Azgınlığın ve zulmün zirvesi: Allah’a iftira atmak!
فَمَنِ افْتَرَىَ عَلَى اللّهِ الْكَذِبَ مِن بَعْدِ ذَلِكَ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ
“Artık bundan sonra her kim Allah’a karşı yalan uydurursa, işte bunlar, zalimlerin ta kendisidirler.” (Âl-i İmrân 94)
– افْتَرَىَ- fterâ (iftira) demektir. Aslı olmadan birine suç yüklemek, isnatlarda bulunmak, fitneciliktir. Söylenmemiş sözü söyledi, yapılmamış işi yaptı, demek, büyük bir iftira ve zulümdür. Bir önceki ayette (Âl-i İmran 93), Museviler, kendilerine yasakladıkları bazı gıdaların Allah tarafından emredildiğini ileri sürmektedirler. Yukarıdaki ayette ise bunun mesnetsiz bir iddia olduğunu ortaya konuluyor ve Musevilerin yaptığı “Allah hakkında yalan uydurmak” olarak tanımlanıyor.
Yalanlar üretip bunları Allah’a isnat etmek insan soyunun eski bir günahıdır. Dünyanın dört bir bucağında insanları, Allah adına sömürmek, kendilerine itaat ettirmek gayesiyle hareket edenler hep var olageldi. Yazımıza konu yaptığımız ayette, bir menfaate binaen uydurulan bu tür iftiraların Allah’a isnat edilmesi ağır bir suç, büyük bir zalimlik olarak ifade edilmektedir.
الظَّالِمُونَ – zâlimûn– (zalimler) demektir. Haksızlık eden, acımasız davranan kimse, zalimdir. Zulümkârlık aslında hiçbir insana yakışmaz, fakat zalim insan pek çoktur. Zulmün çeşitlerini saysak sayfalarca yazı yazmamız gerekir. Zulmün en büyüklerinden biri şüphesiz Allah adına uydurulan yalanlar, Allah adına işlenen kötülükler, öldürmeler, işkenceler, soygunlar, fitneler, vb.dir.
Kuran, Allah’ın sözüdür, helal ve haram bellidir. Buna rağmen yalan sözlerle Allah’a iftira edenler aynı zamanda Kuran’ın ayetlerini de yalanladıklarından büyük bir zulüm yapmış olurlar ki, zalimlerin kurtuluşa ermeyeceği yine Kuran buyruğudur.
Yalan ve zulümkârlık küfü imana tercih etmektir. Kendisine bir şey vahyedilmemişken ‘bana vahyedildi’, ben ‘Allah ile konuşuyorum’, ‘bana da diğer peygamberlere indirilen ayetlerin benzerleri indiriliyor’ diyenlerde müfteri ve zalim kimselerdir. Cüretlerini bu derece ilerletenler şeytan gibi kibirlerine yenik düşmüşlerdir. Allah, o iftiracı zalimleri ve onlara inanan zalimler topluluğunu doğru yola iletmeyecektir. İftiracılar ve zalimler, asla onmazlar, onlara ‘alçaklık azabı’ vardır.
Yine her kim Allah’a ortak koşarsa o Allah’a büyük bir iftira atmış olur. (Yahudi-Hıristiyan müşrikliği ve diğer beşeri dinlerin ‘put-tanrı’ algısı.) Kuran, kitap ehlinin ifsatlarını, iftiralarını düzeltmiştir. Artık Kuran gerçeklerini inkâr edenler elbette zalim kimselerdir. Allah’ın koyduğu sınırlar Kuran’da apaçık herkese gösterilmiştir. Kim ki, Allah’ın sınırlarını ihlal ederse akıbeti berbat olur.
Sonuç: İnsanlığa gönderilen son ilahi kitap Kuran’dır. Kuran, haktır. İftira ve zulüm hakkı (Kuran) inkâr etmektir. Kendilerine hak gelmişken onu yalan sayandan daha zalimi kimdir? Allah, iftiracılara ve zalimlere lanet ediyor ve sonlarını işaret buyuruyor: ‘Cehennemde kâfirlere yer mi yok!’