindir. Allah Teâlâ’nın kullarını sevmesi saadetlerin en büyüğüdür. Bütün dünya insanı bir adamı sevmese fakat Allah sevse o insan nihayetsiz devlete ermiş demektir.  Bütün dünya insanı bir adamı sevse fakat Allah sevmese o insan nihayetsiz bir zevale duçar olmuş demektir.   Allah Teâlâ’nın bizi sevip sevmediğini nasıl bilebiliriz? Aşağıda Rabbimizin kimleri sevdiğiyle ilgili Kuran ayetlerini bulacaksınız.

فَإِنَّ اللّهَ يُحِبُّ الْمُتَّقِين- fe innallâhe yuhibbul muttekîn (Allah, muttakileri sever): muttaki, sakınan, çekinen, günah ve haramdan uzak duran, takva sahibi, Allah’tan korkan kimse demektir. Objektif olarak kendine bak! Sen bir muttaki misin? Eğer bir muttakiysen, çok sevin, çünkü Allah Teâlâ seni seviyor; her iki âlemde de güvendesin.

 إِنَّ اللّهَ يُحِبُّ الْمُحْسِنِينَ – innallâhe yuhıbbul muhsinîn (Allah, muhsinleri sever): Muhsin, zekât veren, fitre ve teberru da bulanan, iyilik yapan, hayırsever kimse demektir. Eğer bir ‘muhsin’sen çok sevin, çünkü Allah Teâlâ seni seviyor; her iki âlemde de güvendesin.

 إِنَّ اللّهَ يُحِبُّ التَّوَّابِينَ- innallâhe yuhıbbut tevvâbîne (Allah, tevbe edenleri sever): Tevbe, günah olan fiilden vaz geçme, işlenmiş bir günahtan pişmanlık duyup bir daha işlememek üzere söz verme, kötülük yapmaktan vaz geçme, Allah’tan af dileme, demektir. Günahsız beşer olmaz. Mühim olan günahın farkına varıp pişmanlık göstermektir. Tevbe nefsin tezkiyesinde önemli bir yöntemdir ve bir aşamadır. (Nefs-i Levvame mertebesi: Kötülüğünden dolayı kişinin kendini kınaması.)  Eğer ‘tevvâbin’ zümresindensen çok sevin, çünkü Allah Teâlâ seni seviyor; her iki âlemde de güvendesin.

وَيُحِبُّ الْمُتَطَهِّرِينَ – yuhibbul mutetahhirîne (Allah, temizlenenleri sever): Mutetahhir, günah işlemekten sakınan, çekinen kimsedir. Maddî ve manevî olarak kendini temiz tutmaya çalışan müminlerin halidir. Eğer ‘mutetahhirin’ zümresinden bir zatsan, çok sevin, çünkü Allah Teâlâ seni seviyor; her iki âlemde de güvendesin.

وَاللّهُ يُحِبُّ الصَّابِرِينَ – vallâhu yuhibbus sâbirîn (Allah, sabredenleri sever): Sabır, dünya sınavına tahammül etmek demektir ve büyük bir ibadettir. Zenginlik-fakirlik, hastalık-sağlık, savaş-barış, darlık-genişlik, bolluk-kıtlık, menfi yahut müspet hadiseler… Her birine sabredip sıkıntılara göğüs germek, büyük meziyettir. Yahut gelecek veya olacak bir şey için acele etmeden beklemek, rezillik peşinde koşan nefse hâkim olmak, günaha sokacak işlere karşı kendini tutmak, hep sabır ibadetidir. Eğer ‘sâbirin’ zümresinden bir zatsan, çok sevin, çünkü Allah Teâlâ sabr-ı cemîl sahiplerini seviyor; sabırlılar, her iki âlemde de güvendedir.

إِنَّ اللّهَ يُحِبُّ الْمُقْسِطِينَ –innallâhe yuhıbbul muksıtîn (Muhakkak ki Allah, adil olanları sever): Muksıt, her işte adalet üzere hareket etmek, demektir. Mümin insan vücut emanetine sigara ve alkol ile zarar verse, ihtiyacından fazla yese, emanete ihanet etmiş olur. O halde kendi nefsinden başlayıp her hak sahibine hakkını tam ve eksiksiz vermek, adalettir. El-Muksit; Hükmünde adil ve insaflı olan, bütün hüküm ve işleri denk ve birbirine uygun olan, Rabbimizin sıfatıdır. Muksit, insana sıfat olduğunda, o insanın verdiği kararlarda ve davranışlarında adalet gözükür. Eğer, ‘muksît’ bir zat isen, çok sevin, çünkü Allah Teâlâ seni seviyor; her iki âlemde de güvendesin.

Sonuç: Arkadaş! İman sahibiysen hâline bak: Muttekîn (takva üzere yaşayan), muhsin (iyilik ve güzellik üzere yaşayan), tevvâbîn (günah işleyince hemen pişmanlık duyan ve bir daha o günaha dönmemeye çalışan), mutetahhirîn (içini dışını temiz tutan), sâbirîn (acı-tatlı olaylar karşısında Allah’ın koyduğu sınırları gözeten) ve muksıtîn (her işinde adalet üzere hareket eden) bir insan mısın? Eğer, bu güzel sıfatlar sana sıfat olmuşsa, çok sevin,  çünkü Allah Teâlâ seni seviyor; her iki âlemde de güvendesin, elhamdülillah.